Paylaş
TEMMUZ, en sıcak ay. Yakıp kavuruyor. Oysa, Türk ulusu için çok önemli günler de bu sıcak ayda kutlanıyor.
23 Temmuz 1919... Erzurum Kongresi: ‘‘Vatan bölünmez bir bütündür!’’
Sıvas'ta, işte bu kararlılığın üstüne, ‘‘tam bağımsızlık’’ oturtuluyor:
‘‘Tam bağımsız, bölünmez bir bütün olan Türkiye.’’
Ve Ankara'da, ‘‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’’ diye kükreyen kurtuluş mücadelesinin meşalesi yakılıyor:
‘‘Kayıtsız şartsız millet egemenliğine dayalı tam bağımsız, hür ve laik Türkiye Cumhuriyeti...’’
Lozan, bu genç Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık tapusudur.
* * *
O yıllarda, işbirlikçiler ve hainler sahnedeydi. Kuvayı Milliyecilere saldırıyorlardı. Şimdi de, ‘‘malum koro’’ topyekûn saldırıya geçti:
‘‘Lozan zafer değil, kayıptır.’’
Laik cumhuriyetin yiğit neferi Vural Savaş, bir sohbette şöyle demişti:
- Ulusal değerleri yok etmek için yapılan saldırıların kökünde, aslında aralarındaki uzlaşmadan çok, dıştan gelen talimatların yatmadığı ne malum!
Haksız mı? Lozan'a da, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de saldırıyorlar. Laik cumhuriyeti kim savunuyorsa, linç etmek istiyorlar.
19 Temmuz, Kıbrıs Barış Harekátı. Bizdeki koronun bir benzeri KKTC'de de oluştu. Ada Türklerini katliamdan, soykırımdan kurtaran Türk Ordusu'nu ‘‘işgalci’’ ilan ediyorlar. Ama, meydanı boş bırakmayacağız.
* * *
24 Temmuz'da Ankara'da, Gazeteciler Cemiyeti'nde tören vardı. Üyeler de mutluydu. Gazeteciler Bayramı kutlandı. Çok kalabalıktık. Göz gezdirdim, çoğu 25-30 yıllık gazeteci idi. Benim gibi 35'i devirenlerin sayısı da az değildi. Siyasi görüşleri farklı olan bu gazeteciler, ‘‘malum koronun ihanet çizgisi’’ne hiç düşmedi. Bir meslek büyüğüm de, malum koroyu değerlendirdi:
- Kimi ABD'de seminer ayaklarında maaşa bağlandı, kimi Suriye'de karışık kuruşuk işlere bulaştı, kimi İngiltere'den iltica talebinde bulundu, kimi bölücü Apo veya din adına cinayet işleyen Hizbullah'a bağlanıp kafayı yedi. İş takipçileri ve entel liboşlar da bunlara katıldı. Koro değil kakofoni!
Gündem YÖK mü? Topyekûn YÖK'e saldırıyorlar. MGK mı? MGK'yı faşist kurum gibi dışa jurnalliyorlar. 312 mi? Bilgi sahibi olmadan demokrasi edebiyatı yapıyorlar. Bizler de ulusal değerlerimizi koruyoruz:
‘‘23 Temmuz, Hatay'ın anavatana katılma, yani bayram günüdür! Suriye karışıkları için hüzün günü de olabilir.’’
Bizler, Mustafa Kemal Atatürk ve Hatay'ın önderi Tayfur Sökmen'e minnet ve şükran duygularımızı sunmayı ulusal görev sayıyoruz. Farkımız burada.
* * *
Törende, 9. Cumhurbaşkanı Demirel'e, 50 yıllık devlet hizmeti ve basına gösterdiği hoşgörü ve yakın ilgi nedeniyle bir plaket verildi. Demirel, bir siyaset filozofu olarak, nefis bir üslupla Lozan'ı anlattı:
- Lozan Antlaşması iyi anlaşılmadıkça, cumhuriyeti ve bugünleri anlamak fevkalade güçtür. AB üyeliği ile Lozan acaba çelişir, çatışır mı? Türkiye, AB'ye katılmak için anlaşma imzalamakla Lozan'ı yaralar bir duruma mı adım atmıştır? Böyle düşünen vardır. 1963'te AB'ye girme anlaşmasına da, Lozan'a da imza atan İnönü'dür. Birinci imzayı ortadan kaldıran ikinci imza olamaz.
Bu gerçek, bir siyaset bilgesinin hatırlatmasından ibaret de değildir!
Paylaş