Sıra ortaöğretim reformunda

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Başkent kulislerinde yarından sonra, dinleyin feryat figanı. Aday adayları günlerdir liste derdinde. Listeler bu akşam belli olacak. Otel lobileri, restoranlar, genel merkez koridorları tıklım tıklım...

Bir heyecan ki sormayın. Eee, ne demişler; 'Gidip gelmemek, gelip de bulmamak' var. Fırtına öncesi sessizliği andırıyor.

Liste işini erteleyip, Eğitim Şûrası'na gittim. Çiçeği burnunda Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu gülerek, ‘‘Şimdi sıra ortaöğretim reformunda’’ dedi. Kendine güveni tamdı. Bu da hoşuma gitti:

‘‘16. Milli Eğitim Şûrası, ortaöğretim sisteminin mesleki-teknik eğitim esas alınarak yeniden yapılandırılması için toplandı.’’

Pek keyiflendim. Şûraya ilgi de büyüktü.

Ön sıralarda Devlet Bakanı Fikret Ünlü'yü gördüm. Ne de olsa öğretmen kökenli. Ağabeyim Mehmet Adem Solak, Gazi Eğitim Enstitüsü'nde Pedagoji Asistanı iken, Ünlü, Beden Eğitimi bölümünde idi. O dönemden tanışırız.

Çevre Bakanı Fevzi Aytekin, Bayındırlık ve İskán Bakanı Ali Ilıksoy, Sağlık Bakanı Mustafa Güven Karahan, eski Milli Eğitim bakanlarından Avni Akyol, Turhan Tayan, Nevzat Ayaz, Nahit Menteşe ve Mehmet Sağlam'ı gördüm.

* *Ê *

Bu geleneğin sürmesi gerekir. Esas olan devletin devamlılığı. Siyasetin en çok zarar verdiği kurumların başında Milli Eğitim geliyor. Atatürk'ün kurduğu ilkeli milli eğitim kırılıp döküldü. Eğitim birliği yok edildi.

Milli eğitimin laik ve çağdaş kadrolar yerine, 'ümmi' ekiplerin elinde nasıl saptırıldığı, örümcek kafalı anlayışın kökleşmesinden belli olmuyor mu? Bu kadrolar bakanlıktan hálá sökülüp atılamadı.

Bu Şûra'da, mesleki-teknik eğitimin, ortaöğretim sistemi bütünlüğünde ağırlıklı olarak yeniden yapılandırılması ele alınıyor.

Ülkenin ihtiyacı da bu değil mi? Okul ve işletmelerde mesleki eğitime öncelik veriliyor. Bostancıoğlu, 15. Şûra'nın kararı olan sekiz yıllık eğitimin cumhuriyet döneminin en önemli yasası olduğunu vurguladı:

‘‘Şimdi sıra, hepimizin özlemi olan ortaöğretim reformuna gelmiştir.’’

Bunun gerekçelerini sıraladı ve çarpıcı bir konuyu dile getirdi:

‘‘Halk, eğitime büyük önem veriyor. Analar, babalar çocuklarını okutmak için her türlü özveriye katlanıyor. Yine de umduklarını tam bulamıyorlar. Halk, işsizlik sorununun çözümünü de yükseköğretimden bekliyor.’’

Haksız mı? Üniversite kapılarındaki yığılmalara bakın! Mevcut eğitimle işsizlik oranı hafiflemedi, hızla yükseldi. Neden? Ciddi bir eğitim planlaması yapılmadı da ondan.

* *Ê *

Üniversite bitiren yüz binlerce genç, ya işsiz kalıyor, ya da öğrenim gördüğü dalla hiç ilgisi olmayan alanlarda çalışmak zorunda kalıyor:

‘‘Oysa, ekonominin asıl gereksinimi, ortaöğretim düzeyinde iyi yetişmiş ara elemandır. Şûra, bu yöndeki kararlarıyla yeni bir devir açacaktır.’’

TBMM Başkanı Hikmet Çetin'e yetişemedim. Sekiz değil, artık 11 yıllık eğitime hemen geçmemiz gerektiğini vurgulamış. Başbakan Yardımcısı ve eski Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın bazı sözleri ise hálá kulaklarımda:

‘‘Türkiye, her yıl 18 yaşını tamamlayan yaklaşık bir buçuk milyon genci olan bir ülkedir. Her yıl bir milyon 100 bin insan kente gelip iş arıyor. 18 yaşına gelen gencin hayata bakışını şekillendiren temel unsurlardan biri ise kapıların yüzüne kapanmasıdır. Bu yüzden, Türkiye artık 11 yıllık zorunlu eğitimi vermek durumundadır.’’

Şûra'da güzel şeyler konuşuluyor. Peki, siyasi partilerde durum nedir? Partiler farklı, liderler ayrı; ama söylenen marş aynı:

‘‘İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz,

Biz bu işi çok sevdik, gitmeyiz de gitmeyiz.’’

Şûra'da umut saçılıyor, partilerde adaylık sıraları...



Yazarın Tüm Yazıları