Paylaş
BİR kez daha evlere kapatıldık... Sokağa çıkarılmadık ve sayıldık... Ben Kırklareli'nde kayda geçtim. Melih Gökçek'ten de izin almadan ailece Ankara dışına çıktım. (Bakalım ne ceza verecek!)
İnsanın elinde değil... Annemin hasta yatağının başında sayılmak da kaderde varmış.
Eski Turizm Bakanı İbrahim Gürdal aradı:
- Sayıldık, varız, ama milenyuma tosladık.
Haklı, milenyumda evlere kapatıldık.
* * *
Gürdal, yetkilileri defalarca uyardı:
- Yapmayın efendiler, bu ülkeye gelen turiste ahiret sorularını sormayın.
Dinleyen kim!
Düşünün, memur, havuza girmek isteyen bikinili turisti sigaya çekiyor:
- Neden bir işte çalışmıyorsunuz?
Ne desin turist? ‘‘Sana ne ulan!’’ demeyi de bilmez:
- It's none of your business!
* * *
İbrahim Gürdal çok esprilidir..
Baba'nın son Isparta gezisinden bir cümle aktardı:
- Baba demiş ki; evi babasından miras kalan oğlan, evin direkleri damda biter sanırmış...
- Ne demek istemiş?
- Hukuk bizi bağlar, ama hizmete devam.
Hadi çözün bilmeceyi...
* * *
Ankara'dan Kırklareli'ne gelmişiz, Isparta'yı konuşuyoruz. Ve Erkan Mumcu aklıma takılıyor.
Bizde meşhur olmak kolay. Durduk yerde kim askere çatarsa malum gerici çevrelerin gözünde kahraman oluyor.
İşte Mumcu son örneği. Askere çatınca sanki mertebesi (!) arttı. Gerici çevrelerde bir alkış, bir alkış...
Aslında battı... Açın Yalçın Bayer'in köşesini, nasıl battığını izleyin.
Mumcu'nun ‘‘istikbal vaat eden danışmanı’’ neler yapmış öğrenin. Danışman Sabri Bayar meğer ne becerikli adammış!
Bakanlık üst yöneticileri bu danışmandan yılmış ve Bakan'a şikáyet etmişler.
Mumcu, personeli toplayıp atmış fırçasını:
- Benim danışmanım ne yapmışsa talimatımla yapmıştır ve benim adıma yapmıştır.
Ne desin devletin memurları?
- Uğurlar olsun genç bakanım, hayırlı yolculuklar...
Şu hale bakın. Yazım günü içeri tıkıldık, aklımıza neler takıldı.
Paylaş