İsmet Solak: Kötüler değil iyiler emsal alınsın

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Ankara Büyükşehir Belediyesi ile TMMOB arasında, sanıyorum 1993 yılında bir anlaşma yapılıyor. Murat Karayalçın dönemi:

‘‘Başkentte yapılacak tüm binaları TMMOB mühendisleri kontrol edecek. Odadan izin alınmayan yeni binalara, belediye oturma izni vermeyecek.’’

Bundan iyisi can sağlığı değil mi? Değil... Melih Gökçek gelir gelmez, anlaşmayı derhal bozuyor:

‘‘Ben böyle dernekti, odaydı falan denetimini tanımam.’’

Bu da yetmiyor. Bu anlaşmayı yapan Karayalçın şikáyet ediliyor. Ankara İl İdare Kurulu, şikáyeti(!) inceliyor. Ve karara varıyor:

‘‘Böyle bir anlaşma yapmaya yetkisi yoktur. Ezcümle lüzumu muhakeme.’’

Bu karar, ne anlama geliyor? Benim anladığım, bu bir fetva:

‘‘Sen kim oluyorsun da, Ankara halkını çürük binalara taşımak için büyük özverilerde bulunan(!) müteahhitleri mühendis odalarına denetletiyorsun?’’

İl İdare Kurulu'nda acaba kimler var? Bilmiyorum. Böyle bir karar almaya yetkili mi, değil mi? Onu da bilmiyorum. Kurulun varlığını yeni öğrendim.

Yasa ile kurulan, seçimle işbaşına gelen Mimarlar Odası ile İnşaat ve Elektrik Mühendisleri Odaları'nın üst kuruluşunun denetimini suç sayan bir kurul olur mu?

Olur. Oluyor işte... Oysa, Melih Gökçek'in mahkeme edilmesi gerekmez mi?

Eğer dıştan müdahale olmasaydı, ünlü Alfagaz Dosyası'nda Melih'in çoktan hüküm giymesi gerektiğini en yetkili ağızlardan dinledim.

Gökçek, paçayı kurtarıyor, Karayalçın mahkemeye... Bu böyle gitmez.

Ankara böyle... Refahlı Recep Tayyip Erdoğan döneminin İstanbul'u farklı mı? RP'li belediyelerin tümünde aynı zihniyet hákim.

İl İdare Kurulu'nun böyle çalıştığı yerde devlet organizasyonu söker mi?

Deprem organizasyonunda çuvallamanın altında yatan nedenlerden biri bu.

* * *

Biri de, Başbakan ve Bakanlar Kurulu'nu kilitleyen becereksiz bir gölge. Tüm işler bir noktada kesişiyor. Acemi ve eski zıpkınlardan İstanbullu bir müteahhit, hükümeti ve bürokrasiyi parmağında çeviriyor. Sonuç ortada!

Türkiye Cumhuriyeti, bu tür il idare kurulları ile zaman içinde kendi canavarını yaratıp kendini hantal hale getirmiş! Şimdi fırsatçılar sahnede; bölücüler, dinciler, asker düşmanları ve 2. Cumhuriyetçiler aynı safta:

- Bu devlet çürümüştür, bitmiştir.

Devlet biter mi? Yönetemeyenler gider, yönetebilecekler gelir.

Devlet yine devlettir. Eksiğini, gediğini becerikli olanlarla kapatır ve çarkın dişlilerini yerine oturtur... Çark döner; hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvetçilik sona erer. Ne çeteler soluk alabilir, ne mafya kalır!

Bütün bunların ortasında, el yordamıyla bulunan güzel bir uygulama var. Şu anda örnek alınabilir..

8 Yıl Kesintisiz Eğitim atılımında, okul yapımında biraz ağır kalındı, diye kızanlar olmuştu. Oysa, Uluğbay'ın başlattığı, Bostancıoğlu'nun aynen sürdürdüğü ihale ve denetim mekanizması dört dörtlük yürüyor.

Deprem bölgesinde, merkezden ihale edilen büyük binalarda tek bir çizik olmadığı saptandı. Eski okullardan 71'inde hasar saptandı. Bostancıoğlu, okulların zamanında açılacağını söyledi:

‘‘Yeni okulları ihale ederken yapım işlerini ayrı, kontrol ve müşavirlik hizmetlerini ayrı ihale ettik. Mevcut kontroller dışında, müşavir firmalar hem denetim yapıyor, hem müteselsil sorumluluk taşıyorlar.’’

Denetim görevi müşavir firmalara verilirken TMMOB da yasayla tam yetkili kılınır ve sigorta getirilirse insanlarımızın yaşam güvencesi sağlanır.

Bu, tüm acıların ve şimdiki öfkelerin de sihirli ilacı olabilir.

Kötüler değil, iyi işler emsal alınmalıdır.



Yazarın Tüm Yazıları