Paylaş
EMİN Çölaşan'ın 15. kitabı çıktı:‘‘Tarihe Düşülen Notlar.’’ (Ümit Yayıncılık).
İmzaladığı kitabını kendi getirdi. Kapağı açıp okudum:
‘‘Sevgili arkadaşım İsmet Solak'a sevgi ve dostlukla...’’
Emin olduğu gibidir, düz ve yalın. Söyleşileri de öyle. Kitabına aldığı isimler ve irdelediği olaylar da öyle. Düz, yalın ve gerçek:
Tarık Güryay (Ünlü Yassıada Komutanı, ama bizim Kuleli Askeri Lisesi'nde okul komutanımızdı), Vesamet Kutlu, Aziz Nesin, İdris Özbir, Ali Elverdi, İhsan Sabri Çağlayangil, Özal'ın devlet gezilerindeki rezalet, Musa Öğün, Zeki Müren, İbrahim Tatlıtes ve Leman Karaosmanoğlu...
Kitabı iki günde bitirdim. Sezai Bayar'la odasına çıktık:
- Söyle kahveleri Emin, kitap harika... Káh güldüm, káh düşündüm. Sağol!
Emin, dik dik yüzüme baktı, şaşkındı:
- Hayret, yıllardır kitap imzalayıp verir ya da gönderirim. Birkaç kişi dışında kimse açıp bir teşekkür bile etmez. Biraz önce, Hasan Pulur Abimiz aradı, şimdi de sen! Hasan Abi, zaten her kitapta arayıp teşekkür eder.
Bunca emek, size değer vererek imzalanan bir kitap, buna rağmen kuru bir teşekkürü bile yoksa sal gitsin! Bu saygısızlık ancak bize özgüdür.
Oysa her işin başı, sevgi ve saygı olmalı.
* * *
Kitaplı gazetecilere, Şaban Sevinç arkadaşımız da katıldı:
‘‘Yenilmiş Komutanlar Müzesi...’’ (Ümit Yayıncılık).
Kitap başlığının altında bir parantez açılıyor: (...CHP 2000)
Şaban, CHP'nin 18 Nisan yenilgisi ve sonrası olayların perde arkasını anlatıyor. Tam bir belgesel.
Gizli SHP-HEP protokolünün tam metnini görünce içim cız etti. PKK'nın Meclis'e taşındığı protokol buydu işte. CHP'nin çöküşündeki bir neden bu, diğeri İSKİ, üçüncüsü Sıvas katliamıdır. Başka neden aramayın.
Gerisi hizip çekişmeleri, incir çekirdeğini doldurmayan hizip kavgaları.
Açın kitabı, bu müzeyi gezin. Ama, sakın üzülmeyin.
Siyaset, bir inanç ve erdemdir. En başta sevgi ve saygı gelir.
* * *
Ve Edirne'den gelen, Necdet Tezcan'ın şiir kitabı:
‘‘Gül açar, gül üşürüz...’’
Diyor ki Necdet Hoca: ‘‘Hemşerim İsmet Solak'a, poyrazın Istırancalarda şiirleştiği zamandan merhaba...’’
Merhaba hocam, merhaba. Aynı yol üstünde oynayıp gülmüşüz!
Mahmut Makal'ın önsözüne de merhaba, tutkulu şiirlerine de:
‘‘Siz gitmeyin/Ben giderim o köye/Elim kolum oralı benim/Yüreğim oralardan... Yalancı vitrinleri dolaşın/Kaldırımları aşındırıp/Beton beton tüneyin/Ben giderim o köye... O köyler yüzyıllardır garip/Taşı toprağı ekiniyle/Yüzyıllarca uzak/Ben giderim o köye...’’
Bilirim, sen gidersin hoca. O köy zaten yolunun üstünde.
Te şuracıkta!
Paylaş