Paylaş
KÖLN ve Münih'te, yerleri asla dolmayan, sevgili Uğur Mumcu ile Ahmet Taner Kışlalı'yı özlemle anarken söyledim:
- Onlar bu ülke ve halk için vuruldular, unutmayın. İçimizden en iyilerini seçiyorlar. En iyi olduklarını bildikleri için öldürüyorlar.
Abdi İpekçi öldürüldü, basında habercilik kantarının topu kaydı. Uğur Mumcu vuruldu; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar ortalığa doldu.
Yurda döndükten iki saat sonra, ‘‘en iyilerden biri’’ daha vuruldu:
- Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan...
Terör kıyıyor arkadaş. Acımıyor, vuruyor. Ve en iyileri seçiyor!
* * *
Diyarbakır'da kendim tanık oldum, burnu akan çocukları öpüyordu.
Hemen her fırsatta, Diyarbakırspor'un Birinci Lig'e çıkması ile bölgeye ve ülkeye nasıl büyük yararların sağlanacağını anlatıyordu.
Korkusuzca sokağa çıkıyor, yöre halkıyla hemen bütünleşiyordu.
Kenar mahallede bir kadın sırtını sıvazlayıp, ‘‘O bizden biri’’ diyordu.
İşte gördünüz; on binler ağladı. On binler taşıdı ve karşıladı.
Gaffar Okkan, halk için çalıştı. Halk için vuruldu. Gözyaşımız Gaffar'ı geri getirmez, biliyorum. Ama, elimde değil, kendimi tutamıyorum.
Ve bile bile ağlıyorum!
* * *
Yedekteki taşeronlar, yine sahneye sürüldü.
ASALA bir taşerondu. O bitti, PKK geldi. PKK biterken, ASALA bir başka biçimde ortaya çıkarıldı. Ve Hizbullah pusuya yatırıldı.
Gaffar'a Hizbullah kıydı. Belli oldu. Bunlar, birbirlerinden kopuk değiller ki, aynı zincirin halkaları.
Dünyanın dört bir yanında, bu ülkeye düşmanca bakıp haince planlar yapanlar var. Avrupa'da da var. Ama, en çok hain de içimizde var.
Köln'de emekli bir mühendis yanıma geldi:
- Çantasını kapan, buraya koşuyor ve para topluyor. Cami avlusunda yeşil sermaye para topluyor. PKK yanlıları, dükkán dükkán gezip haraç topluyor. Dünyada nesli tükenen sol fraksiyonlar bile burada hálá para topluyor.
İşçi olarak gelip, burada üniversite bitiren bir Türk bize katıldı:
- Üç gün önce bir avukat geldi. Kolunun altında çanta, ‘‘Son operasyonda hep Alevi çocukları yakılıp öldürüldü, sahip çıkın’’ dedi. Televizyonlarda gözükmüş, güya, başlarında kırmızı şeritlerle semah dönerken yakılmışlar!
Şu yalana, şu oyuna bakın.
Anadolu Bektaşi-Alevi kültürünü, laik cumhuriyetten ve Atatürkçü dünya görüşünden uzaklaştırmak için yapılan sinsi planları işitin.
38 yıllık gazeteciyim. Hangi Alevi-Bektaşi evine gitsem, yan yana asılı üç resimle karşılaştım: Hz. Ali, Hacı Bektaş Veli ve Mustafa Kemal Atatürk.
İhanetin buraya kadar taşınacağı, aklımın ucundan bile geçmezdi. Pes!
Hep en iyileri vurdular ve vuruyorlar.
Şimdi de, laik cumhuriyetin en sağlam temellerini yıkmak istiyorlar.
Aman dikkat! Yedekteki taşeronlar çoğaldı.
Paylaş