İsmet Solak: En zor yazı

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

BABAM gece yarısı, telaş içinde aradığında, içimden bir şeylerin eridiğini hissettim:

- Annenin durumu fenalaşıyor oğlum!

66 yıl aynı yastığa baş koyduğu eşinden ayrılmak babamı çok ürkütüyordu:

- Doktor Nazmi Bey sabah 08.00'de gelecek. O saatte ara da konuş bakalım, sana ne diyecek!

Doktor Nazmi Tuncay, Kırklareli'nde baba dostu ve bir fakir babası. Acaba bir şey mi saklıyordu?

Babam ağlıyordu...

Oğlum Kubilay yerinden doğrulurken, ‘‘İstersen hemen hareket edebiliriz baba’’ dedi. Yola çıktık.

* * *

Beşbuçuk saatte Kırklareli'ne girdik. Sanki yollar bizim için açılmıştı.

Kapıdan baktım, anneciğim dalgın yatıyordu. Doktor iğne yaptı... Tansiyonunu ölçtü:

- Bak anacığım, çocukların geldi. Ne mutlu sana!

Annem fısıltı gibi cevap verdi:

- Bu sefer yataktan kalkamam doktor!

Ben seslendim. Oğlum yaklaştı. Gözlerini aralarken yüzü güldü:

- Ah benim güzel yavrularım, Atatürk kıyafetli evlatlarım!

Torunu Kubilay'ı çağırdı; öptü, kokladı. İyileşiyor sanırken yeniden daldı.

* * *

Dört saat öylece kaldı. Bembeyaz... Bir kuş yavrusu kadar, küçük küçük soluk alıyordu. Derken yine gözlerini açtı. Benimle sohbete başladı:

- Bana çok iyilikler getirdin evlatçığım; Allah senden gani gani razı olsun. Allah, senin yüzünü de evlatlarından güldürsün...

Doktor Nazmi Bey bizi konuşurken buldu:

- Oh, oh... Ana-oğul konuşun, konuşun. Ne mutlu sana anacığım, hayırlı evlatların koşup geldi.

Eşim, yoğurt ve biraz peynir yedirdi. Süt içirdi. Yeniden dalıp gitti.

Sabah iyice kötüledi. Cankurtaran istedim. SSK Kırklareli Hastanesi'nde herkes seferber oldu. Başhekim Dr. Mustafa Oyman, Dr. Hafize Çalıkuşu, Dr. Ender Konya, Hastane Müdürü Suat Bayraktaroğlu, hemşireler, hastabakıcılar dahil herkes koşturuyordu. Ama nafile!

23 Ekim 2000... Saat 10.04...

AYŞENGE öldü... Doktor söylemese, inanmayacaktım:

- Bu kadarcık mı? Bir anda, bu kadar kolay mı?

Bir melek gibi uçup gitti.

Bütün anneler birer melektir. Benim annem de melekti. Yörede herkesin ‘‘Ayşenge’’ dediği melek yüzlü anacığım, dönmemek üzere gitti. O, artık yok!

Her cümlesini hayır dua ile bitiren ‘‘Ayşe Yenge’’ yok... Karar verdi ve gitti!

Mezar yerini babam seçti. Bitişiğini de kendisi için taşlarla çevirdi:

- O iyi bir ana idi, ama bulunmaz bir eşti.

Sevenleri, gelenleri eller üstünde taşıdı. İnsan sevgisiyle, Tanrı sevgisiyle bir ömür dolup taştı ve köyünün mezarlığında bir köşeye saklandı.

Hayatımın en zor yazısıydı...

Yazarın Tüm Yazıları