Paylaş
BAŞBAKAN Ecevit, DSP grubunda, 'pembe tablolar' çizdi: - Enflasyonun hızı kesilmiştir. Faizlerde hızlı bir düşüş başlamıştır. Bütçe disiplini sağlanmıştır. Kamu harcamaları kısılmıştır. Olumsuzluklara rağmen ekonomide canlanma başlamıştır.
Sonra da uyardı:
- Bu sürecin aksatılması durumunda, büyük bir fırsat yitirilmiş olur!
Kuliste, DSP'li dostlarla sohbet ettik. Ecevit'in bizzat çağırıp aday yaptığı, bilgili ve birikimli bir üye çok sıkıntılıydı. Bana sordu:
- Başbakan'ın çizdiği tablo için siz ne diyorsunuz? Sizce gerçek mi?
Ama, yanıtı da kendi verdi:
- Galiba, Bülent Bey'e gerçek bilgiler ve veriler ulaştırılmıyor.
Durum ortada... İthalat patladı, ihracatla aradaki oran yükseldi. İthal otomobil yüzdesi, yerli üretimin önüne geçti. Çarşı pazar yanıyor. İşçi, memur inliyor. Esnafın kepenk açmaya eli varmıyor. Köylü bitip tükeniyor.
Çaylarımızı yudumlarken, deneyimli bir gazeteci daha sohbete katıldı:
- Yasaklı dönem hariç, hep Ecevit'e oy verdim. Şimdi hayretle izliyorum. Biz başka ülkede mi yaşıyoruz? Enflasyon düşüyorsa fiyatlar neden artıyor?
* * *
Başbakan grupta konuşurken, yüzlerce belediye başkanı Meclis önündeydi.
Bakışlarıyla öfke saçıyor, isyan ediyorlardı:
- Çalışanların ücretini ödeyemiyoruz... Yasamızı tatilden önce çıkarın.
Önceki gün işçiler ve memurlar sokaklarda yürüyordu:
- IMF kararlarıyla enflasyonun tüm yükü sırtımıza bindirildi. Hakkımızı istiyoruz! Verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz.
ABD ve Japonya'da siyaset eğitimi aldıktan sonra bu ülkelerde çalışan ve Türkiye'ye yeni dönen Erdem Sevinç, 10 gün önce şunları yazmıştı:
- Kırklarelili olarak çiftçinin halini sık yazın... Ne zaman Tekirdağ'a gitsem içim burkuluyor. Çünkü, ben de Tekirdağlıyım.
Önceki gün, Tekirdağ'da Çiftçi Mitingi vardı. Sonunda köylü de patladı:
- Çiftçi, köylü rezil rüsva oldu... Banka önlerinde kredi için bekliyor... Ürün bedelini alabilmek için çaresizlik içinde haftalarca sürünüyor.
Sadece Tekirdağ değil... Kırklareli ve Edirne köylüleri de iş bıraktı. Ne biçerdöverler çalıştı, ne sap makineleri... Bu sesi nasıl duymazlar?
* * *
Edirne milletvekili Evren Bulut, geçen hafta Meclis kürsüsünden uyardı:
- Türkiye'de 130 çeşit buğday ekiliyor. Maalesef tümü altı çeşit fiyatla paritelere ayrılıyor. Bunlara ayrı fiyat veren TMO, aynı yerde toplayıp satıyor. Buğdayın kilosu 90 bin lira açıklandı. Oysa, Uzunköprü Borsası'nda 72 bin liraya kapatılıyor. Bir kilo buğdaydan 20 tane simit çıkar ve tanesi 100 bin liradır. Ne fakir ucuz yiyor, ne üreten hakkını alıyor.
Bulut, TMO'nun alım merkezlerini kapatmasını da eleştirdi:
- Köyüne yakın olan alım merkezi kapatılınca, 30 km. mesafeye buğdayını götüren çiftçi, teslimat için günlerce bekliyor. Bunlar neden kapatıldı?
Trakyalı üreticiler, dün bana soruyordu:
- Yıllar önce, köylünün sahibi Ecevit'ti. Yüksek taban fiyatlar yüzümüzü güldürmüştü. Köyde, kasabada, Ecevit döneminde alım merkezleri açılmıştı. Ürünü döktüğümüz gün, peşin para alırdık. Ecevit, nasıl bu kadar değişti?
Anlamak mümkün değil. Eskiden ne yaptıysa, şimdi tam tersini yapıyor!
Paylaş