Paylaş
Sabah büroya girer girmez Çevik Bir Paşa'yı aradım: - Paşam günaydın, saat çok erken. Ama, dün gece önemli bir kaynaktan aldığım bir haber var, sizden doğrulatmak için rahatsız ediyorum.
Çevik Paşa büyük bir merakla, ‘‘Hayrola İsmet Bey?’’ diye sordu.
‘‘Paşam, BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile görüştüğünüz doğru mu?’’
Paşa net adamdır. Dobra dobra bir askerdir:
‘‘Evet, doğru... Çok özel bir görüşmeydi. Ve kimse bilmiyor sanıyordum.’’
Zaten kimseye haber verilmemişti! Arayan, Kofi Annan olmuştu.
‘‘Telefonumu beni tanıyan bir yetkiliden istemiş. Beni arama nezaketini gösterdi ve ailece kaldığı otelde görüştük. Pazar günü idi.’’
* * *
Somali'deki BM Barış Gücü'nün komutanı ile BM Genel Sekreteri Türkiye'de ailece görüşmüşlerse, bu haberdir. Çok hoş ve gurur verici bir haberdir.
Çevik Paşa, aralık ayı başında, AGİT sonrası ve staretejik gelişmeler ile ilgili olarak Taksim Toplantısı'nda bir konuşma yapacağını da açıkladı.
Sohbetimiz biterken cep telefonum çaldı. İlhan Kesici arıyordu:
‘‘DYP Kongresi ile ilgili yazını okudum. Öbür bölümlerine karışmam da, bizimle ilgili bölümü tahmin ederim Yalım Bey öyle iletmiş olmalı.’’
Yeni parti oluşumu için birlikte hareket etmediklerini hemen anladım.
‘‘Hiç kimse hiç kimseyle birlikte değil. Birlikteyiz gibi bir şey yok. Bunu yazında açıklığa kavuşturursan sevinirim.’’
Konuşmamız bitmeden, diğer telefondan Uğur Aksöz bağlandı:
‘‘Bizlerin, Yalım Bey'le berabermişiz gibi bir anlam çıkmış yazıda. Bunu düzeltmek lazım. İlhan Kesici, hayatında Erez ile bir araya gelmedi.’’
Demek ki ekipler ayrı çalışıyor. Aksöz'e varılan noktayı sordum:
‘‘Biz, ülke meselelerini değerlendiriyoruz. Mevcut liderlerle bu işin yürümediğini gördük. Halk yeni bir oluşuma sıcak bakıyor. İlhan Kesici'ye de büyük teveccüh var. Ama zamanlaması için ben bir şey söyleyemem.’’
Uzun süredir, Koza Sokak'taki büroda toplantılar yapıyorlar. Kesici ile birlikte hareket edenler arasında Uğur Aksöz, Hasan Korkmazcan, Prof. Halil Cin, Ahmet Alkan, Hayrettin Uzun, İrfan Köksalan, İrfan Demiralp, Metin Öney, Feridun Pehlivan gibi deneyimli isimler var. Yalım Erez ekibinde ise, Hasan Denizkurdu, Ünal Erkan, Mahmut Duyan gibi isimleri duydum.
İsmail Amasyalı aradı. İstanbul'da yapılan toplantılarda bir araya gelen isimlerin, 'Ankara'daki arkadaşlarla dirsek teması'na geçeceğini bildirdi.
Merkez sağda trafik hızlıydı. Bir ara Meclis'e gittim. Büroya döndüğümde, sekreterim, arayanlar listesindeki ilk ismi işaret ediyordu:
‘‘Siz çıktınız, Tansu Çiller aradı. Cep telefonunuz da kapalıydı.’’
* * *
Şu işe bakın! ‘‘Neyin nesi! Bayram değil, seyran değil’’ deyip Çiller'i arattım. Genel Merkez'e geçtiği söylendi. Dün sabah yine aradı:
‘‘Sayın Solak, dünkü yazınızı okudum, hemen sizi aradım.’’
Demek, kongre sonrası açtığı ‘‘beyaz defter’’in bir sayfası bana düşmüştü:
‘‘Yeni bir binyıla girerken, diyaloğun gerekli olduğunu zannediyorum, artık hepimiz ikna olmuş durumdayız. 'DYP, Çiller Partisi mi oldu?' diye yazmışsınız. GİK'i tamamen tabanımızın istekleri doğrultusunda oluşturduk.’’
Diğer yazarlara anlattığı her şeyi bana da yineledi. Saygıyla dinledim.
Jet-Pa'nın DYP Kongresi'ne neden damga vurduğunu sordum. Kabul etmedi. Adnan Hoca ile görüşmesini sordum. Kesin bir dille, 'yalan haber' dedi. Kendisinin ve Özer Bey'in ne Kandilli'deki evde, ne de bir başka yerde böyle bir görüşme yapmadıklarını ısrarla belirtti.
Bundan böyle bir sorun veya bir sorum olursa, her zaman için, ‘telefonun ucunda’ olacağını vurguladı. İleride bir sorum olunca arayacağımı söyledim.
Yeniden seçildiği için de kendisini kutladım.
Paylaş