Paylaş
Kocaeli Milletvekili Hayrettin Uzun, ANAP grubunda söz istiyor. Kürsüden bir süre bakanları süzüyor: ‘‘Devlet bakanı olmakla devlet adamı olunmaz!’’
Salonda önce buz gibi bir hava esiyor. Arka sıradan alkışlar geliyor:
‘‘Devlet bakanlığı ayrı, devlet adamlığı ayrıdır. Bakan olmakla konunun uzmanı olunmaz. Sadece bakan olunur. Bakanlar bir konu anlatırken dinleyeni ikna etmelidir. Karşınızda en az bu işi sizin kadar veya kendinizden fazla bilenler olduğunu bilerek konuşmalısınız. Yoksa mahcup olursunuz.’’
Kulisteki sohbette bu görüşlerini daha da açıyor:
‘‘Ülkeyi yönetenlerin Türkiye yanlısı politikalar izlemeleri esastır. Millet olarak bunu beklemek hakkımızdır. Yurtdışında iş yapanlar ve dış dünyayla ilişkisi olan insanlar, geliştirdikleri dostluklarını, o ülkenin ülkemizdeki lobiciliğinde değil, o ülkede Türk lobiciliğinde kullanmalı.’’
ANAP'ın bu tür özeleştirilerle kendine gelebileceği vurgulanıyor. Oysa toplumda, 'ANAP yönetmeyi beceremiyor!' kanaati yaygınlaşıyor. Başbakan, Susurluk raporunda sır saklarken iki kardeş ülkenin devlet başkanlarını rüşvete bulaştırıyor. Yılmaz'ı sevenler bile, 'Böyle nane yenir mi?' diye soruyor. Yılmaz dışında, halktan ön koşulsuz böyle büyük destek kim aldı? O bu desteği batakçı mirasyedi gibi, 'yedi ayda yedi' bitirdi.
* * *
Hayrettin Uzun, uzman ve düzgün bir bürokrat olarak Meclis'e alnı açık girdi. Bugün durduk yerde TEKEL anlaşmasını eleştirmiyor. Hatırlarsanız, Devlet Bakanı Eyüp Aşık, bir TV programında meydan okumuştu:
‘‘Devlet adamı, medya eleştirse de, sendika baskı yapıp işçiler dirense de dediğini yapar. Ben, Samsun sigarasının isim hakkını satacağım.’’
Sapla samanı, siyaset adamlığı ile devlet adamlığını karıştırmıştı. Ne zaman ve ne çabuk öğrenmişti TEKEL'in ülke için değerini? ‘‘Bir konuyu anlatırken, karşınızda bunu sizden daha iyi bilenler olduğunu aklınızdan çıkarmayın’’ öğüdünü anlamayabilir! O zaman birileri çıkar, ‘‘Devlet bakanı olmakla devlet adamı olunmaz Eyüp Bey!’’ der! Bu devlete, üretiminden yüzde 154 getirisi olan bir başka kurum var mı?
* * *
Kabinedeki bölgesel çevre'nin başarıları da var(!). Başarının sırrı özel atamalarda saklı. SSK yönetimine yapılan son atama, bölgesel çevre'nin Karadeniz dalgası olarak her direnişi alıp götürdü. Refahyol'un yapamadığı işi Anasol-D yaptı. Geriye bir bakalım... RP'li Necati Çelik, SSK Yönetim Kurulu üyesi Halil Tunç'u üç kez görevden almak istemiş, alamamıştı. Yeni Bakan Nami Çağan'ın karşı çıkmasına rağmen Karadenizli Zekai Özcan, Tunç'un yerine SSK Yönetim Kurulu üyesi yapıldı. Özcan, kurumda RP'li Çelik'in en büyük destekçisi olarak tanınıyordu. Bu hükümetin Hazine temsilcisi oldu.
Nasıl mı? Kabinede Karadenizli, anlı-şanlı iki devlet bakanından istek ve destek geldi. Karadenizli Başbakanlık Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu himmet ve gayret gösterdi. Karadenizli Başbakan'ın 'önemli ricası' gibi gösterildi. Ecevit ve DTP'ye ‘‘Mesut Bey'in özel isteği' olarak iletildi.
Tek umut Çankaya'ya kalmıştı. Refahyol'a üç kez direnen Demirel, bu kez onaylamak zorunda kaldı. Çünkü elini kolunu bağlayan bir bilgi notu vardı: ‘‘Koalisyon ortakları arasında mutabakat sağlanmıştır.’’
Üç partinin ortak talebini geri çeviremezdi, onayladı. Tunç, dün gitti. Bu ANAP yakında Refah ile koalisyon da kurar.
Zaten Refah'a ne gerek var, ANAP bize yetip de artıyor!
Paylaş