Demirel: Ben 3'üncü sektörüm...

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

CASA uçağının Samsun'a inebileceği Cumhurbaşkanı Demirel'in sanki içine doğmuştu. Sisler bulvarında, önünü göremeyen sürücü gibiydik. Üstte bulut, altta sis ve dinmek bilmeyen yağış... Ama pek de güzel indik. Daha Etimesgut Askeri Havaalanı'nda otururken, DYP Samsun Milletvekili Nafiz Kurt uyardı:

‘‘Uçak inemeyebilir... Sabah konuştum, Samsun'da göz gözü görmüyor...’’

BABA'DAN ŞAŞMA

Turizm Bakanı İbrahim Gürdal, şaka ile karışık taşı gediğine koydu:

‘‘Kafaya takma, Baba'dan şaşma Nafiz abi. Baba ile Doğru yola varılır.’’

İki kadim dostun atışması başlamıştı:

‘‘Otur oturduğun yerde İbrahim...’’

‘‘Yerimdeyim Nafiz Abi, kalkmaya da hiç niyetim yok. O eskidendi... Size bakanlık koltukları, bize gazoz kolları. Bakanlık zordur diye korkuttunuz hep, nesi zor? Baba'dan ayrı düşmeseydin şimdi sen de bakandın abi..’’

Kahkahalar dinmeden Demirel'in geldiği haber verildi. Ve gökten lengerle sular boşalırken Casa uçağı havalandı. İnilemez denilen Samsun'a da indi. Demirel dur durak bilmiyor. Yine yağmur, çamur demeden dolaşmaya başladı. Sis de hızını kesemedi, söz de... Peş peşe temeller attı, açılışlar yaptı... Kürsüden veya yerinden konuşurken sürekli aynı çağrıları yaptı:

‘‘Daha çok fabrika yapın... Yeni yeni okullar yapın. Daha iyisini, daha iyisini yapın. Siz yapın, beni çağırın, gelip temel atayım. Bitince kurdele kesip açayım... Ama yapın, çok üretin... Bu çocukların daha iyi, daha güzel, çok daha güzel yetişmesi için her imkânınızı ortaya dökün...’’

Dönüşte yine sis bahçelerinden geçtik. Baba bir süre gazete okudu. Sonra dönüp bana, ‘‘Niye konuşmuyorsun?’’ diye sordu. Bir arka sırada Gürdal ile oturuyorduk. Baba, Bakan'a takılıp, ‘‘Ne o İbrahim, İsmet'e küstün mü?’’ diye sordu. Ve sıcak bir sohbet başladı:

‘‘Benim devletle işim yok. Ben, üçüncü sektörüm. Benim işim Bafra'da Kurumahmutoğlu ile. Bir başka yerde Yaşmahmutoğlu'na, Yetimmahmutoğlu'na veya Öksüzmahmutoğlu'na iş gördürüyorum.’’

Kurumahmutoğlu Ailesi, Baba'nın çağrısına uyarak Bafra'da büyük bir tekstil fabrikası kurmuştu. Çocuklar babalarına gidip, Demirel'e nasıl bir plaket verileceğini sorunca, baba Kurumahmutoğlu, ‘‘O çok eski dostumdur. Altın tabak verseniz nafile, bu fabrikayı açarken kendisine bir okul hediye edin’’ demiş. Cumhurbaşkanı, eşinin adı verilen Nazmiye Demirel İlköğretim Okulu'nun temelini atarken duygu ortamındaydı. Bir insan için bundan daha büyük armağan olabilir mi? Sohbeti sürdürdük...

Hikmet Çetin'in TBMM Başkanı seçilmesine de çok sevindiğini söyledi:

‘‘Meclis'te, liderlerin karışmadığı bir uzlaşma ile seçilmesi, büyük meselelerden biri daha menşeinde çözüme kavuşmuş oldu. Fevkalade büyük bir merhale... Ben, bu sonuç yüzünden; şu kazandı bu yenildi, biri ötekine gol attı gibi değerlendirmelere katılmıyorum.’’

KALEMLİ BAŞARILI

Demirel'in sözlerinde birini diğerine tercih gibi bir anlam yoktu:

‘‘Sayın Kalemli çok başarılı yönetim ve temsil gösterdi. Yerine de aynı liyakatte ve her görevinde başarı kazanmış Sayın Çetin geldi. Dışişleri Bakanlığı döneminde çok büyük dostluklar kurdu. Dış ilişkiler için çok faydalı bir makama geldi. Türkiye'de çok iyi şeyler oluyor beyler.’’

Ankara'ya indiğimizi bile anlamadık.

Yazarın Tüm Yazıları