Paylaş
Meclis en hareketli haftalardan birini geride bıraktı... Bu hareket, en çok kulis sohbetlerine yansıdı.
RP Lideri Erbakan, hareketli haftanın heyecanını Anayasa Mahkemesi'ne savunma yaparak geçirdi: ‘‘Sözlerim partimi bağlamaz...’’ Bu cümle, kulis sohbetlerinin odağı oldu: ‘‘Peki kimi bağlar?’’ RP'nin iç dünyasını yakın izleyenlerden biri, bizim Turan Yılmaz... Turan'a, ‘‘RP milletvekilleri buna inanıyor mu?’’ diye sordum. Gülerek yanıt verdi:
‘‘Bu sözler için, ‘Biz sanal partiyiz, Hocamız doğru söylüyor' deyip gülüyorlar. Biri, ‘RP olarak sanal ortamda bulunuyoruz, bu sayede Internet'e bile girdik' dedi. İsim verirsek sohbete limon sıkmış oluruz.’’
Peki ‘‘RP'yi kim bağlar?’’ diye sorduklarında, Grup Başkanvekili Lütfü Esengün yanıt veriyor: ‘‘Onu Hocamıza sorun!’’ Anlatılanları duyan ANAP'lı Yüksel Yalova'nın tepkisi çok hoştu: ‘‘Takıyye denilen şey işte budur!’’
* * *
Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, DSP Grup Başkanvekili Metin Bostancıoğlu ve İzmir Milletvekili Ahmet Piriştina ile yemekten sonra kahve içiyoruz. Ve Ahmet Tan da sohbete katılıyor:
‘‘Bugün hastaneye gittim... Siyasi hayata adını kazımış biri olan Adana eski milletvekili Melih Kemal Küçüktepepınar'ı ziyaret ettim. (Tan'ın eski eşinin ağabeyi) Vallahi içim yandı. Evinde tek başına yaşıyor. Salt emekli maaşı ile geçiniyor. Beş dönem milletvekiliği yapmış bir namuslu politikacı... Zor yürüyor. Yere düşmüş, kendinden geçmiş. Üç gün öylece kalmış. Haftada bir temizliğe giden kadın ölümden kurtarmış. Komadan çıktı, ama ne arayan var ne soran. Yüzü çürük içinde. Namuslu bir siyasetçinin hazin sonu...’’
Küçüktepepınar, 1957 yılında Adana'da çoğunluk sistemi ile CHP'nin 16-0 yaptığı dönemden itibaren isim yaptı. O 16'dan sadece üçü hayatta. Bu olaya üzülürken, Muharrem Sarıkaya kulağıma eğildi: ‘‘Abi çok üzüleceksin, ama maalesef Ergin Abi'yi kaybettik.’’ Yıkıldım... Koca Ergin İnanç... Hayat dolu bir büyük dost ve mesleğin yüz akıydı. Tam rahatladı derken, yürürken gitti.
* * *
Şeref holünde tur atarken, Kâmran İnan'ı gazetecilerin sardığını gördüm. İnan, liderlerin CHP'li Karayalçın üzerinde uzlaşmalarına rağmen, Dışişleri Komisyonu Başkanı seçilmişti. Benim için sürpriz olmadı. Çünkü, Başbakan Mesut Yılmaz, son dış gezisinden döndüğünde İnan'la karşılaşmıştı:
‘‘Kâmran Bey, koalisyon ortakları anlaştı, çekilmeniz mümkün mü?’’
İnan'ın yanıtı, kesin kararlı olduğunu ortaya koymuştu:
‘‘Ben Sayın Karayalçın'a oy veremem muhterem beyefendi. Gümrük Birliği için imza attığında siz, ‘Kıbrıs'ı sattı' demediniz mi?’’
Başbakan, ‘‘Demiştim’’ karşılığını verip ayrılmıştı. Aslında, DSP'li üyeler de aynı tepki içindeydi. Ama parti kararına ters düşmemek için, iki turda da Karayalçın'a oy verdiler. İnan'ın seçilmesine ise hiç üzülmediler.
DTP'li Gencay Gürün, bu gerekçeyi duyunca itiraz etti: ‘‘Murat Bey, bu imzanın Kuzey Kıbrıs'ın aleyhine olmadığını söylüyor.’’
Çay ocağına yakın masada sohbet edenler de aynı gerekçeyi tartışıyordu. Ünlü bir politikacı, meclis arşiv yetkilisi İhsan Ezherli ile Prof. Necip Bilge'nin el yazması bir eserden yeni çevirdikleri cümleyi okuyup, ‘‘Gerekçe anlaşılmıştır’’ dedi. Cümle şuydu:
‘‘Defteri ulemada değilsek de, zümre-i ulemadan hiç değiliz.’’
Paylaş