İsmet Solak: Cumhuriyet heyecanı...

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Yurtdışına her çıkışımda, Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük gücünü daha iyi anlar, bu gerçeği gözleme olanağı bulurum. Yurda daha coşkulu dönerim.

Ama, hemen ertesi günü, cumhuriyeti sürekli kötüleyenlerin bombardımanıyla ve kısır iç çekişmelerle karşılaşırım. Büyük gücün yerini kısırdöngü alır.

Geçenlerde üst düzey bir politikacıyla sohbet ediyorduk:

‘‘Bir taraftan numaracı cumhuriyetçiler, diğer taraftan enteller ve bu koroya katılan dış bağlantılı hainler, öz gücümüzü perdeleyip kapatıyorlar. Bu adamların pek çoğu da medyada yer tuttu. Yani içinize sızdılar.’’

Sordum: ‘‘Siyasette yok mu?’’ Ordumuz hariç, kuşatma her yerde.

Perşembe günü, Cumhurbaşkanı Demirel'in Sıvas gezisini izledim. İyi ki gitmişim. Sıvas'a, 37 cana kıyıldığı olaylardan bu yana yüreğim kırgındı.

Cumhuriyet Üniversitesi'ni görünce, gözüm gönlüm açıldı. Muhteşem bir kampus. Cumhurbaşkanı Demirel, buranın temelini atan başbakandı:

‘‘Tam bir cumhuriyet şaheseri. Kim yaptı bunu? Cumhuriyeti her gün yerin dibine sokmanın anlamı var mı? Kötülemeden önce, gelin buraları görün!’’

Bir dönemde buraya rektör bulunamazdı. Şimdi, laik cumhuriyete sıkı sıkıya bağlı, Atatürkçü bir rektör var: Prof. Ferit Koçoğlu...

Rektör, Prof. Ahmet Taner Kışlalı'nın iki ay önce burada, ‘‘Neden Laik Cumhuriyet?’’ konulu bir konferans verdiğini anlattı. Ve kahpece saldırıya Sıvas'ın yiğit ozanı, rahmetli Hasan Hüseyin Korkmazgil'le karşılık verdi:

‘‘Ekilir ekin geliriz/Ezilir un geliriz/Bir gider bin geliriz/Bizi vurmak kurtuluş değil.’’

Salon alkıştan inledi. En çok, Cumhurbaşkanı Demirel ile Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu alkışlandılar. Eğilip, şiirin devamını fısıldadım:

‘‘Kör olasın demiyorum/Kör olma da gör bizi.’’

Bostancıoğlu'nun konuşmasını özenle hazırladığı belliydi:

‘‘Cumhuriyet, bir mucizenin adıdır. Cumhuriyetin kurulduğu günlerde kefen bezini dışarıdan ithal eden Türkiye, bugün dünyanın sayılı tekstil ihracatçısı ülkelerinden biridir. O günlerde toplu iğneyi dışarıdan satın alan Türkiye, bugün kendi gücüyle uçak üretip dışarıya satıyor.’’

Ve Cumhurbaşkanı kürsüye geldi:

‘‘Cumhuriyet'in mihenk taşı Sıvas Kongresi'dir. 'Vatan bir bütündür, parçalanamaz' kararı burada alınmıştır. Yine, gür sesimizle haykırıyoruz; Türkiye Cumhuriyeti ülkesi ve milletiyle bir bütündür ve parçalanamaz.’’

Demirel, iki ilköğretim okulunu hizmete açtı. Biri kendi adını taşıyor, diğeri Özel İdare'nin Doğukent'e yaptırdığı... 60-70 derslikli okullar.

Cumhuriyetin mucizesine bakın. Biri yedi ayda, diğeri dört ay 17 günde tamamlanıp hizmete giriyor. Evet, evet... Yanlış okumadınız. Maliyetleri de keşif bedellerinin çok altında. Sistem oturunca, denetim de iyi yapılınca, demek ki oluyor! Peki, Sıvas'ta böyle becerikli müteahhitler varken, deprem bölgesindeki rant kavgası ve sürekli aksaklıklar neyin nesi?

Demirel, Sıvas Ticaret ve Sanayi Odası'nın yeni binasını da açtı:

‘‘İğneden ipliğe her şeyi dışarıdan satın alan Türkiye, bugün iğneden ipliğe her şeyi yapar ve satar hale gelmiştir. Her köşede bu kalkınma var.’’

Belediyeden ayrılırken FP'li Başkan'a ilginç öğütler verdi:

‘‘Sıvas'ta halkın huzur içinde yaşamasını sağlayın, hoşgörüyü koruyun, bizler size desteğimizi sürdürürüz. Gördüğüm manzaradan memnunum.’’

Cumhuriyet kutlamaları Sıvas'ta başladı. Atatürk Anıtı önündeki ti sesi içimi titretti. Madımak Oteli'nde yitirilen aydınları, sanki tek tek gördüm.

Ve Atatürk'le birlikte, 37 can dostun önünde saygıyla eğildim.

Demirel, Ankara'da makam otosuna aldı. Köşke kadar sohbet ettik:

‘‘Sıvas, o olayın ötesine geçmiş. Bugün gördüklerim güzel şeylerdi.’’



Yazarın Tüm Yazıları