İsmet Solak: Cadı Kazanı'na dönmesin!






İsmet SOLAK
Haberin Devamı

İÇEL eski milletvekili İbrahim Göktepe aradı: - Ben, Baykal ile mülakatınızdaki cadı kazanı uyarısını çok beğendim. Çünkü topluma ve bürokrasiye yayılan korku inanılmaz boyutlara ulaştı.

Göktepe, sürekli okuyan bir siyasetçi.

Parlamenterlik döneminde de, şimdi de Meclis Kütüphanesi'nin müdavimi.

Kütüphane'ye uğrayan politikacı sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Eskilerden Cahit Tutum, İbrahim Göktepe, Tekin İleri Dikmen hep ordadır. Ertöz Vahit Suiçmez, Mehmet Sönmez, Tarhan Erdem'i de görebilirsiniz.

Siyasetin duayeni Kamran İnan yabancı yayınları düzenli izler... DSP'li Bayram Fırat Dayanıklı, MHP'li Melek Karaca, Hasan Basri Üstünbaş, Müjdat Kayayerli ile FP'li Cevat Ayhan ve Aslan Polat... Benim gördüklerim bunlar.

Neyse, konumuz başka...

* * *

Göktepe, iki gün önce yaşanan bir olayı aktardı...

Biri Antalyalı, diğeri Mersinli iki işadamı bir şube müdüründen randevu alıp gidiyorlar. Tam odaya girerken, bayan şube müdürü uyarıyor:

- Sizinle üç dakika görüşebilirim.

Şaşırıyorlar ve nedenini soruyorlar. Şube müdürü devam ediyor:

- Görüşme sırasında bir arkadaşım daha yanımda olacak. Yalnız görüşmem.

İşadamları hiç akıl erdiremiyorlar:

- Hanımefendi ben bu uygulamayı eski Sovyet rejimi döneminde Moskova'da görmüştüm. Şimdi buna çok üzüldüm. İsterseniz hiç görüşmeden çıkabilirim.

Kapıya doğru dönerken kadın ağlamaya başlıyor:

- Efendim, ben filanca soruşturmada kaç defa polise, savcılığa çağrıldım biliyor musunuz? Artık gına geldi.. Çok yıprandım. Bundan sonra biz böyle yapmak zorundayız, kusura bakmayın. Ben de çok üzgünüm. Ben ABD'de master yapmış bir bürokratım. Ama durum sizinle ilgili değil, bizim için zorunlu.

Şube müdürü bayan, bunları söyleyip susuyor.

Belli ki çaresiz ve korkuyor!

* * *

İbrahim Göktepe, şöyle devam etti:

- Durum buraya geldi. Yani, ‘‘Cumhurbaşkanı haklı, Başbakan haklı’’ diye bir mesele değil bu. Toplum tıkandı. Sen, bürokratın üzerine Bakanlık Teftiş Kurulu'nu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nu, Devlet Denetleme Kurulu'nu yolluyorsun. Polisi yolluyor ve savcı kapısında bekletiyorsun. Peki, bu bürokrat nasıl çalışacak kardeşim? Ya da işadamı neden iş yapacak?

Demek istediği, kaş yapalım derken göz çıkarılmama idi:

- Deniz Bey sanki benim içimi okudu. Devlet durdu. Yani her işte bir yolsuzluk alanı açıldı. Mesele o değil! Ne oluyor? Teftiş, teftiş, teftiş. Suiistimal hangi noktadaysa ona yüklenin, ancak devleti, bürokratı kimse bu kadar taciz etmesin. Vatandaşın işi durdu. Çünkü devlet çalışmazsa bundan tedirgin olan vatandaşa oluyor.

Sanırım, Baykal'ın uyarısı da buydu:

- Yolsuzlukların üstüne usulüne uygun şekilde ve mutlaka gidilmeli. Her şey araştırmalı. Ama cadı kazanı yaratılmamalı!

Yazarın Tüm Yazıları