Paylaş
GÜRBÜZ Evren. 1957, Erzurum doğumlu. Çok iyi Fransızca ve İngilizce biliyor. Rusça ve İtalyanca konuşuyor.
Politika sosyoloğu ve araştırmacı. Kent planlamacısı, bölgesel kalkınma uzmanı ve çevirmen. 10 parmağında 10 marifeti olan namuslu bir Türk aydını.
Paris Nanterre-La Defense ve Sorbonne üniversitelerinden mezun.
Çift diplomalı, masterli, bol sertifikalı.
Ermeni soykırımı iddialarına duygusal tepkiler yerine, bilimsel ve tarihi belgelerle karşı koyabilen yürekli ve Atatürkçü bir dadaş.
* * *
BRT'deki Ankara Kulisi'nde, sözde soykırım iddialarını ne zaman ve niçin incelemeye başladığını anlatırken, tüylerim diken diken oldu. Özetliyorum:
- Hacı Feyyaz dedem 104 yaşında vefat etti. Her yıl ziyarete gittiğimde, çocukluk yıllarında şahit olduğu Ermeni katliamını anlatırdı. Anneannem de sülalesinden yüzlerce insanın bir samanlığa doldurularak Ermeni çeteleri tarafından nasıl yakıldığını anlatıp ağlardı.
- Dedem bir gün dağdan Mildivan Deresi'ne inerken, Ermeni Sarkis ve çetesinin, 123 Türk'ü nasıl öldürdüğünü gözleriyle görüyor. Kendinden geçip bayılıyor. Sarkis'in kardeşi Agop, çok iyi arkadaşı olan dedemi kurtarıyor. Çeteye vermiyor, köye götürüp saklıyor.
- Paris'te ikinci senem. Bir kafede Hürriyet'i okuyorum. Baktım, yaşlı iki adam elimdeki gazeteye bakıyor. Türkçe bilip bilmediklerini sordum. Erzurum aksanıyla cevap verince şaşırdım. Biri, ‘Nirelisen?’ diye sordu. ‘Erzurum Hasankale’den' dediğimde inanın sarsıldı. Kimlerden olduğumu sordu, ‘Hacı Feyyaz’ın torunıyam' dedim. Kollarını açıp, ‘Hele gel yigenim, ben Agop’um' diye bana sarıldı. Hüngür hüngür ağlamaya başladı.
- Dedemden yüzlerce kez dinlediğim katliamı Agop Amca da anlattı. Köy, dere ve öldürülen insan sayısı aynı. ‘Onca insana abim Sarkis kıydı’ dedi.
- Bir süre sonra elime Osmanlı arşivinden bir belge geçti. Aynı olayla ilgili ve ikisinin anlattığının kanıtı idi. Ermeni soykırımı iddialarının özde değil sözde olduğunu anladım ve gerçekleri araştırmaya başladım.
* * *
Gürbüz Evren, dış kaynaklı iddiaları çürütmeye hazır olduğunu söylerken, ‘‘İçimizde de bu oyuna alet olup yanlış belgelerle kafa karıştıranlar var’’ dedi. Neyzen Tevfik aklıma geldi. Üstad, Kapalıçarşı'ya girerken bağırmış:
- Ulan pezevenkleeeer...
Kalabalık insan seli, sesin geldiği yana dönmüş. Neyzen çok gülmüş:
- Ulan amma çokmuşsunuz be!
Kızılay Meydanı'na çıkıp, ‘‘Hainleeer’’ diye bağırsam farklı mı olur?
Evren, dedesi Hacı Feyyaz ile Agop'u bir araya getirmek için uğraştığını, ama kanser tedavisi yüzünden başaramadığını da anlattı:
- Ölümünden önce ziyaretine gittim. Agop Amca, ‘‘Mezarımı ziyaret et’’ dedi. ‘‘Ben Müslümanım, mezarında ne yaparım’’ diye sordum. Elimi sıktı.
Agop'un cevabı, tarihe ters düşenlerin kulaklarına küpe olsun:
- Sen mezarıma gel yigenim. Benim için bir fatiha oku, yeter!
Paylaş