Türklerin statü endişesi

Kürtler, kendi statü endişelerini bu Newroz’da dile getirmekten en azından siyaseten geri durdular.

Haberin Devamı

Ama bu kez karşımıza statü endişeleriyle birlikte Türkler çıktı.
Aralarından bazılarının ‘Benim haberim yoktu’ diyerek imzalarını geri çektiği falan söylenen, kabaca ‘Anayasada Türk milleti kavramı durmaya devam etsin’ diyen 300 kişinin bildirisinden söz ediyorum.
Bu, kelimenin tam anlamıyla bir ‘statü endişesi’dir; ciddiye alınmalıdır.

***

‘Türk milleti’ derken bir sosyolojik gerçeklikten söz ediyoruz. Yani, ‘Türk milleti’ diye bir şey var; siz onun  adını Anayasada ansanız da var, anmasanız da var.
Sorun da zaten adını anıp anmamakta...
Kendini ‘Türk milleti’ kavramının yılmaz savunucusu sayanlara göre bu adı Anayasada anmak gerekiyor.
İşte tam da bu, adıyla anma ihtiyacı bir ‘statü endişesi.’
Bildiriyi imzalayanlar, Anayasada ‘Türk milleti’ denmezse bugüne kadar sahip olunan statünün en azından bir alt seviyeye indirilmiş olacağını öne sürüyor.
(Ertuğrul Özkök gibi işi ‘Peki Türkiye’nin adını ne yapacağız arkadaş’ cümlesine kadar getirenler var. Türkiye’nin adını başka bir şeye dönüştürmeyi hayal eden bile olmadığına kuşkum yok; o yüzden isim tartışması da yok ama ‘Türk milleti’ konusu önemli.)
Önemi de, tam da ‘Anayasa Türk milleti kavramını içermemelidir’ diyenlerin bunu söyleme sebebinden kaynaklanıyor.
‘Bu ülkede ‘Türk milleti’ denerek, bunun bir ırkı değil bu ülke vatandaşlarını anlattığını iddia ederek ama gerçekte başka etnik kökenleri ezerek, yok sayarak, asimilasyona tabi tutarak bugünkü sorunlar yaratıldı; Türk milleti bir üst kimlik değil üstün kimlik yapılarak bir baskı aracına çevrildi, bundan sonra Anayasa nötr olmalıdır’ eleştirilerinden söz ediyorum.
Ertuğrul Özkök’ün ‘300 Spartalı’ diyerek masal kahramanları seviyesine getirdiği bildiri sahipleri tam da bu eleştiriyi doğrulamış oluyorlar.
Söylenen şey, ‘Biz diğerleriyle eşit statüde olamayız, biz üstünüz, üstünlüğümüz de Anayasada yazılmalı’ cümlesinden başka bir şey değil.
Yoksa, dediğim gibi ‘Türk milleti’ Anayasaya yazsanız da var, yazmasanız da var olacak. Bir hukuk metninde birisinin adının anılması ile onun toplumun kılcal damarlarına yayılmış sosyolojik varlığı birbirinden ayrı şeyler.
Bunca yıl ‘Kürt yok, onlar dağda yürürken kart kurt sesi çıkaran adamlar, zaten bir dilleri de yok’ dedik de ne oldu? O sosyolojik gerçek ortadan kalktı mı?
Korkmayın, endişeleriniz boşuna, ‘Türk milleti’ne de bir şey olmaz...

Haberin Devamı

Adı ‘Makedonya’ ama...

Haberin Devamı

Endişeli Türklere Makedonya anayasası örneğini vereyim. Bu ülkenin Anayasasının giriş bölümünde, ‘Biz Makedonlar, Arnavutlar, Türkler, Pomaklar, Bulgarlar...’ diye başlayıp ülkedeki bütün etnisiteleri sayan bir cümle var, şöyle bitiyor: ‘Bir araya gelip Makedonya’yı kurduk.’
Fakat Makedonya’nın adını Yunanistan beğenmiyor. O yüzden neredeyse bütün uluslararası forumlarda bu ülkenin adı ‘Former Yugoslav Republic of Macedonia’ diye geçiyor.
Makedonya’daki Makedonların bir ‘statü endişesi’ var mı, bilmiyorum.

‘Akil’ olmak ama bir türlü sivil olamamak

Önce bazı bakanlar söyledi, sonra Başbakan. ‘Akil insanlar’ adıyla kurulacak olan heyetlerin ‘sivil’ olması isteniyormuş.
Bu heyetler ‘sivil’ olacak ama heyetlerde kimlerin olacağını hükümet belirleyecek. Bu heyetler ‘sivil’ olacak ama her birinin bir başkanı, bir başkan vekili bir de sekreteri olacak. Bu heyetler ‘sivil’ olacak ama hükümet meseleyi nasıl anlatmak istiyorsa öyle anlatacaklar.
Baştan söyleyeyim, ‘Akil insanlar’ grubu baştan ölü doğmuş, bir şey yapmak için değil adet yerini bulsun diye oluşturulacak heyetler olacak.
Gerçekten ‘sivil’ olunabilse, hükümetin veya Öcalan’ın çağrısına gerek duyulmadan bunlar yıllar önce oluşmuş, sözünü de insanlara dinletiyor olurdu zaten.

Yazarın Tüm Yazıları