Paylaş
Ve kurduğu şirketi geçen pazartesi günü on milyonlarca dolara Yahoo’ya sattı!
Nick, 12 yaşında kendi kendine bilgisayar programı yazmayı öğrenmiş. Tabii ilk iş olarak akıllı telefonlar için ‘App’ler yazmaya başlamış.
Onun yaşındaki programcılar oyun programları yazarken Nick farklı bir yol seçmiş. İlk yazdığı programın adı Facemood. Bu ‘app’ sayesinde birisinin Facebook sayfasına bakıp onun ruh halini tahmin edebiliyorsunuz.
Facemood’la elde ettiği başarısını, yeni müzikler keşfetmeye yarayan bir başka ‘app’ ile sürdürmüş Nick.
Son üç yıldır ise internetteki uzun haber metinlerini 400 kelimeye özetleyen bir algoritmayı geliştirmeye harcamış. Yazdığı program ve programın sahibi olan şirketin ismi ‘Summly.’
Bu algoritmasını yazarken ciddi bir yatırımcı desteği de almış: Toplamda 1.5 milyon dolar yatırmış insanlar. Nick’in ilk ortakları, yani yatırımcıları arasında kimler yok ki? Mesela Ashton Kuchner var, mesela meşhur oyun firması Zynga var, Hong Konglu büyük yatırımcı Li Ka-Shing var, Rupert Murdoch’un eşi Wendy var, İngiliz aktör Stephen Fry var.
Aslına bakacak olursanız, Nick’in ilk yazdığı algoritma ile son yazdığı birbirlerinin doğal devamı gibi. Bir insanın Facebook sayfasına bakıp onun ruh halini tahmin etmenizi sağlayan algoritma bir başlangıç. Sonra uzun bir metni tarayıp o metni anlamlı bir 400 kelimede özetlemek gelmiş.
Burada öylece yazıyorum ama bu algoritmalar çok ama çok zor şeyler. Bir örnek vereyim, ünlü romancı Oğuz Atay’ın hakkında kitap yazdığı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin efsanevi hocalarından Mustafa İnan’ın büyük rüyası, konuştuğumuz, yazdığımız dili matematiğe dönüştürmek, yani dilin bir algoritmasını çıkarmaktı. Sadece Prof. Dr. İnan’ın değil, dünyanın dört bir yanından başka pek çok matematikçi bunu düşündü, bu rüyayı gördü.
Tam olarak matematikçilerin gördüğü rüya değil ama buna benzer bir rüyanın gerçek olmasını sağlayan insanın bugün 17 yaşında olan, üniversitede bilgisayar değil sosyal bilim okumak istediğini söyleyen bir delikanlıdan gelmesi büyük bir sürpriz.
Nick bugünlerde okuluna ara vermiş durumda, sadece sınavlara giriyor. Bütün parasını da idare etmesi için anne-babasına emanet etmiş, yeni projeler geliştiriyor, neredeyse evden hiç çıkmıyor.
Bence hepimiz, çocuklarımız bilgisayarı kurcaladığında kızmazdan önce şöyle bir soluk alıp iyice düşünmeliyiz!
Lösemiye karşı savaşta önemli bir başarı
Lösemi kanserin özel bir çeşidi. Löseminin de birden fazla çeşidi var. New York’taki Sloan-Kettering Kanser Merkezi, bir özel lösemi türü olan ‘B hücresi akut lenfoplastik lösemi’ hastası beş kişiye bir deneme tedavisi uyguladı.
Bu tedaviye göre, hastalardan alınan kandaki T-hücreleri ayrıldı ve kanserle savaş söz konusu olduğunda vücudun savunma sisteminin üzerinde en çok durulan silahlarından biri olan T-hücrelerinin genetiğiyle oynandı, bu hücrelerin genlerine özel bir virüsten alınma bir gen eklendi. Bu eklenen gen T-hücrelerinin kanserli B-hücrelerinin dışında bulunan özel bir proteini, CD19’u tanımasını sağlayacaktı.
Nitekim öyle de oldu. Genetiği değiştirilmiş T-hücreleri kanserli B-hücrelerine saldırdı ve kısa zamanda kanseri temizledi. Hastalar kendi immun sistemlerinden kaynaklanan bir dizi rahatsız edici durum yaşadılar ama bu denemenin yapıldığı 5 hasta da kanserden kurtuldu. (Hastalardan biri daha sonra kanserle bağlantılı olmayan bir sebeple öldü.)
Şimdi aynı hastane Amerikan ilaç idaresinin de izniyle bu deneysel tedaviyi 50 hastada uygulamayı planlıyor. Eğer başarı devam ederse tedavi deneysel olmaktan çıkıp standart tedaviye dönüşecek.
Paylaş