Paylaş
Taa 1 Haziran 2013 günü, Gezi olaylarının başlangıcında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın göstericiler için ‘Çapulcular’ demesiyle başlayan uzun mu uzun seçim kampanyası nihayet sona erdi.
29 aylık bu uzun ve yıkıcı seçim ortamı, Türkiye’yi belki siyasi tarihinde yaşanmadığı kadar gerdi, kopma noktalarına getirdi, özellikle son 5 ayda akan kan ve artan şiddet, hemen hemen herkesi kötümserlik içine soktu.
Bugünden başlayarak yapılması gereken ilk ve en önemli şey, bu 29 ayda kırılan dökülenleri toparlamaya çalışmak, toplumsal barışı yeniden inşaya çalışmak olmalı.
Toplumsal barışı yeniden kurma görevi hiç kuşkusuz öncelikle AK Parti’nin ve onun içinden çıkan hükümetle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ındır.
Ama toplumsal barışı inşa etme görevi tek başına AK Parti’ye, Davutoğlu’na ve Erdoğan’a ait değil. Genel olarak ‘muhalefet’ başlığının altına giren bütün toplum kesimlerine düşen görev, AK Parti’ye düşen görevden daha az değil.
Barış olacaksa tek taraflı olamaz, bütün kesimler barışmaya, daha doğrusu ‘normal’ olmaya kendini hazırlamalı.
Daha dün, seçim için ‘Faşizmden önce son çıkış’ diyenler acaba şu an ne düşünüyor? Türkiye’ye faşizm geldiğini düşünüyorlarsa, toplumsal barışı da istemiyorlar demektir.
Diyalog kapılarını kapatmak, iktidarla konuşamaz, ona sesini duyuramaz hale gelmek kimseye bir şey kazandırmaz, hele Türkiye’ye hiçbir katkı sağlamaz.
Partiler birbirlerinin düşmanı değil rakibidir. Bu basit cümleyi önce partilerimizin içselleştirerek kabul etmesi gerekir.
*
Türkiye’nin bugünden itibaren gündemine alması gereken bir başka önemli konu, hukuk devletini yeniden ayağa kaldırmak olmalı. Bu, kuşkusuz AK Parti’nin öncelikle ele alması gereken ama mutlaka muhalefetin, başta da CHP’nin katkı sağlaması gereken bir alan.
Ve hukuk devletini ayağa kaldırırken Türkiye’nin hem yeniden demokratikleşme perspektifine geri dönmesi, hem de çözüm sürecini gerekirse tek taraflı sürdürmeyi ciddi biçimde planlaması gerekiyor.
Türkiye, 29 aylık uzun seçim kampanyası döneminin yarattığı hasarları ne kadar hızlı onarırsa ileriye doğru da o kadar çabuk yeniden yol almaya başlayabilir.
İhtiyacımız olan şey umut.
Paylaş