Seçim silahı ortaya çıktı bile...

SİYASET sıcak bir yaza hazırlanıyor.

Haberin Devamı

Başbakan Binali Yıldırım, dün partisinin grup toplantısında bu sıcak yazın içeriğini de söyledi.

 

Adalet ve Kalkınma Partisi, başkanlık sistemini veya partili cumhurbaşkanlığını getirecek bir Anayasa değişikliğini Meclis gündemine getirecek. Başbakan dün bunu ilan etti.

 

Ve eğer bu değişiklik referandum için gereken 330 oyu alamazsa da ülke yeniden milletvekili genel seçimine gidecek. Başbakan bunu da ilan etti.

 

Bu köşeyi okuyanlar hatırlayacak: Geçen haftalarda bu senaryoyu ‘Gerçekleşmesi en olası senaryo’ olarak yazmıştım.

 

Önce dokunulmazlıklarla ilgili Anayasa değişikliğini hatırlayalım. Bu değişikliğin ilk tur oylamalarında Meclis’te 367 evet oyu çıkmamış, bir referandum zorunluluğu doğmuştu.

 

Haberin Devamı

İkinci tur oylamaların sabahında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dokunulmazlıkların referandumla kaldırılmasına taraftar bir konuşma yapınca, zaten AK Parti’nin bu konuda kararlı olduğunu gören CHP korkmuş ve anayasaya yeterince milletvekiliyle destek vererek 367 sınırının geçilmesini sağlamıştı.

 

CHP’nin dokunulmazlıkla ilgili referandum korkusu iki sebepten kaynaklanıyordu: 1. Meclis’te hayır demiş olsa da halk karşısında ‘hayır’ı yüksek sesle savunamayacaktı parti ama yine de adı ‘Hayırcı’ya çıkacaktı; 2. Referandumda çıkacak yüksek oranlı bir kabul oyu, 2010 referandumundaki gibi AK Parti’nin oylarını daha yüksek bir seviyede konsolide etmesine yardımcı olacaktı.

 

İki hafta önce referandum korkusuyla CHP’nin farklı bir adım atması sağlandı. Peki iki-üç hafta sonra da erken seçim korkusuyla başka bir partinin, mesela MHP’nin bugüne kadar söylediğinden farklı bir adım atması söz konusu olabilir mi?

 

Haberin Devamı

Şu anlaşılıyor: AK Parti, Anayasa değişikliği girişimini Milliyetçi Hareket Partisi’nin tarihi 10 Temmuz olarak açıklanan kongresinden önce gündeme getirecek.

 

Acaba MHP’li milletvekilleri partili cumhurbaşkanı öngören Anayasa değişikliği önlerine geldiğinde erken seçimde yeniden seçilememe korkusuyla mı hareket edecekler, yoksa ‘İnceldiği yerden kopsun’ mu diyecekler?

 

Bence, sonbaharda yeniden sandık başına gidilmesi ihtimali bir hayli yükseldi. Ya partili cumhurbaşkanı referandumu için ya da milletvekili genel seçimi için.

 

110 VE 112. MADDE DE DEĞİŞECEK Mİ?

 

AK Parti’nin ‘partili cumhurbaşkanı’ için Anayasa’da tam olarak hangi maddelerde ne değişiklikler yapacağını bilmiyoruz. Ama gerek Cumhurbaşkanlığı’ndan ve gerekse AK Parti’den kimi hukukçuların söylediklerine göre en azından 101 ve 103. maddelerde değişiklik yapılacağını biliyoruz.

 

Haberin Devamı

101. maddede cumhurbaşkanının varsa partisiyle ilişkisinin kesileceğine dair fıkranın kaldırılması, 103. maddede ise yemin metninde değişiklik yapılarak tarafsızlığa atıfların silinmesi öngörülüyor.

 

Ancak bana göre en azından 104. maddede de değişiklik gerek. Bu maddeyle hem cumhurbaşkanına ‘devletin başı’ değil, ‘yürütmenin başı’ sıfatını vermek ve bu maddede cumhurbaşkanının yargıyla ilgili görevlerini farklı bir şekle büründürmek de gerekiyor.

 

Fakat bunlar da yetmez. Başbakanın atanma ve güvenoyu almasını belirleyen 110. maddede de değişiklik yapabilir AK Parti. Böylece cumhurbaşkanı tarafından atanacak başbakanın güvenoyu alma zorunluluğu kaldırılabilir. (Meclis isterse güvensizlik oyuyla düşürebilir başbakanı.) Benzer şekilde, başbakanın sorumluluğunu belirleyen 112. maddede de değişiklik düşünüyor olabilir AK Parti.

 

Haberin Devamı

Partili cumhurbaşkanı sistemi, Fransız yarı başkanlık modeline daha fazla benzeyecek galiba.

 

CHP’NİN ‘HAYIR’DAN BAŞKA SÖZÜ OLMAYACAK MI?

 

TÜRKİYE’nin bir türlü tam yaşayamadığı sistem tartışması, kutuplaşmaya ve basit bir ‘Evet-Hayır’ ikilemine sokulmamalı.

 

Başkanlığa veya yarı başkanlığa hayır diyen, yerine neyi önerdiğini de söyleyebilmeli, tutarlı bir söylemle ortaya çıkabilmeli.

 

CHP’nin henüz mevcut parlamenter sistemin sakıncalı yanlarını nasıl düzelteceğine dair bir şey söylediğini bilmiyoruz.

 

CHP ‘Hayır’ dışında başka hiçbir şey söylemez ve meseleyi ‘Benim cesedimi çiğnemeden yapamazsın’ seviyesinde hamaset dolu bir kutuplaşmaya çevirirken atı alan Üsküdar’ı geçiyor galiba...

Yazarın Tüm Yazıları