Paylaş
1. Fazlasıyla ‘meraklı’ polisler önlerine gelenin telefonunu yasadışı biçimde dinlerler, odalarına böcek yerleştirirler.
2. Bu dinlemelerde kendilerince kullanılabilecek bir unsur bulurlarsa, yasadışı dinleme yoluyla elde ettikleri bilgileri bir isimsiz ihbar mektubuna çevirir, kendi kendilerine postalarlar.
3. Emniyete ve savcılıklara yüzlerce isimsiz ihbar mektubu gelir ama nasıl olursa polisin kendi kendine yazdığı ihbar mektubu ciddiye alınır, savcılıkta hemen soruşturma başlatılır, telefon dinlemeler, fiziki takipler vs birden mahkeme kararıyla yapılan ‘legal’ işlere dönüşür.
4. Soruşturma, duruma bağlı olarak çok hızlı da yapılabilir, çok ama çok yavaş da. Bir soruşturma uzuyorsa, bilin ki o soruşturmanın ‘kullanışlı’ olacağı bir zaman bekleniyordur.
5. Bu demek değil ki bu çeşit soruşturmaların hepsinin içi boştur; tam tersine çoğunlukla o soruşturmaları yürütmek için gerekenden fazla suç ve suç unsuru vardır. Ama eğer yoksa, kendi kendine isimsiz ihbar mektubu yazan mekanizma delil uydurmakta, kendi paranoyasına (veya gizli siyasi hedefine) uygun tuhaf bağlantıları kurmakta da tereddüt etmez. (En basiti, Erzincan’daki savcı İlhan Cihaner’in ‘Cemaati bitirme planını uygulamak’tan, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın sol bir örgüte yardım yataklıktan hapse atılmaları.)
6. Bırakın hükümetin konuyla ilgili yetkili ve bilgili isimlerini, aklıselim sahibi her vatandaşın görebileceği bu hileler, bu hukuku esnetmeler ve hukuku araçsallaştırmalar siyaseten işe geldiği sürece onay görür, destek görür. Ama aynı araçsallaştırma 7 Şubat 2012’de hükümetin kendi politikalarını, 17 Aralık 2013’te hükümetin kendi bakanlarını hedef alınca işin rengi değişir, birden bire ‘Paralel yapılanma’dan ve ‘Hükümete karşı psikolojik savaş’tan, ‘vesayet girişimi’nden, hatta ‘uluslararası komplo’dan söz edilmeye başlanır.
7. O ‘yapı’nın orada olduğu ve kendi başına iş yaptığı, bırakın cemaat çıkarını bireylerin kişisel çıkarı, hatta garezi için (Nedim Şener ve Ahmet Şık neden hapis yattı sanıyorsunuz) adli mekanizmayı araçsallaştırdığı yıllardır bilindiği
halde, hükümet, ancak ucu kendisine iyice dokununca bu ‘yapı’yı tasfiye etmek için düğmeye basar.
8. Yakında ortaya çıkacak, adım gibi eminim hükümetin dört bakanının (ve üçünün çocuklarının) başrolünde olduğu son soruşturma da, daha önceki yasadışı dinlemelerle elde edilen bilgilerle yazılmış imzasız ihbar mektuplarıyla başlamış soruşturmalar çıkacak.
9. Bu soruşturma sayesinde ortaya saçılan bilgiler öyle yenir yuturlur, üstüne de bir bardak su içilir cinsten bilgiler değil. Elde taşınan paralar, kutu içinde götürülen ve kutularının içinde stoklanmış halde bulunan paralar hükümetin ‘ak’ olma iddiasını yerle bir edecek nitelikte bilgiler.
10. Bu aşamadan sonra hükümet bu soruşturmayı çok zayıflatabilir ama onu buharlaştıramaz, yok hükmüne getiremez. Dolayısıyla davalar açılacak, iddianameler yazılacak; bundan kurtuluş yok.
11. Şu an ciddi bir savunma refleksiyle hareket eden ve ‘En iyi savunma saldırıdır’ şiarından yola çıkan hükümet ülke çapında ve özellikle de polis teşkilatının içinde devasa bir ‘Fethullah Gülenci avı’ başlatmış durumda. Ama cemaatten emir aldığı ve cemaatin kendi gündemi yönünde hareket ettiği öne sürülen polisleri (veya başka devlet memurlarını) pasif görevlere almak, sözü edilen ‘paralel devlet’i ortadan kaldırmaz; ülkede paralel yapılanmalara izin veren düzeni değiştirmez.
12. Umalım ve temenni edelim ki, hükümet günü kurtarmaya yönelik ümitsiz çabalardan biran önce vazgeçsin ve bakanların ve başbakanların zaten hiçbir suç soruşturmasından önceden haberdar olmayacağı ama savcıların da hesap verebilir olduğu daha şeffaf ve hukuk devleti olmaya bizi biraz daha yaklaştıracak gerçek reformları gündemine alsın.
13. Çünkü unutmayın, Türkiye hukukun üstünlüğüne dayalı gerçek bir demokrasi olsaydı, ne bu çapta paralel yapılanmalar söz konusu olabilirdi ne de hükümetin bakanlarını, iktidar partisinin belediye başkanlarını konu alan yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının ‘zamanlamasının manidar olmasını’ konuşurduk.
Paylaş