Öğretmenlerimizi çok kıymetli buluyoruz, ama...

İNGİLTERE’de ‘Varkey GEMS Vakfı’ adlı bir vakıf, 2013 yılında 21 ülkeyi kapsayan büyük bir araştırma yaptırmış.

Haberin Devamı

Araştırmanın amacı basitçe şu: ‘Çeşitli ülkeleri öğrenci yeterlikleri açısından kıyaslamamıza imkân veren PISA gibi, TIMMS gibi çok sayıda çalışma var ama bu öğrencileri yetiştiren öğretmenlerle ilgili benzer kıyaslamaları yapabileceğimiz çalışma yok; dolayısıyla biz de bunu yapalım.’


Aralarında Türkiye’nin de olduğu 21 ülkede anketler yapılmış ve toplumun öğretmenlere ne gözle baktığından tutun da onların sosyal statüsüne kadar pek çok şey araştırılmış, ortaya da kapsamlı bir rapor çıkmış.
Raporun en önemli bulgularından biri, ‘Öğretmen Statüsü Endeksi’ adı verilen endeks. Bu birkaç ölçüte bakarak toplumların kendi öğretmenlerini nereye yerleştirdiğini ölçmeyi amaçlayan bir endeks. Bu endekste, Türkiye, öğretmenlerine layık gördüğü manevi statü açısından en yüksek değeri veren üçüncü ülke olarak çıkmış. (Birinci Çin, ikinci Yunanistan ve sonuncular İsrail ile Brezilya.)
Gerçekten de öyledir; Türkiye’de öğretmenlik mesleği kutsal bir iş olarak görülür; toplumca öğretmenlere hep saygı gösterir, onları gündel ik hayatta el üstünde tutarız. Tutmaya da devam etmeliyiz.
Aynı rapora göre, Türkiye’de öğretmenlerin yıllık ortalama kazancı, satın alma gücü paritesiyle ölçüldüğünde 25 bin 378 dolar ve araştırma kapsamındaki ülkeleri PISA skorlarına göre 1 en yüksek 20 en düşük olarak endeksleyecek olursak bu öğretmenlerin yetiştirdiği öğrenciler PISA’da 19 alabiliyorlar.
Kıyaslama imkânı için vereyim: Singapur’un PISA skoru bu endekste 1, ortalama yıllık öğretmen maaşı satın alma gücü paritesiyle 45 bin 755 dolar ve öğretmen statüsü endeksi Türkiye’nin 68’ine karşılık bu küçük ülkede 46.3.
Meraklısına raporu internet üzerinden okumasını öneririm; benim anladığım, Türkiye’de biz öğretmenlerimize ‘Aslansın, kaplansın, kutsal görev yapıyorsun’ diyoruz ama onlara yeterince maaş vermiyoruz ve onların öğrencilerinin başarısız kalmasıyla da çok ilgilenmiyoruz.

Haberin Devamı


Öğretmen olmanın ödülü yapmanın ödülünden fazla


AVRUPA Birliği, eğitim kalitesiyle ilgili olarak kendine koyduğu 2020 hedefleri doğrultusunda bir süreden beri AB çapında öğretmenlerin durumuna el alan araştırma raporları hazırlıyor. 2013 tarihli son raporu okurken, daha önce OECD’nin raporlarında da dikkatimi çekmiş olan bir meseleyle yeniden karşılaştım.
Mesele şu: Öğretmenliğe girişte alınan ücretle (minimum ücret) bu mesleği yıllarca yaptıktan sonra elde edilebilecek maksimum ücret arasındaki fark ve ülkelere göre öğretmenlerin bu maksimuma ulaşabilmeleri için gereken süre ne?
Çok ilginç, Türkiye’de bir öğretmenin başlangıç maaşı ile alabileceği maksimum maaş arasındaki fark yüzde 50 kadar. Ve Türkiyeli bir öğretmenin bu maksimum maaşa ulaşabilmesi için 25-35 yıl çalışması gerekiyor.
Buna karşılık, çoğu Avrupa ülkesinde maksimum maaş ilk maaşın yüzde 80-90 fazlasına denk geliyor ve buna ulaşabilmek için 15-18 yıl çalışmak yeterli oluyor.
Daha farklı ülkeler de var: Danimarka, Estonya ve Birleşik Krallık’ta maksimum maaş başlangıç maaşının sadece yüzde 30 üzerinde ama öğretmenler bu maksimuma 13 yılda ulaşabiliyorlar.
Tabii burada ‘maaş’tan kasıt aslında çıplak ücret. Türkiye dahil bütün ülkeler öğretmenlerine ek ders ücretinden tutun da başka şeylere kadar pek çok yan ödeme yapıyor. Maalesef bizim bakanlığımız AB’ye o ek ödenek bilgilerini vermediği için bizim öğretmenlerimizin gerçek ortalama kazancını bilmiyoruz. Buna karşılık rapora göre Avrupa’da en yüksek gerçek maaşı satın alma gücü paritesiyle yıllık ortalamada neredeyse 87 bin Euro ile Lüksemburglu, neredeyse 57 bin Euro ile Danimarkalı ve neredeyse 53 bin Euro ile Avusturyalı öğretmenler alıyor.


Öğretmenlerimizi çok kıymetli buluyoruz, ama...





Yazarın Tüm Yazıları