Öğrenciler kalemleri çıkarın, bir şey deneyeceğiz

Kuşkusuz bütün milli eğitim bakanlarının, kendi yönettikleri bakanlığa ve eğitim sistemine duymaları gereken saygının bir gereği olarak, sınavlara yardımcı olmak anlamında dershane sektörünün kapanmasını kendilerine misyon olarak edinmesi gerekirdi. Ama Nabi Avcı bu temel ahlaki gerekliliğin de ötesinde, Başbakan’ın özel siyasi vaadi nedeniyle daha da acil biçimde bu konuya eğilmek zorundaydı.
Ortaokuldan liseye geçişte ve liseden üniversiteye geçişte yapılan merkezi sınavlara hazırlanmak amacıyla çocuklar dershanelere gidiyor. Yoksa, kimse haftasonlarını tatil yapmak yerine ders çalışarak ve soru çözerek geçirmeye meraklı değil.
Bu çocuklar sınavlara hazırlanmak için neden dershaneye gidiyor? İki temel sebeple: 1. Okullarda edindikleri bilgilerin sınavı kazanmaya yeterli olmadığını düşündükleri için; 2. Kendileriyle eşit veya yakın seviyedeki öğrencilere bir nebze olsun fark atabilmek için.
Bu iki temel ihtiyacın doğurduğu koca bir sektör dershane sektörü. Ve öyle ‘kapattım’ demekle ortadan kalkmayacağı da belli. Önce ihtiyaç ortadan kalkacak ki dershaneler de yok olsun veya özel okullara dönüşsün.
Peki Nabi Avcı yönetiminde Milli Eğitim Bakanlığı bu temel misyonu yerine getirmek için ne yaptı?
Üniversiteye hazırlık dershaneleri için ne yapıldığını bilmiyoruz; muhtemelen bakan ve ekibi çalışıyor, çeşitli yöntemler geliştirmek için arayışlarını sürdürüyor.
Ama bakan ve ekibinin ortaokuldan liseye geçişte dershane ihtiyacını azaltmak, hatta ortadan kaldırmak amacıyla ne yaptığını artık biliyoruz; önceki gün Nabi Avcı bir basın toplantısıyla eskinin SBS’sinin yerine geçecek yeni sınav düzenini açıkladı.
Bu yeni düzenle, merkezi sistemle yapılan sınav sayısı halen ortaokul son sınıfa (8. sınıf) başlamak üzere olan öğrenciler için iki yarıyıl toplamda 12’ye çıkıyor. 6 dersten iki kez merkezi sınava girecek bu çocukların bu yıl ve bu merkezi sınavlarda alacakları notlar, lisede hangi okula gideceklerini yüzde 70 oranında belirleyecek.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyup cevap verin: Bu yeni yöntemle dershane ihtiyacı azaldı mı arttı mı?
Bilmiyorum eskiden SBS dershanelerinde ‘İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük’ dersi veriliyor muydu, ama artık verilecek.
Eğitimimiz maalesef yapılan her yama sonrası biraz daha bozulan bir kıyafet gibi.
Bu son denemenin de başarısız olacağını, amaca hizmet etmeyeceğini görmek için büyük uzmanlığa ihtiyaç yok, okulda çocuğu olmak yeterli.

Belki de çözüm karmaşada değil basitliktedir

Ben 1964 doğumluyum, ilkokulu kendi yaşıtlarımdan bir yıl önce bitirdim. Ben, ilkokulun sonunda ‘mezuniyet sınavı’na (bakalorya) giren son nesle mensubum.
Bu sınavın ardından yabancı dilde eğitim veren devlet okulları ve parasız yatılı okullar için merkezi sınava girdim. Sonra bir de İstanbul’daki yabancı kolejler için tek tek sınavlara girdim.
O zaman ilkokul sonunda dershane yoktu ama evde özel dersler olurdu. Bizim mahallede birkaç veli bir araya gelip bu sınav konusunda uzmanlığı olan bir öğretmen tutmuştu, bazı haftasonları evde ders gördük.
Demek bu düzen o zaman da vardı.
Mesele, bugün lise seviyesinde ve devlet bünyesinde bazı ‘seçkin’ okulların varlığından kaynaklanıyor. ‘Normal’ devlet liseleri ile o ‘seçkin’ okullar arasındaki eğitim seviyesi farkı sürdükçe, o okullara aşırı talep de sürecektir ve bugün şikayet edilen merkezi sınavlar yapılacak, dolayısıyla dershaneler de olacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Başbakan bu basit gerçeği kabullenmeli; sınav düzeninde mümkün olan en basit seçenek bir süre daha uygulanmalı ama bu arada hem Başbakan hem de bakanlık bize söz vermeli: ‘Normal’ liselerle bu sınavla girilen okulların arasındaki seviye farkını şu kadar zamanda kapatacağız, demeliler.
Bakın, bakanlık bu yıl sadece 8. sınıflara merkezi sınav yapacak. Ama zamanla 7 ve sonra 6. sınıflar da bu merkezi sınav düzenine girecekler. Yani eski SBS başka isim altında geri geldi.
Bazı dersaneler daha bu yıldan 6 ve 7. sınıflar için de kurs açmaya başlarsa şaşırmamak lazım.