Paylaş
Sınavın kendisi, elbette sınava katılan 1 milyon 743 bin 855 bireyin hayatını tek tek ve ayrı ayrı yakından ilgilendiriyor. Bu sınav esasen onların sınavı.
Ama aslında aynı sınava her yıl katılan, başarı veya başarısızlığı hakkında neredeyse hiç kimsenin konuşmadığı bir kişi daha var: Milli Eğitim Bakanı’nın kendisi.
Elbette bakan, kocaman bir eğitim ordusunu temsilen orada bulunuyor. Yani, aslında sınav toplam olarak bizim eğitim sistemimizi ölçüyor.
Öyle ya, çocuklarımızı 12 yıllığına Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim ediyoruz, bakanlığın okullarında ve onun belirlediği müfredat, ders anlatma yöntemi vs içinde ‘öğrenim’ görmelerini ve hatta ‘eğitilmelerini’ bekliyoruz.
Bu 12 yılın sonuçlarını toplu halde ölçtüğümüz şey de üniversiteye giriş sınavı.
Tamam, bu sınav bir bilgi sınavı değil eleme sınavı. Tamam, 12 yılın birikimi toplam 160 soruyla ölçülemez. Ama yine de sınavın sonuçları, eğitim sistemimizin performansı hakkında bize bir fikir verir. Veriyor da zaten. Hata, bu sınavın sonuçlarının bugüne kadar bakanlığın performansını değerlendirmek için hiç
kullanılmamış olmasında.
Bizim eğitim sistemimizin amacı eşitlikçilik. Bir sınıfta okuyan 30 çocuğun birbirine yakın seviyelerde olmasını sağlamalıyız.
Çocukların başarılarının belli bir ortalamada olması gerekir. Elbette o sınıfta kalan bir-iki öğrenci de olacaktır, takdirname alan üç-dört öğrenci de, ama esas çoğunluk daha ortada olmalıdır. Bu söylediklerim bir sınıf için geçerli olduğu gibi bir yılda sistemden çıkanların toplamı için de geçerli olmalı. Veya sınavı alan 1 milyon 743 bin kişi için de.
Aslına bakacak olursanız, istatistik ders kitaplarında hep öğretilen meşhur ‘çan eğrisi dağılım’ tam da budur. Şimdi bir bakalım, bizim bu yılki YGS sonuçları o klasik çan eğrisine ne kadar benziyor? Son üç yılın sınav sonuçlarının grafiklerini sınav türlerine göre bu köşede görüyorsunuz zaten.
Önce Türkçe sınavıyla başlayayım. Bütün sınav türleri için sonucu uzaktan bakınca bir çan eğrisini andıran yegane sınavımız bu. Çünkü sadece Türkçe sınavında sorulan 40 sorunun ortalama 16.8’i doğru cevaplanmış. 40 soruda ortalama doğru cevap sayısının 16.8 olması Milli Eğitim Bakanlığı’nı bence başarılı yapmaz ama en azından başarısızlıkta adil bir durum var.
Gelelim Sosyal Bilimler sınavına. Burada grafikte net olarak gözüküyor, bir ‘eğri’ var ama bunun çan eğrisi olduğunu söylemek zor. Sadece grafik bile bakanlığın nasıl sınıfta kaldığının kanıtı. Bu sınavdaki ortalama doğru cevap sayısı 12.1. Grafik bize sınavı alanların ezici çoğunluğunun ne kadar düşük skorlar elde ettiğini gösteriyor.
Ya Temel Matematik? Grafik, gerçek bir facia ile karşı karşıya olduğumuzu bize gösteriyor. Yanlış anlaşılmasın bu facia bu yılın değil, aslında bu sınavın uygulanmaya başlandığından itibaren her yılın faciası. Yani son 40 yılın. Bu sınavda ortalama doğru cevap sayısı 7.5. Sınava katılanların yarısının 4 ve altında doğru cevap verdiklerini unutmayalım.
Ve gelelim esas felakete, Fen Bilimleri sınavına. Grafikte görüyorsunuz, sonuçlara facia demek yetersiz kalır. Sınavda adayların doğru cevap ortalaması 3.5. Sınava katılanların dörtte üçü 4 veya daha az soruya doğru cevap verebilmiş.
Yarın da devam edeceğim ama şimdiden söyleyeyim: Milli Eğitim Bakanlığımız her yıl olduğu gibi bu yıl da sınavı başaramamış.
Paylaş