Paylaş
Bu faydacı bakışın üzerinde bile durmaya gerek yok diye düşünebilirsiniz belki ama durum tam tersine; ‘Tanrı Parçacığı’nın varlığını kanıtlamak veya yokluğuna hükmetmek, bize bugün hayal ettiklerimizden çok daha fazlasını kazandırabilir, çok daha fazla faydalı olabilir.
* * *
Şunu unutmamak gerek: Son 300 yılda dünyada teknoloji namına ne ilerleme sağlandıysa bunların hepsini fiziğe borçluyuz. Fizikçiler sayesinde sahip olduklarımızı hayatımızdan bir günlüğüne bile çıkartamayız; çıkarttığımız anda hayat kalitemiz ortadan kalkar.
O yüzden, bu faydacılara kızsam bile bir yerde haklarını teslim ediyorum; çünkü bilimin bize faydası var!
Gelelim daha önceki sorulara: Neden bunu arıyorlar, bulunca elimize ne geçecek?
Her şeyden önce, bugün fizikçilerin aradığı şey salt ‘Tanrı Parçacığı’ değil; bu parçacık sayesinde elimizdeki ‘Standart model’ adı verilen temel fizik modelinin doğruluğuna bir kanıt daha arıyoruz.
Kabaca ‘Standart model’i anlatmalıyım...
Bütün model, iki temel varsayım üzerine kurulu. Birinci varsayım, evrendeki bütün madde, temel parçacıklardan yapılmıştır; ikinci varsayım, bu temel parçacıkları birbirleriyle bazı temel güçler aracılığıyla ilişki kurarlar.
* * *
İlk varsayımın kanıtlanmasında bir hayli yol alınmış durumda. Fizikçiler, kuark ve lepton adı verilen bu temel yapıtaşlarını üç aile halinde tanımladılar, varlıklarını gösterdiler.
İkinci varsayımda durum biraz daha karmaşık... Çünkü parçacıkları bir arada tutan veya onları birbiriyle ilişkiye sokan güçler, yani yerçekimsel güç, elektro-zayıf ve kuvvetli güçler, adına ‘bozon’ denilen başka parçacıklar yardımıyla işlevlerini yerine getiriyor.
Örneğin, elektro-zayıf gücün bir biçimi olan elektromanyetik güç, fotonlar tarafından yönetiliyor. Gluonlar sayesinde kuvvetli güç, proton ve nötronların içindeki kuvarkları bir arada tutuyor. Ve son olarak, eğer Higgs Bozonu, yani ‘Tanrı Parçacığı’ varsa, henüz keşfedilmemiş yeni bir gücü yönetiyor o da...
Standart Model için yapılan benzetmelerden biri şu: Matematik için aritmetik neyi ifade ediyorsa, fizik için de bu model onu ifade ediyor. Yani en temel alanı, çok daha karmaşık bir teorinin en temel tabakasını.
Biliyorsunuz, çoğu gündelik hesaplamamızı aritmetik yardımıyla yaparız. Ama ne zaman çok daha karmaşık hesaplamalara ihtiyacımız olur, o zaman tek başına aritmetik yetmez, hemen onun yanına geometri de eklenir.
İşte Standart Model’de de durum bu. Atomun ve atomu bir arada tutan kuralları anlayacağız ki, bütün evreni de buradan hareketle anlayabilelim. İleride çok daha karmaşık modellere ihtiyacımız olacak.
* * *
‘Tanrı Parçacığı’ burada Standart Model açısından zincirin bir kayıp halkasını temsil ediyor.
Çünkü yapılan her deneyde Standart Model’in tahminleri birer birer tutuyor, bir kanıtı bir başkası izliyor, model giderek güçleniyor. Higgs Bozonu veya ‘Tanrı Parçacığı’ da modelin tahminlerinden biri.
Arayışlar sürdükçe, kayıp halkalar da, adı ne olursa olsun, bulunacak ve fizik bize evrenin sırlarını sunmaya devam edecek.
Saç telinden 60 bin kere ince bir motor...
MOTOR nedir? Elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştüren düzeneğe motor adı veriliyor.
Geçenlerde ilan edildi, öyle bir motor yaptılar ki, sadece bir molekül büyüklüğünde.
Molekülün ne kadar büyük (veya küçük) bir şey olduğunu şöyle anlatayım: Bu molekülün çapı, metrenin milyarda biri kadar. Yani motor bir ‘nanometre’ boyunda. Gözünüzün önüne getirin, bir nanometre saç telinin 60 binde biri kadar aşağı yukarı.
Peki nasıl bir motor bu?
Molekülümüz bir butil-metil-sülfit. Ortada bir sülfür atomu ve etrafında da karbon ve hidrojen atomları olan bir molekül bu.
Araştırmacılar, son derec iletken bir yüzeyin üzerinde bu moleküle bir miktar elektrik akımı verdiler ve sülfürün etrafındaki karbol ve hidrojen atomları pervane gibi dönmeye başladı. Motorun devir hızı saniyede 120 deviri buluyor. Ve istikrarla dönüyor.
Ne işe yarayacak bu motor? Pek çok kullanım alanı bulunabilir ama şimdilik araştırmacılar bu ‘motor’la birlikte çalışacak, bir nevi dişli işlevi vs görecek başka moleküller peşinde.
Vay be, 200 gün olmuş
GAZETECİLİK yapmaktan başka hiçbir kabahat işlemedikleri artık savcılık iddianamesiyle de kesinleşen arkadaşlarımız Ahmet Şık ve Nedim Şener, tutukluluklarının 200. günündeler.
İnsan ömründen çalmak için çok ama çok uzun bir süre.
Paylaş