Paylaş
Geçen hafta, yazmayı bitirdiği son kitabını okumam için bana gönderdi.
Kitap, Türkiye’nin neden dünyanın en çok ‘terörist’ barındıran ülkesi olduğunu anlamamız için çok sayıda gerçek vakayı anlatıyor. Yakında İletişim Yayınlarından çıkacak, adı da ‘Sözde Terörist.’
Tam da İsmail’in kitabını okumayı bitirmiştim ki, Gezi Parkı olayları nedeniyle Türkiye’nin dört bir yanında sabaha karşı operasyonlar yapılmaya başlandı, onlarca insan gözaltına alındı.
Bunların son halkası, ‘Taksim Dayanışması’ adıyla bir çatı platformu oluşturan, hatta bu kimlikleriyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan resmi çağrı alıp saatlerce onunla görüşüp Gezi eylemini bitirme pazarlığı yapan gruba yapılan operasyon oldu.
Gözaltı süreci, türlü çeşitli eziyet ve kötü muamele ihbarlarıyla bitti, savcılık platform üyelerini tutuklama istemiyle mahkemeye sevk etti ama neyse ki kimse tutuklanmadı.
Tabii tutuklama olmamasına seviniliyor ama aslında ortada sevinilecek bir durum yok. Savcılık soruşturmasını sürdürüyor; büyük ihtimalle davasını da açacak.
Savcılığın tutuklamaya sevk için kullandığı ceza yasası maddesinden, yürütülenin bir çeşit terör soruşturması olduğunu anlıyoruz.
Yani, cennet vatanımızın zaten dünya rekorları seviyesinde olan ‘terörist’lerine yeni yeni katılımcılar da olacak. Teröre işaret eden suç delilleri arasında baretler, gaz maskeleri, deniz gözlükleri var.
* * *
Türkiye’de yargı hukukun ve insan haklarının değil de devletin yargısı olduğu için, her toplumsal olayda aynı refleksi verir.
12 Eylül sayesinde hepimizin beyni ‘terör’ ve ‘terörist’ kelimeleriyle yıkandığı için, yargı birine ‘terörist’ dediği zaman o kişi (veya grup) neredeyse bütün varoluşsal meşruiyetini yitirir, eğer hapse girmediyse bile toplum dışına, kendi gettosuna itilir.
Eğer bir kalabalık hükümeti protesto ediyorsa, bizim devlet refleksimiz hemen ‘Bunun arkasında ne var’ı aramaya başlar. Eğer yeterince meşru bir siyasi parti vs varsa bu organizasyonun arkasında, dişler sıkılır, sabır gösterilir ve bir şey yapılmaz. Ama yok bu gösterinin arkasında apaçık bir meşru örgüt yoksa, gösteri tamamen örgütsüz de olsa, bizim devletimiz işin içinde bir çapanoğlu arar.
Ararsanız bulursunuz veya uydurursunuz. Önce dış güçler, faiz lobisi, OTPOR vs dersiniz, sonra yerli bir terör örgütünde karar kılarsınız.
Şu anda yapılan da bu: Savcılarımıza göre hükümeti protesto etmek bir terör eylemidir Türkiye’de.
* * *
‘Çözüm süreci’ sayesinde bütün bunların düzelmesini hala ummaktan başka çaremiz yok. Burada mesele, Türkiye’nin kendine özgü terör ve terörist tanımından kaynaklanıyor.
Son geçen yargı paketi, daha önce ‘Terör örgütü propagandası’ diye geçen suçu somut unsurlara bağladı. Böylece, şiddet içermeyen, şiddete çağrı içermeyen görüş açıklamalar ifade özgürlüğü kapsamına alındı. Bu sayede binlerce insan hapisten çıktı veya hakkındaki dava ya da soruşturma düştü. Binlerce...
Ama o paket bir şeyi eksik bıraktı: ‘Terör örgütü üyeliği’ suçu da şiddet ölçütüne bağlanmalıydı, bu yapılmadı.
Eğer o ölçüt gelebilse, yani sadece şiddete bulaşanlar ‘örgüt üyesi’ sayılabilse, inanın onbinlerce insanın hakkındaki davalar ve soruşturmalar düşecek, yine binlerce insan serbest kalacak.
Taksim Dayanışma ve diğer illerde hakkında soruşturma yürütülen Gezi eylemcileri de bu kapsamda şimdi. Şiddete bulaşmadıkları halde ‘örgüt üyeliği’nden soruşturuluyorlar, haklarında davalar açılacak, yargılamalar yapılacak.
Yıllarca bu ülkede ifade özgürlüğü sanki sadece gazetecilere lazımmış ve gazeteciler için bir sorunmuş gibi konuşuldu. Evet gazeteciler, yazarlar çizerler ifade özgürlüğünün yokluğunun direkt mağdurları oldular bu ülkede ama bakın Taksim Dayanışma’ya, bakın Gezi Parkı için sokağa çıkan yüz binlere...
Şimdi onlar da ifade özgürlüklerini kullandıkları için ‘terörist’ yaftasını yemek üzereler.
Tam da bu sebeple söylüyorum: ‘Çözüm süreci’ şu an bu toplumun elinde bulunan yegane demokratikleşme/normalleşme manivelasıdır.
Derdi olan herkes, Kürt olsun veya olmasın, bu ‘süreç’in içini doldurmak için aktif katkı sağlamalıdır.
Türkiye’nin demokratikleşmesi, tek başına AK Parti’ye bırakılamayacak kadar önemlidir.
Paylaş