Genetiği değiştirilmiş hayvanlardan gelen ilaçlara hazır mıyız?

GEÇEN hafta Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) genetiği değiştirilmiş tavukların yumurtasından yapılan bir ilaca onay verdi.

Haberin Devamı

Böylece, genetiğiyle oynanmış hayvanlardan elde edilen ilaç sayısı üçe çıkmış oldu.

Ticari adı ‘Kanuma’ olan ilacın etkin maddesi ‘sebelipase alfa’.
Bu ilaçla, nadir durumlarda gerçekleşen ve insanların hücrelerinde yağ hücrelerini kırıp işlemesini engelleyen bozuk bir enzim yerine geri konuluyor.
Hastalığın İngilizce adı ‘lysosomal acid lipase deficiency’. Bu bozukluğa sahip olan hastalarda karaciğerde aşırı yağ birikimi oluşuyor. Hastalık bebek ve küçük çocuklarda görüldüğünde genellikle hızla öldürüyor; daha yaşlı hastalarda ise kalp-damar rahatsızlıkları başta olmak üzere pek çok hastalığa neden oluyor.

Çalışmayan, bozuk bir enzimden kaynaklanan bu hastalığın düne kadar bir tedavisi yoktu. Bebek ve küçük çocuklara vitamin vs veriliyor, yetişkin hastalar ise karaciğer yağlanmasıyla aslında hiçbir ilgisi olmayan statin cinsi ilaçlar kullanıyordu.
Şimdi, moleküler biyologlar tavukların genetiğiyle oynadılar ve bu bozuk enzimin sağlamının bol miktarda tavuğun yumurtasına geçmesini sağladılar. Sonra da o yumurtalardan ilacı yaptılar.

Dediğim gibi ‘Kanuma’ ticari adıyla satılmaya başlanan ilaç aslında türünün ilk örneği değil. Daha önce de genetiği değiştirilmiş keçilerin sütünden elde edilen ve ‘ATryn’ adıyla satışa sunulan bir ilaca onay vermişti FDA. Bu ilaç, kan pıhtılaşması sorunlarını gideriyor. Bir başka ilaç ise genetiği değiştirilmiş tavşanlardan elde edilmişti. Tavşanlardan elde edilen ilaç, bir cilt altı hastalığı olan ‘Angiodema’nın kalıtımsal versiyonunun tedavisinde kullanılıyor.

 


*

 

Haberin Devamı


Aslında itiraf edeyim, anlatmaya çalıştığım şeyi ben de henüz tam olarak sindirebilmiş değilim.
Tıp ve insanlık tamamen yeni bir aşamaya geçmiş durumda ve artık gen değiştirme, değiştirilmiş gene sahip yeni canlı türleri yaratma ve bu türlerden elde edilecek şeyleri kullanma teknolojileri durdurulamaz bir aşamaya gelmiş bulunuyor.
Biz Türkiye’de ‘GDO’lu gıda’ tartışması yapaduralım, aramızdan bazıları ‘Genetiğiyle oynanmış her şey kategorik olarak kötüdür ve zararlıdır’ demeye devam etsin, dünya başka bir yere doğru yola çoktan çıktı bile.

 

Haberin Devamı

GDO’lu somon balığı raflara çıktı bile

 

ARTIK 15 yaşını doldurmakta olan köpeğim ‘Golden Retriever’ cinsi. Bu cins, bundan 150 yıl kadar önce icat edildi.
Evet, doğru okudunuz, icat edildi. Canı sıkılan bir İngiliz aristokratı, evinin civarında bir sirkten sokağa atılan Rus finolarıyla evindeki Labrador cinsi köpekleri çiftleştirerek, deneme yanılma yoluyla ‘Golden Retriever’ köpekleri ‘yarattı’.
Aslına bakacak olursanız insanoğlu, neredeyse tarih sahnesine çıktığından beri bitkilerin ve hayvanların genetiğiyle oynuyor. Ama bu ‘oynama’ laboratuvar şartlarında değil de, ‘doğal’ kabul edilen ortamlarda yapılıyor. Bir tane yaban buğdayından bugün onlarca ‘tür’ buğdaya nasıl ulaşıldı? Veya domatesin milyon çeşidi nasıl oldu? Kayısı ile şeftalinin evliliğinden doğan ‘nektarin’ bizde bir ara pek modaydı.

Ama modern zamanlarda bu genetiğiyle oynama, hem de yeni bir ürün bulmak için değil de ticari nedenlerle genetiğiyle oynama yeni bir aşamaya geçti; laboratuvar ortamında türlere dışarıdan genler eklenmeye başlandı.
‘Genetiği Değiştirilmiş Organizma’ veya GDO diye anılan bu ürünlerin birincisi 1983’te tütün oldu; antibiyotiklere karşı dirençli tütün üretildi. Sonra bunu daha zor bozulan raf ömrü uzun domatesler izledi. Günümüzde GDO’suz soya fasulyesi bulmak neredeyse imkânsız, mısır bulmak ise giderek zorlaşıyor.
Bitkilerde GDO uygulaması genellikle çeşitli zararlı böcek veya virüslerden ticari ürünü korumak için yapılıyor; tabii verimi arttırmak, ürünün raf ömrünü uzatmak, ürünün daha çabuk büyümesini sağlamak gibi amaçlar da var.

Amerika, GDO konusunda öncülük yapıyor. Türkiye ve Avrupa ise GDO konusunda kaygılı.
Birkaç ay önce bir Amerikan şirketi, yıllarca uğraştıktan ve bekledikten sonra Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi’nden GDO’lu somon için onay aldı.

Genetiği değiştirilmiş somonlar, normal çiftlik somonlarına göre çok daha hızlı büyüyor, çünkü onlar ekstradan büyüme hormonu salgılıyor.
Bu somonun yetiştirilmesi ve marketlerde satılması için izin çıktı ama hâlâ büyük bir korku var: Ya genetiğiyle oynanmış somonlardan bazıları çiftlikten kaçar ve doğaya karışır, ‘normal’ somonlarla çiftleşirse?

Yazarın Tüm Yazıları