Paylaş
Barzani ile konuşulan konulardan biri de Irak Kürdistanı’ndaki FETÖ okullarının durumuydu.
Bu konu Barzani ile Ankara’daki siyasetçi ve bürokratlar arasında ilk kez konuşulmuyor; neredeyse iki yıllık geçmişi var FETÖ okullarının kapatılması meselesinin.
Barzani okulların kapanmasını değil el değiştirmesini ve FETÖ etkisinden çıkmasını istiyor. Bunu da haklı bir gerekçeye dayandırıyor; ülkesindeki en önemli ve kritik eğitim tesisleri bu okullar.
Türkiye’nin yapması gereken bu okullara öğretmen göndermek ve yönetimini üstlenmek ama hayır, defalarca bu konuda bakan ve başbakan seviyesinde toplantılar yapıldığı, sadece Kürdistan değil dünyanın pek çok bölgesindeki FETÖ okullarını devralmak için Meclis’ten bir Maarif Vakfı Kanunu adıyla bir kanun geçtiği halde, bu okullara öğretmen gönderemiyor, okulların yönetimini devralamıyoruz.
Dediğim gibi sadece Kürdistan değil, başka pek çok ülke, özellikle Afrika ülkeleri için Türkiye bu okulların kapatılması dileğini ilettiğinde o ülkeler “Tamam ama kapatmayalım, sakıncaları giderelim, öğretmenleri siz gönderin” dediler. Dolayısıyla Türkiye’nin yurtdışına binlerce öğretmen göndermesi gerek ama daha bir tane bile gitmiş değil.
Bu yavaşlık devam edecekse, FETÖ ile mücadele pek de kolay olmayacak.
YURTDIŞINDA İŞİMİZ ÇOK AMA ÇOK ZOR OLACAK
SADECE eğitim alanında değil; özellikle lobicilik ve Türkiye hakkında kanaat üretme alanında FETÖ’nün dünya üzerindeki etkisi ile başa çıkabilmek gerekiyor.
Bunun için de aslında FETÖ’nün yaptığı gibi uzun yıllar boyunca bu ülkelere yatırım yapmak, oralara akademisyenler göndermek, o ülkelerin medyalarında görünür olmak, sivil toplum faaliyetleri yürütmek gerekiyor.
Türkiye bu belayla daha çok ama çok uzun yıllar boyunca uğraşacak. Bu böyle bir seferlik, “Suça karışanları yargılayıp hapse attık ve bitti” işi değil ve olmayacak.
O yüzden Türkiye’nin kendini hep hukuk ve demokrasi çizgisi içinde tutması, bu çizgileri belirginleştirmesi, dünyayla, özellikle de Batı’yla konuşurken böyle bir meşruiyet çerçevesinden konuşması gerek.
FETÖ konusu, öyle hafife alınacak, güncel tehlike bitince unutulmaya terk edilecek bir konu değil.
Tam da bu yüzden, yani yurtdışında yürütülecek mücadele yüzünden bundan Türkiye iç politikasının da etkilenmesi beklenmeli.
Şimdilik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu meselenin bütün boyutlarını görüyor ve ona göre yurtiçinde kutuplaşmayı azaltıp Türkiye’nin meşruiyet çizgisini derinleştiriyor gibi duruyor. Benzer şekilde muhalefet de şimdilik sabırlı davranıyor, uzlaşma ortamını bozmaktan çekiniyor. Yarın öbür gün bu ortam bozulacak olursa kimse kimseyi suçlamasın; iki taraf birden ortaya çıkacak FETÖ heyulasının altında ezilip kalır.
14 Temmuz günü nasıl bir Türkiye’de, nasıl bir siyasi ortamda yaşadığımız hatırlandığında, sadece bugünkü uzlaşma ortamı bile FETÖ’nün nasıl büyük bir etki yarattığını göstermeye yeter bence.
Hükümet de, Cumhurbaşkanı da bu iç barışın kalıcı olabilmesi için gereken altyapıyı oluşturacak olan anayasa konusunda muhalefetle uzlaşma içinde olmalı ve FETÖ’ye karşı meşruiyet çizgisi iyice belirginleşmeli.
ASLI ERDOĞAN TERÖR PROPAGANDASI MI YAPMIŞ?
ONU bunca yıldır tanımasam, bunca yıl onunla aynı gazetede çalışmasam, bunca yıldır onu okumasam...
Aslı Erdoğan’la bir çay içimlik vakti birlikte geçiren biri bile bilir ki, Aslı’nın şiddetle yan yana durması imkânsızdır.
PKK şiddetine hep birlikte karşı çıkalım; Özgür Gündem gazetesini hep birlikte eleştirelim ama hangi hukuka dayandığı belli olmayan (neredeyse ‘korsan’ diyeceğim) tuhaf bir mahkeme kararıyla bu gazeteyi kapatmak Türkiye’nin terörle meşru mücadelesine gölge düşürmekten başka bir işe yaramaz. Yarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi veya Anayasa Mahkemesi bu kapatma kararını bozduğunda ne yapacağız?
Benzer şekilde, yazdığı onca yazı ve kitap içinde şiddeti bırakın savunmayı makul gösteren tek bir satır dahi bulamayacağınız Aslı Erdoğan’ı ‘Terör örgütü propagandası’ndan hapse göndermek, terörle ve PKK ile mücadeleye sekte vurmaktan başka işe yaramaz.
Zaten yüreğinden, ruhundan yaralı doğmuş biri olan, hep başkasının derdiyle dertlenen Aslı Erdoğan’ı daha fazla yaralamayın, bu yanlıştan dönün.
Paylaş