Paylaş
Peki belgeleri EikiLeaks'e kim sızdırdı?
Bu, sizin bildiğiniz internet. Herkese açık olan, dünyanın bütün bilgisini birbiriyle paylaştığı, sadece iyi şeylerin değil çok ama çok kötü şeylerin de herkesin erişimine açıldığı meşhur ‘InfoBahn’ yani ‘İletişim Otoyolu.’
Ama bir de bilmediğiniz internetler var, bir tanesinin adını söyleyeyim: Siprnet.
Bu, Amerikan ordusunun kendi interneti. Sadece ordu değil, mesela Amerikan Dışişleri Bakanlığı da bu şebeke üzerinden yazışıyor, haberleşiyor.
Bu şebekeye girebilmek için Amerikan ordusuna veya Dışişleri’ne mensup olmanız gerekiyor. Ama bu da yetmez, bir de şebeke içinde nelere erişip nelere erişemeyeceğinizi belirleyen bir yetkiniz de olmalı.
Aylarca şebeke üzerinden videolar ve belgeleri yanında getirdiği müzik CD’si kılığındaki DVD’lere kaydetti. Sonra da onları bugün bizim de okuyabileceğimiz hale getiren WikiLeaks adlı internet sitesinin kurucusu Julian Assange’ye verdi.
İngilizcede ‘leak’ sızıntı anlamına geliyor. Bir gazeteciye haber sızdırmak mesela böyle adlandırılıyor. WikiLeaks’in adı da buradan geliyor zaten. İşte Bradley Manning, işi haber sızdırmak, yani gizli belgeler yayımlamak olan siteye o haberi sızdıran kişinin adı.
Tabii bu çapta bir gizli belge transferine ‘sızıntı’ denebilir mi, yoksa bu aslında bir ‘sel’ midir, ayrıca konuşulması gereken bir konu ama şunu bilelim, bu gizli belgelerin açığa çıkması dünya çapında sivil toplum ve sivil özgürlükler için eğer bir zaferse, biz bu zaferi henüz 23 yaşındaki Oklahomalı bu genç Amerikalıya, Bradley Manning’e borçluyuz esas olarak.
Ve Manning, halen askeri cezaevinde bir çeşit büyük jürinin önüne çıkacağı günü bekliyor şu an. Ona yapılacak suçlamaların neticesinde 52 yıla kadar hapse mahkum olması söz konusu. Manning’i savunacak avukatların bir bölümünün ücretini WikiLeaks ödüyor, bunu da bilin.
Peki bu Manning nasıl oldu da yakalandı?
Bu tamamen ayrı ama bence müthiş bir öykü. Bana soracak olursanız bu öyküden Facebook filminden daha iyi bir film çıkar.
Bradley Manning’in öyküsünü öğrenmek için önce bir başka kişiyi, Adrian Lamo’yu tanımalıyız. 1981 Boston doğumlu bu yarı Amerikalı yarı Kolombiyalı genç adam da kendini ‘hacker’ yani ‘bilgisayar korsanı’ olarak tanıtıyor.
2002 yılında The New York Times gazetesinin kendi iç bilgisayar şebekesine girmeyi başarmış, sonradan yakın arkadaş olduğu ortaya çıkan bir gazeteci tarafından ihbar edilerek yakalanmış. Bu sebeple hapse mahkum olmuş.
Lamo kendisini ihbar edene hiç kızmamış, hatta yakın dost olmuş. Zaten bu yüzden onun ve gazeteci arkadaşının aslında ün peşinde olduğu, üne sahip olduktan
sonra da bu işten para kazanmayı umduğu düşünülüyor.
Aynı Lamo, Twitter adlı sosyal paylaşım ağında, kendi ifadesine göre tesadüfen Bradley Manning ile temas kuruyor. Önce bazı elektronik postalar gidip geliyor, sonra ikili America OnLine’ın mesajlaşma sisteminde (AOL IM) ‘chat’ yapmaya başlıyorlar.
Lamo, Bradley Manning’i kendisine açılmaya ve bildiklerini söylemeye ikna ediyor. Bunu yaparken de yalan söylemekten kaçınmıyor. İlk önce kendisinin gazeteci olduğunu ve haber kaynağıyla arasında geçen konuşmaların California kanunları uyarınca korunduğunu söylüyor. Manning bazı şeyleri anlatmaya başlıyor. Ardından Lamo, kendisinin aynı zamanda din görevlisi lisansına da sahip olduğunu anlatıp isterse kendisine ‘itiraf’ta bulunabileceğini söylüyor Manning’e ve her şey dökülüyor.
Manning, kendi anlattığına göre (meraklısı internette bu ikilinin chat loglarını okuyabilir) savaşta tanık olduğu haksızlıklar ve adaletsizlikler yüzünden önce Amerikan askerlerinin, aralarında Reuters haber ajansı mensubu iki kişinin de bulunduğu sivilleri öldürmesinin görüntülerini, ardından başka pek çok savaş belgesini ve son olarak da Amerikan elçilik ve konsolosluklarının 260 binden fazla yazışmasını gizlice kaydediyor ve sonra da bunları ‘Tuhaf saçları olan bir Avustralyalıya’ (yani Jullian Assange) veriyor.
Manning’in söylediğine göre niyeti, kamu malı olan bütün bu belgelerin kamuya yansımasını ve böylece Amerikan yönetiminin iş yapma biçimi hakkında dünya çapında bir tartışma başlamasını sağlamak. Manning, ‘Belgeleri görenler, birinci dünyanın üçüncü dünyayı nasıl sömürdüğünü anlayacaklar’ diyor.
Tamamı çok ilginç olan bu chat sohbeti sonrasında Adrian Lamo bir dakika bile zaman geçirmeden Amerikan Federal Araştırma Bürosu FBI’ı arıyor, onlara Manning’i ihbar ediyor. Tabii neredeyse saatler içinde Manning tutuklanıyor, Kuveyt’te bir askeri cezaevine atılıyor, tam bir ay neyle suçlandığını bile bilmeden bir hücrede yatıyor. Tarih Mayıs 2010.
Bir muhbir ve ‘gazeteci’ ortağı
Paylaş