Paylaş
Barikatlar, bombalı tuzaklar, çok sayıda polis ve askerin şehit düşmesi, sivil halktan insanların ölmesi, şehrin tahrip olması...
Geride kalan 12 ay boyunca Cizre’yi böyle duyduk.
Ama darbe gecesi aynı ilçenin adını bir başka biçimde, aynen İstanbul, Ankara ve Malatya’daki gibi demokrasi destanı yazılan bir eylemle duyduk. Onca haber kalabalığı içinde o gece Cizre’de yaşananlar gazetelerde kendine yeterince yer bulamadı, o yüzden de dikkatlerden kaçtı.
İlk olarak Murat Yetkin’in Hürriyet’te duyurduğu gibi o gece Şırnak’taki Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugayı’ndan binlerce komandonun uçaklarla Ankara’ya taşınması ve darbecilerin bu komandolar aracılığıyla Ankara’ya hâkim olması planlanmıştı.
KOMANDOLAR YOLA ÇIKIYOR
Askeri nakliye uçakları havada, İdil yolu üzerindeki Şerafettin Elçi Havaalanı’na inmeye hazırdı. Komandolar Şırnak’tan yola çıktı.
Ancak bu arada Şırnak Valisi ve Emniyet Müdürü bütün ildeki polis ekiplerini alarma geçirmiş, havaalanını da kapatmak için tedbirler almaya başlamıştı.
Askerlerin yolu mecburen Cizre’den de geçecekti. Burada da Emniyet Müdürlüğü ve onun karşısındaki “105. polis kontrol noktası” diye bilinen noktada polis araçları yolu kapatmış, bir çeşit barikat yapmıştı.
O sırada darbe girişimini duyan Cizreliler de sokağa döküldüler. Sayıları az değildi. Emniyet Müdürlüğü’nün önünde onlar da toplandılar. Emniyet amiri orada halka teşekkür konuşması yaptı, Cizreliler ve polis bir oldu, jandarma komandoların geçişini engelledi.
CİZRELİ AHMET ANLATIYOR
Al Jazeera Türk’ten Abdülkadir Konuksever’e o geceyi anlatan Ahmet isimli Cizreli bir görgü tanığı bakın ne diyor:
“Darbeyi öğrendiğimde zaman geçirmeden Hükümet Konağı’nın önüne gittim. Önce azdı, haberi alan gelmeye başladı, kısa sürede birkaç bin kişiye ulaştık. Sonra birileri Şırnak’tan askerlerin yola çıktıklarını söyleyince Emniyet Müdürlüğü’ne doğru yürümeye başladık. Cizre girişinde Emniyet Müdürlüğü. Ancak köprünün tam ortasında zırhlı bir askeri araç duruyordu. Bir komutan bizi görünce araçtan inip üzerine çıktı. Ben tanımıyorum ama tanıyanlar Cizre Garnizon Komutanı olduğunu söylediler. Komutan kalabalığa, ‘Arkadaşlar sıkıntı geçti, evlerinize dönebilirsiniz’ dediyse de üzerine çıkarak öbür tarafa atlayıp yolumuza devam ettik. Biz geçince zırhlı araçla basıp gitti. Sonra Emniyet Müdürlüğü’nün önüne vardık. Zırhlı araçlar Şırnak’a doğru dizilmiş, yolu kapatmışlardı. Emniyet amiri bize bir teşekkür konuşması yaparak askerlere zarar vermememizi ve polislere destek olmamızı istedi. Biz de yaklaşık 2-3 bin kişi oradan ayrılmadık. Havada bir şey uçuyordu. Jet değildi, yolcu uçağı da değildi, ışıklarını kapatmıştı, operasyonlarda kullanılan İHA olduğunu düşündüm ama ona da benzemiyordu sesi.”
ARTIK BİR ORTAK PAYDAMIZ VAR
O Cizre ki, PKK defalarca çağrı yaptığı halde sokağa çıkmadı, PKK’nın şehirde kurduğu barikatlara destek olmadı.
O Cizre ki, PKK barikatlarını kaldırmak ve şehri teröristlerden temizlemek isteyen güvenlik güçlerince neredeyse taş üstünde taş kalmayacak şekilde yıkıldı.
O Cizre ki, son seçimde HDP’ye yüzde 99’a varan oranda oy verdi.
İşte o Cizre, 15 Temmuz gecesi, kaderinin Türkiye’nin geri kalanından ayrı olmadığını, İstanbul’da, Ankara’da veya başka yerlerde sokağa çıkanlar darbeye karşı nasıl direniyorsa öyle direndiğini herkese gösterdi.
Darbe girişiminin bastırılması, bize yeniden tasada, kıvançta bir millet olduğumuzu gösterdi. Türk’ü Kürt’ü, Laz’ı Çerkez’i, Gürcü’sü Boşnak’ıyla, dindarı Alevi’si, laiki dinsiziyle en azından kendi yöneticilerini seçimle belirleme hakkına sahip çıkma konusunda ortak bir zeminimiz olduğunu gördük o gece.
Bu zemini hiç kaybetmemeli, 15 Temmuz gecesi yaptığımız gibi ona hep sahip çıkmalıyız. Bu zeminin üzerindeki ortaklaşmamız, siyasi kavgalarımızı da daha doğru dürüst yapmamıza yardımcı olacaktır.
Paylaş