Paylaş
Kolayca tahmin edilebileceği gibi sosyal medya dün Leonard Cohen’in sözleri, şarkıları, görüntüleri ile doldu taştı.
Şaşılacak bir şey yok, kim bilir kaç kuşağa dokundu onun şarkıları.
Taa benim doğduğum yıl Yunanistan’ın Hdyra Adası’nda serserilik yaparken tanıştığı ve yıllarca sevgili olduğu Marrianne’a veda için yazdığı şarkıyı veya ‘Aşkın sonuna kadar dans et benimle’ dediği şarkıyı bilmeyen var mı?
‘Böyle doğmuşum, başka seçeneğim yok’ sözlerinden güzel mazeret üretebilenimiz var mı?
*
Yıllar önce kendini bir Budist manastırına kapattığında ne kadar üzülmüştüm, başka şarkı yapmayacak, başka konser vermeyecek diye.
Sonra bir gün yeniden ortaya çıktı; menajeri onu dolandırmış, bütün birikmiş parasını yemişti.
70’inden sonra yeniden sahnelere dönmek zorunda kalmıştı, üç kuruş para biriktirebilmek, hayatta kalabilmek için.
Yeniden müzik yapmasına, konser vermesine sevinmeli miyim, üzülmeli miyim bilememiştim; ama konserine İstanbul’a kadar geldiği halde gitmedim, Cohen’i o halde görmek istemedim.
Sonra bir video kaydını gördüm, bir sahnede oturuyor, salondan gelen (bazıları da fena halde kişisel) soruları sabırla ve bilgelikle cevaplıyordu. Zekâsına, kelimeleri kullanmasına, kendini ifade edişteki gücüne hayran kalmamak elde değildi ama cümle kurarken bile nefes nefese kalıyordu.
*
Bütün o külliyattan tek bir şarkı seç deseler, bir an bile düşünmeden ‘Famous Blue Raincoat’ı seçerim.
Cohen bize bir tutam saçını bıraktı, dertlerimizin bir bölümünü de aldı ve gitti.
ARKADAŞLARIMIZ İÇİN GÜN SAYARKEN...
NECMİYE Alpay ve Aslı Erdoğan tam 85 gündür tutuklu. Şahin Alpay üç ayı geçti, hapiste.
Ahmet ve Mehmet Altan da epeydir içeride. Şimdi onlara Murat Sabuncu, Musa Kart, Turan Günay da eklendi.
Onlar kimisi çocukluğumdan beri, kimisi 30 yılı aşkın süredir ama en yenisi 25 yıldır tanıdığım insanlar, büyüklerim ve arkadaşlarım.
Üzülmekten, azap çekmekten başka bir şey gelmiyor insanın elinden. Bir büyük haksızlık makinesinin ölçüsüzce cezalandırdığı insanlar.
MERAKLISINA TAVSİYE KİTAP
YAZ başında Birleşik Krallık’ta yayınlandı, ben yeni edindim ve okumaya başladım, okudukça da ilgim arttı.
Dünyada ve ülkemizde ne olmakta olduğuna dair daha geniş bir pencereden bakmak, geleceğe ilişkin öngörüler yapabilmek istiyorsanız, Paul Mason’ın ‘Postcapitalism’ini tavsiye ederim.
Mason, hâkim ekonomik (ve sosyal) düzenimiz olan kapitalizmin ağır ağır sahneyi terk etmekte olduğunu, yerine gelecek düzenin ise henüz kurulmadığını söylüyor, bunu da ikna edici argümanlarla yapıyor.
Bir örnek: Çok da uzak olmayan bir gelecekte enerjinin (elektrik) fiyatı 0 kuruşa düşecek. Peki enerji fiyatı 0’a düştüğünde kim onu neden üretsin ve dağıtsın?
Veya bilgi. Ya o da tamamen bedava olursa? Kim neden üretsin bilgiyi?
Kapitalizm içinde düşününce bu soruları sormak doğal ama ya dışına çıkabilirsek kapitalizmin, ötesine geçebilirsek? Ve kapitalizmin ötesine geçebildiğimizde ya bu sorulara anlamlı cevaplar bulabilirsek?
‘Postcapitalism’ işte bunları tartışıyor.
Umarım bir an önce Türkçeye de çevrilir.
Paylaş