Paylaş
Önce ikili takımlar yarışıyor. Takımlardan biri daha çok soru bilerek kazanıyor ve büyük ödüle ulaşıyor.
Ödül, bizdeki ‘Kim 500 Milyon İster’ gibi devasa bir ödül değil, daha ulaşılabilir bir miktar, benim izlediğim programda iki kişilik takım 13 bin 800 İngiliz sterlinine ulaşmıştı.
Ödül kazanıldıktan sonra yarışmanın sunucusu geliyor ve takım arkadaşlarının önüne iki tane top koyuyor. Her iki kişinin önündeki toplardan birinin içinde ‘Çal’ yazıyor, diğerinde ise ‘paylaş.’
Sunucu yarışmacıların toplara bakmasına da izin veriyor. Veriyor ki emin olsunlar, hangisinde ‘çal’ yazıyor, hangisinde ‘paylaş.’
* * *
Sonra kuralları açıklıyor: Eğer iki ortak da ‘paylaş’ı seçerse, ödülü eşit olarak paylaşacak, yani 6 bin 900 sterlini alıp gidecekler. Eğer ortaklardan biri ‘çal’ı, diğeri ‘paylaş’ı seçerse, ‘çal’ı seçen paranın tamamını alıp gidecek. Eğer ikisi de ‘çal’ı seçerse hiçbir şey kazanamayacaklar.
Ve bundan sonra sunucu beni daha da şaşırtan ama aslında yarışmayı çok güzelleştiren şeyi yapıyor, iki ortağa birbiriyle konuşmaları için bir dakika veriyor.
Ortaklardan biri, ilk konuşanı daha doğrusu, ‘David’ diye söze başladı, ‘Bana güvenmelisin, ben ‘çal’ı seçeceğim ve çıkışta paranın yarısını sana vereceğim.’
Diğeri sinirlendi bu çıkışa. ‘Neden onun yerine benim gibi ‘paylaş’ı seçmiyorsun ki’ dedi.
Beklenen tartışma oldu. Ama ilk konuşan ortak ısrarlı ve kararlı davrandı, ‘Ben her durumda ‘çal’ı seçeceğim ve bunu da sana söylüyorum’ dedi.
Neyse sonunda sunucu müdahale etti, ‘Bu tartışma sabaha kadar sürer, artık karar verme zamanı, hadi seçin artık toplarınızı’ dedi.
İki taraf da seçimini yaptı. Ama sonra bir an düşündüler ve ikisi de seçimini değiştirdi. Sunucu bir daha değişikliğe izin vermeyince toplar açıldı.
İki taraf da ‘paylaş’ı seçmişti!
* * *
Benim gibi ‘Oyunlar Teorisi’ne bayılan insanlar için bulunmaz bir nimet bu video.
Gelin oyuncuların stratejilerini ve muhtemel sonuçları tek tek gözden geçirelim...
Birinci oyuncu, ‘Ben çal’ı seçeceğim’ diyerek bir inandırıcılık hamlesi yaptı aslında. ‘Ben paylaş’ı seçeceğim’ dese ortağı şüpheye kapılabilirdi.
Ancak bu söyleyiş de ortağının şüphelerini tam olarak gidermedi. Çünkü bu sefer parayı çıkışta paylaşmayabilirdi.
Oysa, zaten apaçık en yüksek çıkar, yani bu oyundan çıkacak en iyi sonuç iki tarafın da kazandığı, yani parayı paylaştığı seçenekte.
Bu bu kadar açık olmasına rağmen birbirinden emin olamama unsuru ciddi bir tehdit.
İşte bu yüzden birinci oyuncu, ‘Ben ‘çal’ı seçeceğim’ diyerek negatif anlamda bir güven yaratmaya çalıştı. Aynı zamanda ortağının bütün parayı alıp gitme hayalini de ortadan kaldırmayı amaçladı kuşkusuz.
İlk bakışta iki numaralı oyuncu bu argümana çok da güvenmedi. Onun ilk seçtiği top da ‘çal’ diyordu. Yani aslında bir numaralı oyuncu ortağına güvenmemekte, onun bütün parayı alıp gitmeyi arzuladığını düşünmekte haklıydı. Ama iki numaralı oyuncu sonra seçimini değiştirdi, ‘Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayayım. Ben üstüme düşeni yapayım ve paylaşayım da o ne yaparsa yapsın’ diye düşündü.
Bu noktada bir numaralı oyuncu da stratejisini değiştirdi. ‘Çal’ı seçse ve ortağı da güvenilmezliğini kanıtlayıp ‘çal’ seçiminde kalsa hiçbir şey kazanamazdı. Ama kendisi ‘paylaş’ı seçerse, ortağı ‘çal’ı seçse bile stüdyo kapısında ondan paranın yarısını isteyebilecekti. Seçimini değiştirdi, ‘çal’dan ‘paylaş’a geçti.
Almak isteyenlere gerçek hayat hakkında da çok sayıda ders içeren bir oyun oldu.
Bir başka TV yarışması ve ‘Dünyanın en zeki kadını’Marilyn vos Savant’ın IQ’sunun, yani zeka katsayısının 228 olduğu söyleniyor.
ASLINDA şimdi anlatacağım hikaye epey eski, taa 1990 yılından kalma. Üstelik ben bu hikayeyi daha önce Radikal’deki köşemde yazdım. Sadece ben de değil, Türkçede en azından bir de Prof. Dr. Ali Nesin’in kitabında da bu hikayenin anlatıldığını biliyorum. Ama konu TV oyunlarından açılınca dayanamadım, yeniden yazıyorum.
Efendim Amerika’da Marilyn vos Savant isimli güzel de bir hanım var. Bu hanım, 1985 yılında Guinnesse Dünya Rekorları kitabına ‘Dünyanın en yüksek IQ’lu insanı’ olarak geçti.
Vos Savant, uzunca bir zamandan beri haftalık Parade dergisinde ‘Marilyn’e Sorun’ adlı bir köşeyi de yazıyor ve burada dergi okuyucularından gelen matematik sorularını cevaplıyor.
Vos Savant’ın dergide çıkan 9 Eylül 1990 tarihli köşesinde şöyle bir soru yayınlandı:
‘Bir TV showu var, sunucu yarışmacıya üç tane kapı gösteriyor ve bu kapılardan sadece birinin ardında büyük ödül (otomobil, çamaşır makinesi veya para) olduğunu söylüyor, ve bir kapıyı seçmesini istiyor. Yarışmacı seçtiği kapıyı söyleyince sunucu seçilmeyen kapılardan birini açıyor, arkasının boş olduğunu gösteriyor ve sunucuya seçimini değiştirmek isteyip istemediğini soruyor. Yarışmacı seçimini değiştirmeli mi?’
Vos Savant bu soruya, ‘Elbette değiştirmeli, değiştirirse kazanma şansı artar’ diye cevap verdi.
Ve bu cevap üzerine ortalık karıştı. Çok sayıda ciddi matematikçi Vos Savant’a ve dergiye protesto mektupları gönderdi, seçimi değiştirmenin kazanma olasılığını hiçbir biçimde etkilemeyeceğini kanıtlamaya çalışan makaleler yazıldı.
Ama aslında Vos Savant haklıydı. O aşamada seçimi değiştirmek, kazanma olasılığını arttırıyordu ve bunu da çok basit biçimde kanıtladı.
O gün bugündür bu hikaye onlarca kitaba, onlarca TV tartışmasına, benimkiler de dahil binlerce gazete/dergi yazısına konu oldu.
Paylaş