‘Benim gençliğimde Kürt yoktu...’ Doğru, yoktu!

Sorunun özünün Türklerle Kürtlerin eşitliği olduğunu yazınca Hürriyet okuyucusundan tepki yağdı.

Haberin Devamı

Irkçı ve küfürbaz olanları, düpedüz beni öldürmekle tehdit edenleri bir kenara bırakıyorum; bazı okuyucular samimi görüşlerini dile getiriyor, bana yanıldığımı anlatmaya çalışıyorlardı.
Bu çeşit mektupların bir ortak özelliği var; hepsi de mektubun bir yerinde ‘Bizim yetiştiğimiz dönemde kim Türk kim Kürt bilmezdik’ diyor. Zaten mesele de tam olarak bu.
O zamanlar neden bilmezdiniz, bugün neden biliyorsunuz?
O zaman bilmezdiniz; çünkü saklardı insanlar etnik kimliklerini. Bunu gönüllü olarak yapanlar da vardı, mecburiyetten yapanlar da.
Neden saklardı insanlar etnik kökenlerini, hiç düşündük mü bunu?

* * *

Tanıdığım bir insanın akrabası. Sıvaslı Kürt. Yıllarca öğretmenlik, okul müdürlüğü, eğitim müfettişliği yapmış, en sonunda da emekli olmuş.
Daha çalışırken, o il senin bu ilçe benim ömrü tayinlerde ve dersliklerde geçerken gözüne Ayvalık’ın bir köyünü kestirmiş, emekli ikramiyesiyle orada bir toprak ve ev almış. Emekliliğinde toprakla uğraşacak.
Daha köye taşındığının haftasında köyün erkekleri kibarca ‘Bir akşam size uğramak istiyoruz’ demişler, o da ‘Herhalde hoşgeldin’ diyecekler diye düşünüp buyur etmiş, hatta evinde ağırlama hazırlığı yapmış.
Köy heyeti geldiğinde talebini açıkça söylemiş: ‘Sizi bu köyde istemiyoruz, aramızda para topladık, arazinizi bize satın, zarar da etmeyin ama buradan gidin.’
Düşünsenize, aynı insanlar yıllarca bu adama çocuklarını emanet etmişler ama şimdi onu komşu olarak istemiyorlar.
Adam düşünmüş taşınmış, huzurlu bir emeklilik hayatı aradığına karar verip arazisini satmış, kendine başka bir yer aramaya koyulmuş.

* * *

Haberin Devamı

Bu hikaye, duyduğum günden beri içimi yakar.
‘Kürtler her bakımdan eşittir, Türkiye’de hiçbir zaman zenci muamelesi görmemiştir’ diyenler umarım bu hikaye hakkında biraz düşünürler.

‘Asimilasyon olmadı’ diyen var mı?

Bu ülkenin Başbakanı, 2011 seçiminden önce Diyarbakır’da İstasyon Meydanı’nda çıktı, ‘Asimilasyon politikaları bitti’ dedi.
Sonra bu sözlerini Kürtlerin yoğun yaşadığı şehirlerde yaptığı bütün mitinglerinde tekrar etti.
O zaman dikkatle izledim; Başbakanın bütün sözlerinden polemik malzemesi çıkartan muhalefet bu sözlere hiç laf etmedi, ‘Sen ne diyorsun, Türkiye Cumhuriyeti ne zaman Kürtlere asimilasyon uygulamıştır’ demedi.
Bir tek BDP’li adaylar, ‘Bitti diyorsun ama asimilasyon hala devam ediyor’ dedi. Bu itiraz da sessizlikle karşılandı.
Şimdi soralım yeniden: Kürtlere yönelik asimilasyon politikaları uygulandı mı uygulanmadı mı?
‘Uygulanmadı’ diyecekleri merakla dinleyeceğim.

Haberin Devamı

Kanun önünde eşitlik, devlet önünde eşitlik

Okuyucu tepkilerinin bir bölümü yazıları yanlış veya eksik anlayanlardan kaynaklanıyordu. Eşitsizlik derken kastedilen şey kanun önünde eşitsizlik ve devlet uygulamalarının eşit yapılmamasıydı. Yoksa sosyal eşitsizlikte Türkiye’nin mahrumiyet çeken çok bölgesi var; bu alanda bir yarışma yapılamaz.
Anayasamızdan, yasalarımızdan ve yönetmelik/tüzük/genelge gibi kural koyucu mevzuattan kaynaklanan çok sayıda sorunumuz var. En basit ve en son örneği, Meclis’in sonunda kanun çıkarmak zorunda kaldığı ana dilde savunma konusu.
Bir başka basit örnek daha geçenlerde ortaya çıktı, kimse de üzerinde durmadı. İstanbul’da bir üniversitemizde Kürt öğrencilerin yüksek lisans yapmasına, üniversitede araştırma görevlisi olmasına, sınavları başarsalar dahi, izin verilmiyordu.
Türkiye hiç değilse kağıt üzerinde bu eşitliği sağlayabilirse, bir de devlet uygulamalarının Batıda ve Doğuda aynı olması sağlanırsa büyük mesafe alınmış olacak.
Ama bütün bunların olabilmesi için önce kendimizde yüzleşmeli, Türkiye’de bunca yıldır Kürtlerin mevzuatın önünde ve devletin önünde ikinci sınıf muamele gördüğünü kabul etmeliyiz.

Yazarın Tüm Yazıları