Paylaş
‘Nature’ dergisinde perşembe günü yayınlanan bir araştırma sonucuna göre, bilim insanları, bir olayı ‘görünmez’ yapmayı başarmıştı.
Görünmezlik, bilim kurgu dünyasının vazgeçilmez fantezilerinden. Son olarak Harry Potter’ın meşhur ‘görünmezlik pelerini’ni de hatırlayacaksınız.
Peki acaba mümkün mü görünmezlik?
* * *
Bu sorunun cevabını öğrenmek için ‘görmek/görünmek’ ne demek sorusuna cevap bulmalıyız.
Biz bir şeyleri görürüz, çünkü ışığı oluşturan fotonlar nesnelere çarpar ve oradan gözümüze doğru yansırlar. Yansıyan fotonun dalga boyuna göre o nesneyi hem şekillendirir hem de renklendirir beynimiz. Nesneleri üç boyutlu görebiliyor olmamızın sırrı ise iki gözümüzün olmasında yatar.
Eğer görünürlük fotonların nesnelere çarpıp bizim gözümüze yansımasıysa, o zaman görünmezliği sağlamanın yolu iki ihtimalden biri olabilir:
1. Nesnemiz öyle bir materyalden yapılır ki, bu ışığı emer ve yansıtmaz; 2. Nesnemizin etrafında öyle bir ortam yaratırız ki, fotonların nesnemize çarpmasına engel oluruz, çarpmayan fotonlar gözümüze de yansımaz ve nesne görünmez olur böylece.
* * *
Ben böyle dünyanın en kolay şeyiymiş gibi yazıyorum ama şu iki ihtimal hiç de öyle kolay şeyler değil.
Mesela yazdığım birinci ihtimalle ilgili olarak 2010 yılında Dallas’taki Teksas Üniversitesi’nden araştırmacılar bir çeşit ‘serap efekti’ yaratarak nesnelerin yok olmasını sağladılar. Aynı şekilde geçen yıl da St. Andrews Üniversitesi’nden araştırmacılar bazı değişik materyaller sayesinde gözü aldatıp nesneleri görünmez kılan bir teknik geliştirdiklerini açıkladılar.
Peki ya ikinci ihtimal?
İşte geçen perşembe Nature’da yayımlanan gelişme bu ihtimali değerlendiren çok ilginç bir çalışmaydı.
Araştırmayı Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon’un bilimsel araştırma bölümü DARPA finanse ediyordu. Yani bu öncelikle askeri bir projeydi.
Ve bilim insanları, bir olayı 40 piko-saniye kadar görünmez kılmayı başarmışlardı. Piko-saniye, saniyenin trilyonda biri demek. Yani çok ama çok kısa bir süre.
* * *
Zaten bütün deney bir fiber optik kablonun içinde gerçekleşmiş. Deneyi yapanlar bu sürenin biraz daha uzatılabileceğini, mesela saniyenin milyarda, hatta milyonda birine kadar uzatılabileceğini söylüyor. Ama bu süreler hala çok kısa elbette.
Cornell Üniversitesi’nden bilimcilerin deneyi, ışığın o nesneye çarpmaması üzerine kurulu. Bunu sağlayabilmek için de, ışığın hızıyla oynuyor bilimciler.
Işığın hızıyla oynamak demek aslında zamanla oynamak demek. Bu vakada zamanı yavaşlatmaktan değil, saniyenin 40 trilyonda biri kadar süre için zamanda bir delik, bir boşluk açmaktan söz etmiş oluyoruz.
Zaman deliği: Ne işe yarayacak?
PENTAGON üzerinde çalıştığına göre, zamanda boşluklar yaratarak görünmezlik sağlayan teknolojinin pratik kullanım alanları da olmalı.
Ama şu an durum pek ümit verici değil: Bir nesneyi sadece 1 saniye boyunca görünmez kılmak için yaklaşık 19 bin metrelik bir cihaza ihtiyaç var.
Üstelik bu görünmez kılma son derece kısıtlı koşullar altında gerçekleşebiliyor, fiber optik kablonun içinde.
Yani, Pentagon’un bir uçağı veya tankı veya bir grup askeri görünmez kılması pek de olası gözükmüyor. Ama buna karşılık, bu teknoloji gizli haberleşme konusunda büyük bir devrim yaratabilir.
Fiber optik kablonun içinde, gönderdiğiniz bir datayı saniyenin 40 trilyonda biri kadar bir süre için görünmez kıldığınızda, kimsenin çözemeyeceği bir şifreleme teknolojisine de sahip olmuşsunuz demektir. Çünkü düşmanlarınız veya rakipleriniz o sırada sizin bir haberleşme içinde olduğunuzu bile bilmiyor olacaklar.
Tuhaf bilim: 2011’in IG Nobel ödülleri...
HER yıl, son derece tuhaf konularda yapılmış araştırmalar içinden en tuhaf ilk onuna Harvard Üniversitesi tarafından verilen bir ödül var: IG Nobel.
İşte bu yılın bazı kazananları:
- Brown Üniversitesi’nden nörolog Peter Snyder’e, çok ama çok çişimizin gelmiş olmasının bizim karar verme süreçlerimizi bozduğunu kanıtlaması nedeniyle...
- Illinois Üniversitesinden toksikolojist Barry Pittendrigh’e, methamphetamine verilmiş sineklerin daha uzun yaşadığını kanıtlaması nedeniyle.
- Bütün Samoa Adalılara, 2011’in son günlerinde takvimlerinden bir günü tamamen silip saatlerini doğrudan 24 saat ileriye aldıkları için. (Bunun sebebi Samoa’nın komşuları Avustralya ve Yeni Zelanda’ya göre zaman çizgisisinin öteki tarafında yer almasıydı. Samoalılar pazar günü tatil yaparken Yeni Zelanda ve Avustralya’da insanlar pazartesi gününü yaşıyordu. Bu durum da Samoa turizmini olumsuz etkiliyordu. O yüzden Samoalılar, 29 Aralık perşembe akşamı yattılar ve 31 Aralık cumartesi sabahı uyandılar, yani 30 Aralık cumayı takvimlerinden sildiler. Üstelik işverenler o kayıp cuma için çalışanlarına ücret de verdi!)
- Resomation Ltd. şirketine, ölü insan yok etme makinesi icat ettikleri için.
- California’lı din adamı Harold Camping’e, aynı yıl içinde kıyamet gününü bir değil iki kez yanlış hesapladığı için. (Camping, önce İncil’deki kimi rakamlara vs bakarak 2011’in 21 Mayıs günü kıyametin olacağını söyledi ama o tarihte bir şey olmayınca, ‘Yanlış hesaplamışım, kıyamet 21 Ekim’de kopacak’ dedi. Tabii o gün de kopmadı kıyamet.)
Paylaş