Paylaş
Tariş Üzüm Birliği’nin 1987’den beri başkanlığını sürdüren Ali Rıza Türker, son genel kurulda güven tazelerken, sektördeki sorun ve beklentileri anlattı.
''Ege’nin beyaz altını nasıl pamuk ise, sarı altını da Sultaniye üzümdür... Özellikle Gediz Havzası’nda 100 bin dolayında ailenin yaş ve kuru üzüm üretimiyle uğraştığı biliniyor. Yani sarı altın bu bölgede yaşayan insanların hayatında sosyo-ekonomik ve hatta kültürel yönden derin bir etkiye sahip. Öte yandan Türkiye dünya çekirdeksiz kuru üzüm üretim ve ihracatında birinci sırada yer alıyor. Dolayısıyla dünya çekirdeksiz kuru üzüm fiyatlarının oluşmasında da belirleyici oluyor. Ülkemizde üretilen çekirdeksiz kuru üzümün yüzde 90’ı ise ihraç ediliyor. Böylece yaş üzüm ile birlikte ülkeye 700 milyon dolar civarında ihracat geliri sağlanıyor. Sonuç olarak, çekirdeksiz üzüm toplam tarımsal ürün ihracatımızda ilk üçte bulunuyor.” Tam bir yıl önce sarı altınla ilgili yazdığım yazıya işte böyle başlamışım. Aslında değişen bir şey yok. Yaşı ve kurusu ile ‘üzüm’ katma değerini artırarak devam ettiriyor.
25 yıl nasıl geçti
Bu arada 1987’den beri Tariş Üzüm Birliği başkanlığını sürdüren Ali Rıza Türker, Ocak ayı içinde yapılan Genel Kurul’u tek aday olarak tamamladı. Böylece 26 yıla giren bir yöneticilik dönemi acaba nasıl geçti? Rakamlar nereden nereye geldi? Başkan Türker neden hep kazanıyor? Tariş Üzüm Birliği nasıl bir performans sergiliyor? Manisa’nın Alaşehir ilçesinin köklü bir ailesinden gelen Ali Rıza Türker, “Helal hoş olsun. Aslında çiftçi bir ailenin üyesiyim, çok uzun yıllardır tarımsal faaliyetle meşgulüz. Tariş yönetiminde arkadaşlarımla birlikte çeyrek yüzyıldır sarı altının gücünün artması ve üretici ortağımızın daha iyi para kazanması için mücadele ediyoruz. Mutluyum çünkü bu kadar zamanda iyi işler yaptığımıza inanıyorum. Tariş Üzüm Birliği mali yönden her geçen daha iyiye gidiyor. Birliğimiz, küresel olarak en büyük çekirdeksiz kuru üzüm alıcısı ve ihracatçısı konumunda. Bunu ciddi bir başarı şeklinde görmek gerekir” diyor.
Rakamlar ne diyor
Türker, “1987-1988 iş yılında Türkiye’de çekirdeksiz kuru üzüm (ÇKÜ) üretimi 116 bin tonmuş. Bakınız yine o tarihte ihracat 106 bin ton, Tariş’in alım miktarı yaklaşık 20 bin ton, ihracatı ise 8 bin beş yüz ton... Şimdi aradan çeyrek yüzyıl geçti, Türkiye üretimi 257 bin ton, toplam ihracat 213 bin ton olmuş. Peki biz ne yapmışız? İhracatımızı yaklaşık 30 bin tona çıkarmışız. Bu da yine yaklaşık 120 milyon liralık ihracat anlamına geliyor. 11 Ocak 2103 itibarıyla da bu yıl 286 bin ton olarak gerçekleşmesi beklenen üretimin 41 bin tonunu almış bulunuyoruz. Yani hem piyasanın hem daha önemlisi üretici ortağımızın Birliğimize olan güveni gittikçe artıyor. Bu gelişmeden mutluluk ve onur duyuyoruz. Çiftçimizin bize duyduğu güveni büyük bir sorumlulukla devam ettireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” diye konuşuyor.
GELECEKTEN UMUTLU Türker şu değerlendirmeyi yapıyor: “Tam anlamıyla bir tarım–sanayi entegrasyonu halindeyiz. Bu yıl Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında yer alacağımızı tahmin ediyorum. İhracatçı kuruluşlar içinde de şu anda 242’nci sıradayız. Alaşehir Entegre Üzüm İşletmesi ve Sirke-Pekmez İşletmesi’nde üretilen ürünlerimizin iç piyasa satış bedelleri bu yıl 18 milyon liraya, toplam satışlarımız ise 165 milyon liraya ulaştı. 143 çalışan daimi personelimiz bulunuyor. Ancak en önemlisi son 13 yıldır ilk defa kâr yazmış durumdayız. Bu çok olumlu bir gelişme. Ne var ki DFİF (Destekleme Fiyat İstikrar Fonu) faizi olmasaydı, 2011-2012 iş yılında 15 milyon lira kâra geçmiş olacaktık.”
DFİF HAKSIZLIK “Kamuoyunun bilmesini isterim, DFİF yükü bize yapılan bir haksızlıktır. Önümüzdeki günlerde DFİF borcunun tamamının veya bir kısmının silinmesi gündeme gelecek diye bekliyoruz. Bu gerçekleştiği takdirde Tariş Üzüm Birliği ciddi işletme kârları elde etmeye devam edecek. Bir diğer dikkate alınması gereken konu gittikçe genişleyen bağ alanlarıdır. Öyle ki 1987 yılında yaklaşık 570 bin dekar olan bağ alanları 2012 itibarıyla 850 bin dekarı geçmiş durumda. Piyasa dengesini sağlamak için üretici ortaklarımız artık özellikle yaş üzüm üretimine ağırlık vermeli. Hem daha fazla katma değer sağlanır hem de kuru üzümde arz fazlası önlenmiş olur”
Paylaş