Paylaş
ÜLKE genelinde 2 Mayıs 2012’de “Okul Sütü Projesi” uygulamaya konuldu. Bu aslında uzun zamandır konuşulan ve önemi vurgulanan bir projeydi. O yönüyle hayata geçmesi çok iyi oldu. Esas itibarıyla her gün 7 milyon 200 bin öğrenciye dağıtımı yapılan 200 mililitrelik sütlerin toplamı günde yaklaşık 1500 ton yapıyor. Projenin devam edeceğini ve tatil günleri dahil bütün yıla yayılmış olacağını varsayarak hesap yapsak bile rakam 500 bin tonu geçmiyor. Oysa Türkiye’nin yıllık süt üretimi 14 milyon tona yaklaşmış durumda. Yani toplam üretim içinde okul sütü çok küçük bir paya sahip. Peki konunun önemi nereden kaynaklanıyor? Bunu sektör temsilcileriyle konuştuk.
Çocukların içmesi şart
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, “Konunun önemi ortada” diyerek söze başlıyor. Eskiyörük, “Ne yazık ki süt içen bir toplum değiliz. Daha çok ayran ve yoğurt gibi sütlü mamul tüketmeyi seviyoruz. Tabii onlar da çok yararlı, ancak özellikle çocuklarımızın küçük yaşlardan itibaren süt içmeye alıştırılması daha sağlıklı nesiller yetişmesini sağlayacak. Bu yüzden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın başlattığı okul sütü uygulamasını hararetle destekliyoruz” diyor. 2 binin üzerinde küçük üretici ortağı ile bölgede örnek bir kırsal kalkınma modeli yaratan Mahmut Eskiyörük, konuya bir de çiftçi açısından yaklaşıyor; “Bu projeyi üretim gözüyle değerlendirdiğimizde çok olumlu bir tablo ortaya çıkıyor. Neresinden bakarsanız bakın çiftçi memnun.”
Sonuna kadar destek
10 bini geçen üye sayısıyla kendi alanında Türkiye’nin en büyüğü olan İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nin Başkanı Mehmet Çelikkaleli’ye göre, proje bir devrim olarak görülmeli. Veteriner Hekim Mehmet Çelikkaleli, “Şöyle bir düşünün” diyerek, devam ediyor; “Her gün Türkiye’nin dört bir köşesinde 7 milyon 200 bin çocuğumuza süt ulaştırılıyor. Bu başlı başına büyük bir iş. İkincisi, söz gelimi bugün İzmir, süt hayvancılığında bir merkez olmuştur. İzmir sütün başkenti konumundadır. Biz bununla övünüyoruz, başka bir ifade ile üretim her geçen gün artıyor, ancak tüketim açısından durum o kadar parlak değil. Kamuoyunda sütün önemini anlatan mesajlar devam etmeli. Tüm ülkede süt tüketimini artırıcı çalışmalar içinde olmalıyız. Bu çerçevede Okul Sütü uygulamasının sayısız katkısı olacağını düşünüyoruz.”
BÜYÜK FIRSAT
Kendi alanında en büyük kuruluş olan İzmir Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin Başkanı Özer Türer, okul sütü projesini büyük bir fırsat olarak görüyor. Türer, “Biz başta süt keçiciliği olmak üzere küçükbaş sütü üretiminde bulunuyoruz. Bizim cephede gelişmelerin çok olumlu olduğunu söyleyebilirim. Milyonlarca öğrencimize her gün inek sütü dağıtımı yapılmaya başlandı. Son derece isabetli bir uygulama. Bu proje bütün hayvancılık sektörüne ciddi yarar sağlayacak” diyor.
Datça-Bozburun’da ‘Ekoköy’ önerisi
TÜRKİYE’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında, Muğla’daki Özel Çevre Koruma (ÖÇK) bölgeleri için yapılan toplantıdan, Datça-Bozburun’da doğal ürünlerin ekonomik faaliyet olarak değerlendirilmesi talebi çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü (TVKGM) ve BM Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği (UNDP Türkiye) tarafından yürütülen proje kapsamında, ÖÇK bölgelerindeki ekonomik faaliyetlere ilişkin talep ve önerileri arasında doğal ürünlerin değerlendirilmesi öne çıkıyor. Datça-Bozburun bölgesi için badem, zeytinyağı, bal, domates gibi tarımsal ürünlerin ekonomik faaliyet olarak değerlendirilmesi, pazarlanması, Türkiye’de tanıtımının yapılarak markalaştırılması, işletmelerin kurulması ve bademden elden edilen ürün çeşitliliğinin artırılması gibi talep ve öneriler dikkat çekiyor. Bununla birlikte, Datça hurması (Phoenix theoprastii) endemik türünün yetiştirilmesi ve fidanlıkların kurulması, Bozburun’da adaçayı ve kekik gibi ürünlerin değerlendirilmesi, pazarlanması ve çeşitlendirilmesi bu bitkilerin toplanması konusunda gerekli eğitimin verilmesi de gelen öneriler arasında.
Paylaş