Paylaş
GIDA sektörü, tarımın sanayi ve teknoloji ile bütünleşmesi açısından çok stratejik bir özellik taşıyor. Bu bakımdan gerek dünyada gerekse Türkiye’de artan bir öneme sahip. Sıklıkla TV programı ve yazılarımda dile getirmeye çalıştığım gibi, Türkiye “gıda sanayi” potansiyeli çok yüksek bir ülke konumunda. Ayrıca bu sektör kırsal kalkınma uygulamaları açısından da dikkate alınmalı. Başka bir ifadeyle, gıda sanayiinin ülke yüzeyine yayılmasının desteklenmesi bir yandan küçük ve orta ölçekli işletmeleri (KOBİ) güçlendirirken, diğer yandan da tarımsal üretimin katma değerini artıracak. Söz konusu sürecin işsizlikle etkin mücadele ve iç göçün önlenmesi yönünden ciddi katkılar yapacağı da unutulmamalı. Dolayısıyla bundan böyle gıda sektörüne ‘özel’ bir önem verilmesi çok anlamlı olacak.
Global işbirliği
21-23 Kasım 2011 tarihlerinde Çeşme Altınyunus Oteli’nde Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu’nun (TGDF) düzenlediği kongre, bu çerçevede bir hayli yararlı oldu denilebilir. Öncelikle, “Global Gelecek, Global İşbirliği” temasıyla düzenlenen TGDF Gıda Kongresi 2011, Avrupa ve Türkiye’den gıda ve içecek sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getirme çabası içinde oldu. Yaşar Holding’in ev sahipliğindeki organizasyon gerçekten başarılıydı. Ne var ki, TGDF’nin yöneticilerinin iyi niyetinden şüphe etmek mümkün değil, ancak konuşmacılar arasında çok daha fazla Egeli ve İzmirli sektör temsilcilerine yer verilmeliydi. Bu bölgede gıda sektörünün hem bilgi, hem de fikir sahibi olan sanayicileri orada olmalıydı. Kongre, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, FoodDrink Europe Başkanı Jesus Serafin Perez ve TGDF Başkanı Şemsi Kopuz’un açış konuşmalarıyla başladı. Kopuz’un konuşmasında dikkat çeken konulardan biri de, sektörün tüm paydaşlarına işbirliği çağrısı yapmasıydı. Başkan Kopuz, gıda ve içecek sektörünün ‘sürdürülebilir geleceğine’ dair kaygılar olduğunu söyledi. Bu kaygıları gidermek için de, “Sanayi, karar alıcılar, bilim dünyası, medya ve tüketiciler arasında etkili bir iletişim stratejisi benimsemeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç var” dedi.
Cazibe merkeziyiz
TGDF Başkanı Türkiye’nin Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetleri’ni kapsayan coğrafyanın tam ortasında olduğunu hatırlattı, “Bu, 1 milyara yaklaşan bir nüfus demek. 74 milyonluk Türk tüketicisine kesintisiz gıda tedariki sağlayan sektörümüz; aynı zamanda içinde bulunduğu coğrafyanın da ihtiyaçlarına kesintisiz cevap veriyor. İşte bu yüzden Türkiye, gıda sektöründeki uluslararası oyuncular için bir cazibe merkezi olurken, aynı zamanda kendi bünyesinden de lider oyuncular çıkarıyor” şeklinde konuştu.
Küresel açlık sorunu
Bugün 7 milyarı geçen dünya nüfusunun 1 milyarı açlık ve beslenme sorunu yaşıyor. Gıda ve içecek talebi de günden güne artıyor. Şemsi Kopuz, “Bu kritik süreçte küresel ölçekte tarımsal emtia ve gıda fiyatlarının istikrarsız bir seyir izlemesi, gıda güvenliği ve güvenli gıdaya erişimle ilgili ciddi kaygıları beraberinde getirdi” diyor.
24 üye dernek
Başkan Kopuz, 24 üye dernek ve bu derneklere üye 2 bine yakın üreticisiyle Federasyon’un başta gıda güvenliği olmak üzere tüketiciyi koruma ve bilinçlendirme, çevreye duyarlı üretim gibi konularda öncü çalışmalarda bulunduğunu ifade ediyor.
Gıda güvenliği
TGDF Başkanı’na göre, bilimsel temelden uzak tartışmaların oluşturduğu bilgi kirliliği tüketici üzerinde hasara sebep oluyor. Gıda, beslenme ve sağlık konularında bilgi kaynağı konumundaki kişilerin iyi sorgulanması gerekiyor. Kopuz, ‘Bağımsız Gıda Güvenliği Otoritesi’nin kurulması bu tür bilimsellikten uzak tartışmaları önler ve tüketicilerin de bilinçlenmesi anlamında önemli bir adım atılabilir diye düşünüyor.
Paylaş