Paylaş
TÜRKİYE’de bürokrasinin görünmeyen devi, yeni adıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’dır. Veteriner hekim dostlarımız kızacak ama aslında bakanlığın yeni adı sadece “Tarım ve Gıda” olsaydı daha iyiydi. Her neyse... Hemen bir örnek verelim. İzmir İl Müdürlüğü’nde ilçelerle birlikte 548 mühendis, (342 ziraat, 91 gıda, 24 su ürünleri ve diğer) 97 veteriner hekim ve teknisyen-teknikerlerle birlikte toplam bin 229 personel görev yapıyor. Bakanlık bu yeni yapısıyla “konu bazlı” bir yapılanma modelini benimsemiş durumda. Yani gıda başta olmak üzere, bitkisel üretim, hayvancılık, su ürünleri gibi tarımın ana sektörlerinin muhatabı ve sorumlusu olan merkezde genel müdürlükler, taşrada da şube müdürlükleri oluşturuldu. Bitkisel ve hayvansal üretim konuları, üretimden pazarlamaya kadar bütün aşamaları izlenen ve sorunlarına çözüm üreten bir yapının örgütlenmesi sağlandı. Söz konusu gelişmeleri İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ahmet Güldal’la görüştük.
Tarım zenginlik demek
Güldal, öncelikle tarım, sanayi ve teknoloji entegrasyonuna dikkat çekiyor. “Tarım eşittir katma değer artı zenginlik” diyen Güldal, “Türk çiftçisi aslında 74 milyon nüfusla birlikte 30 milyon turisti yani 104 milyon insanı besliyor. Bu yüzden çiftçimize şükran borçluyuz. Zaten biz onların sorunlarına çözüm aramak ve refahını artırmak için görev yapıyoruz. Daha verimli ve kaliteli üretimle Türkiye, dünyada ilk beşe girecektir. Bu potansiyele sahibiz” değerlendirmesini yapıyor.
Bakanlık politikaları
Güldal, öncelikli görevlerinin bakanlık politikalarını İzmir’de en iyi şekilde üreticilere ve tarım sektörüne yansıtmak olduğunu söylüyor. “Sağlıklı ve güvenilir gıdadan sorumlu, tarımsal üretimin ülke ekonomisine katkısını olabildiğince artırmaya odaklanmış, tarımın altyapıdan örgütlenmeye kadar birçok sorununu çözmek için programlanmış bir büyük bakanlık ve onun yerel kuruluşları olarak çalışıyoruz” diye devam ediyor. Daha somut ifadelerle bitki, hayvan, su ürünleri, gıda güvenliği, yem denetimi, tarım arazileri, tarımsal örgütler, sulama, tarım reformu gibi konular ana başlıklar olarak ortaya konuluyor.
Soğuk zinciri %90’a çıkardık
Kamuoyunun çok fazla farkında olmadığı bir konu, İzmir’in tarım ve tarımsal sanayi potansiyeli. Ahmet Güldal bu hususta oldukça duyarlı. “Bu gerçeği en iyi şekilde anlatmalıyız” diyor ve ekliyor: “Süt üretiminde birinci sıradayız ve süt piyasasının İzmir’de oluşmasını sağlayacak altyapı çalışmaları içindeyiz. Daha önce yüzde 50’lerde olan soğuk zincire katılma oranını bu yıl yüzde 90’lara çıkardık. Süt piyasasındaki dalgalanmaların üreticiyi en az etkilemesi amacıyla İzmir’de ilk defa ihaleli süt sistemini uygulayacağız. Küçük ve büyükbaş hayvancılıkta iddialı konumdayız. Organik tarımda ülke birinciliğini sürdürebilmek için yeni hedefler belirledik. Yine jeotermal kaynakların kullanımıyla seracılık bölgeleri kurmayı amaçlıyoruz. Ayrıca, organize tarım bölgeleri için ilçelerimizde uygun alanların kullanımı açısından yoğun çalışma içindeyiz. Zeytin-zeytinyağı üretimi, meyvecilik, çiçekçilik, pamuk ve silajda çiftçimizin başarılı çalışmaları devam ediyor.” Güldal, bu arada sorunlara da değiniyor, “Ancak hiçbiri çözülemeyecek sorun değil” diyor, “Hepsinin farkındayız. Bakanlığımız çözüm odaklı olarak yoğun bir çalışma içinde” diye de ekliyor.
Alo 174 vatandaşın emrinde
Güldal, bu arada gıda denetimleri için bakanlığın risk esasına göre denetim programları hazırladığını söylüyor. Yani her gıda ürününden yılda periyodik olarak alınması gereken numune sayıları ve yapılması gereken denetim sayıları belirlenmiş ve uygulanmak zorunda. Ayrıca, kamuoyunun gıda denetimlerine katılımını sağlamak için 7/24 esasına göre çalışan ALO 174 GIDA HATTI tüketicinin emrinde. Ahmet Güldal, “Halkımız herhangi bir şüpheli gıda maddesi hakkında doğru bilgiler vermek suretiyle bakanlığımız birimlerini harekete geçirebilir. İstemesi halinde de kendisine yapılan çalışma hakkında hemen bilgi verilmektedir” diyor.
Paylaş