SÜPER top saklıyor, rakiple mücadelede hatasız oynuyor... Rakibini ya geçiyor, ya da faulle durduruluyor.
Gençlerbirliği defansını geçerken gol tehlikesi oluşacağı ya da gol atacağı tribünden hissediliyor. İşte böylesi önemli yeteneklere sahip Mert Nobre gibi oyuncusu olan takım, kolay kazanıyor.
Takımın kadrolu forvetinin yanında, telifle çalışan Burak Yılmaz’ın markajını ve adam eksiltmesini de unutmamak lazım. Burak gençlik haftasında forma verilerek sevindirilen ender oyuncu gibiydi. Beşiktaş, Gençlerbirliği önünde kazandıysa bunu tamamen yerli futbol işçileri Koray, Serdar, Baki gibi orta alanda baskı kuran ustalara borçlu. Defansta ise Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in çalışma vizesi vermediği İbrahim Toraman kahramanlaştı. Kaptanlığın hakkını verdi. Delgado ve Ricardinho ise koşmadan, yerli emekçilerin alın teri ile gerçekleştirdiği zaferden payını aldı.
Siyaset kulisi
Atılan goller Tigana’nın sisteminden değil bireysel yeteneğe sahip Nobre ve Koray’ın kişisel oyun zekalarından oluştu... Futbol adına yazılacak önemli organizasyonlara kimse şahit olmadı. Şeref tribününde oturanlar sahadaki oyunculardan daha çok çalışıyordu. Hikmet Çetin, Ünal Erkan gibi kulübün emektarlarını milletvekili yapmak için siyasi partilere çekmek isteyenler, kıyasıya kulis yapıyorlardı! Sahada 90 dakika görebildiğim sarı yeşil karışımı kazak giyen hakem Vedat Yüksel ile siyah beyazlı formalardı. Top bir Gençlerbirliği bir Beşiktaş kalesindeydi.
Futbol kötü diyoruz eleştiriyoruz. Göze hoş gelen performans izleyemiyoruz. Nedeni basit, Türk Milli Takım Teknik Direktörü Terim, ay yıldızlı takımın liderliğini Türkçe bilmeyen Brezilyalı Aurelio’ye teslim eder, yeteneği olan Türk oyuncularını saf dışı bırakır, kendi takımlarında oynamayan oyunculara kucak açarsa, böylesi ilkesiz, sistemsiz ve teknik kapasitesi olmayan ekipler ve kişiliksiz oyuncular ortaya çıkar. Beşiktaş sezon sonuna kadar Fenerbahçe ile zirve yarışını sürdürür. Belki de şampiyon olur, ama futbolda ve teknikte gelişme mumla aranır.