İsmail Er

Teşekkürler Terim

7 Ekim 2008
MİLYON dolarlar harcatan, Avrupa’da hedeflerini isimsiz Metalist’e elenerek kapatan Beşiktaş’ta tribünlerin boşalmasını sağlayan ve izleyenlere işkence çektirenlerin, takımı kişiliksiz, onursuz hale getirenlerin sonunu merak bile etmek istemiyorum. Kimse kalkıp da, Başkan Yıldırım Demirören ve yönetimini suçlamasın. Oyuncuları aldıranlar, saha içinde oynatanlar teknik patronlardır. Yani Ertuğrul Sağlam. Taktik, kondisyon ve oyuncu tercihlerinin tek yetkilisidir. Parayı doğru yerlere harcatıp yetkini doğru kullanacaksın. O zaman Chelsea’den, Jose Mourinho’yu neden postaladılar!

Beşiktaş’ta taraftarın da, futbolcunun da, yönetimin de huzuru kaçtı. Zaten, sözleşmeli evlilikler fazla uzun sürmez. Mutluluk için, inanç ve sevgi olması gerek. Yönetimin Lucescu ile görüşmesi ve alternatif teknik adam arayışında olması Sağlam’ın da kafasını karıştırmış olacak ki, sahaya sanki veda kadrosu çıkarttı. Takımın temel taşlarını kulübede cezalandırıp, alt yapının yıldızlarına yer açtı. İyi ki Mehmet Ekşi gibi alt yapı profesörü var. Sezon başı kampından bu yana "Bobo’yu satın beni oynatın" diye yırtınan Batuhan’ın oynaması için illaki Fatih Terim’in milli takıma çağırması mı gerekliydi. Hırçın çocuk doğuştan golcü. Statik oynuyor. Her topla buluşuyor. Hava taaruzunda etkili, yerden teknik. Yeter ki, ceza alanında toplu buluşsun. Görevini fazlasıyla yapıyor. Teşekkürler Terim. Ama anlayana.

Ne ararsan var!

Cisse ve Delgado’nun herhalde sözleşmesinde her maçta ilk 11’de oynayacak diye madde var. Taraftarı olmadığı için her yıl adı değişen seneye mor menekşeler olacağı iddia edilen Hacettepe halı sahada oynamak için toplanmış isimsiz takım görüntüsünde. Tüm takımı ekonomik olarak toplasan bir Zapotocny etmez. Attıkları gol de Cisse ve Zapotocny’nin desteği hoş karşılanmadı.

İkinci yarıda sahanın en iyi oyuncusu Aydın oyundan alınırken kılı kıpırdamayan Cisse saha içinde kalıyordu. Dünyada taraftarlar ligi kurulsa iddia ediyorum Beşiktaş her yıl şampiyonluğa oynar. Duygu, dram, macera, protesto ve marş, ne ararsan var. Ama futbolu, herkes arıyor. Olumsuzluklara rağmen Beşiktaş şampiyon olur. Yeter ki, moraller ve motivasyon iyi olsun. Bu tablo bana geçen yılı hatırlattı. Sivas maçında takım galip iken protesto yükseldi, sezon bitiminde şampiyonluk iki maçla gitti. Tarih neden tekerrür etmesin.
Yazının Devamını Oku

Yazıklar olsun

3 Ekim 2008
BEŞİKTAŞ’ta hiç kimse çıkıp da biz iyi takımız demesin. İşte saç kesildi, kel göründü. Bu Gökhan Zan ile Delgado’ya para veren varsa hemen verin... Zayıf bir ihtimal, ama yerlerine belki futbolcu transfer edilir. Gerçek mihenk taşı Avrupa Kupası maçlarıdır. Kendi değerimizi de takımın durumunu da daha net görürüz. Biz de gördük. Beşiktaş’ta sistem neden çok değişkenlik gösteriyor. Elindeki kadro da, kalite, teknik ve fizik olursa sahaya olumlu yansır. Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam’ın her maçta değişik kadro sahaya sürmesi oyuncu kadrosundaki güvensizliğin takım olamamaktandır. Rakip çok güçlü olduğundan mı hayır! Beyinler küçük.

Maça 4-5-1 sistemi ile başladı siyah beyazlılar. Bilseydiler sonucun farklı olacağını sahaya çıkarlar mıydı. Nereden bilsinler. Coelhe öyle bir gol atıyor ki, orta saha yayını geçer geçmez vuruyor. Kalede sadece forma giymiş kaleci kimliğindeki Hakan Arıkan seyrediyor. Beşiktaş’a eline milyon dolarlar sayılarak kadroya dahil edilen Hakan’ı kim getirdiyse zararını ödettirmek gerek. Yazık değil mi Gaziantep’e gönderilen Murat Şahin’e. Hiç olmazsa yüreği vardı. Büyük takımların kalecileri olur diye kimse nasihat etmedi mi. Maça gelen İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özar’den hiç olmazsa kalede duruş dersleri için eğitmen istenmeli. Öğrenmek ayıp değil ki. Orta sahadan gol yiyen kalecinin, bırakın Beşiktaş kalesinde semtinde bile işi yok. Sanki ruhunu teslim etmiş. Formayı tanıtıyor.

Böyle ezilmemeliydi

Ya Beşiktaş defansı... Evlere şenlik. Yürüyerek gelen üçüncü golü tribünde bizim gibi izlediler. Küçük takımların büyük oyuncusu Delgado dün akşam yine sahada işsizler ordusununu lideri gibiydi. Yan hakem gibi iki ileri bir geri gitti. Biz başka futbolcu mu seyrediyoruz ki ona yıldız oyuncu diyorlar. 5 milyon euroya İsviçre’de adam yerine takıma yatırım yapılırdı. Fransız "Mösyö" Cisse’nin de Arjantinli oyuncudan kalır tarafı yok. Cisse ve Delgado olmayınca Beşiktaş 11 kişi yerine 9 oyuncu ile mücadele etti. Seric, kaleci Hakan’ın kötü performansına ayak uydururcasına gelen pasları bile kontrol edemiyor. Kim aldı bunları! Adı sanı duyulmamış takım karşısında Beşiktaş Avrupa’ya açılmayı hedefliyorsa geçen yıl Başkan Yıldırım Demirören’in dediği gibi, bundan sonra saçma sapan isimlere milyon dolarlar ödeneceğine "PAF takımla maça çıkılsın" sözünün geçerliliğini sürdürdüğünü söyleyebilirim.

Beşiktaş takımı hücuma çıkarken sürekli top kaptırdı. Rakibe ikramlarda bulundu. Topla çıkarken savunma dengesiz ve rahat adamla yakalanıyor. Yenilen tüm gollerde defans suçlu. Rakip forvetlere ve oyunculara adeta refakatçı gibi eşlik ettiler. Geçmişte Chelsea’yı yenen Beşiktaş böylesi takımlara ezilmemeliydi.

Kalitesi olmayan takımın başarılı olması imkansız. Başkan Demirören ve yönetimi şimdiden gelecek yılın hesaplarını yapmalı. Futbolda yenmek de var yenilmek de, ama böyle değil.
Yazının Devamını Oku

Yıldırım'a çarptı!

28 Eylül 2008
TEKNİK direktör Ertuğrul Sağlam ve ekibi "Hakkıyla başlatılan bir girişim, gereken her şey kazanılana dek bırakılmamalıdır" düşüncesini sezon başından bu yana uygularken rakiplerden çok karşısına çıkacak hakemleri her halde hesaba katmamıştı. Dev stadın üstünde çakan şimşeklere bir de Yıldırım eklendi. Ve Nobre’nin attığı golü yaktı, yıktı ve iptal etti. İstanbul’un bir ucunda kurulan Trakya sınırına yakın Olimpiyat Stadı’na gelirken ne maç heyecanı ne de stada akın eden gruplar vardı. Çiseleyen yağmur havayı mı, yoksa milyonlarca dolar harcanan stattaki futbolu mu bozacaktı? Kötümser bir düşünceyle koltuğumuza oturduk.

Belediyespor’da Tjikuzu, Nascimento, Zeki, Kerim oynamış fark etmiyor. Beşiktaş, ligde kalmayı hedefleyen rakibi karşısında savaşmaya çalıştı. Bir taraftan yağan aşırı yağmur, bir taraftan rüzgar temposuz maçı iyice çekilmez hale getirdi.

Sağlam, sezon başından bu yana her maça ayrı oyuncu profili ayrı sistemle hazırladığı takımının istikrarlı oyun çıkarmamasından da tek sorumludur. Çünkü değişken kadronun birbirini tanıması zaman alır. Beşiktaş maça 4-3-1-2 sistemi ile çıktı. Geçen yılın kaptanı İbrahim Üzülmez her şeyden o kadar çok üzülmüş ki, orta sahaya bile çıkmak isterken kulübeye, Sağlam’a bakıyor. Bonservisi ile İsviçre’de neredeyse iki adet kulüp alınacak oyuncu Delgado hala sahada yok. Formasının sırtında sadece ismi yazıyor. Mösyö Cisse yağmurlu havalarda ortaya çıkmıyor.

Cisse sahada yoktu

Sivok sakatlanıp çıkmasa Büyükşehir, Beşiktaş ceza alanını göremeyecek. Son dakikalarda sık sık pozisyon ürettiler. Ertuğrul Sağlam, ikinci yarıda Belediye ataklarına karşı çift ön libero sistemine geçti. Zapotocny ve Gökhan Zan bir türlü uyum içine giremedi. Adriano beraberlik golünü atarken Zan ve Zapotocny birbirlerini suçladı.

Maçın hakemi Bülent Yıldırım, Nobre’nin attığı golde Belediye’yi mağlubiyetten kurtardı. Yıldırım’ın okuduğu kuralı anlayamadığı anlaşılıyor. Kuralda top kontrol altına alındıktan sonra aynen degajda olduğu gibi kaleciye dokunamazsın. Ancak tek elle kontrol olur mu!.

Beşiktaş’ı çisil çisil yağmur, gök gürültüsü değil, resmen hakem "Yıldırım" çarptı.

Dün iklim şartları, stat, tribünler, saha içinde forma giyip topu peşinde koşanlar, onları yönetenler ve kulübede gözlemleyenler dahil her şey kötüydü.
Yazının Devamını Oku

Sonuç aldatmasın

19 Eylül 2008
RAKİP Metalist kendi oyunun kabul ettirdi. Ne aşırı savunma yaptı, ne de alan daraltan pres. Aslanlar gibi iki forvetle oynadı. Ama Beşiktaş yine üst üste dört pas yapmakta zorlandı. Sezon başında özel karşılaşmalar ve Süper ligdeki izlenimler Beşiktaş’ın geçen yıldan çok farklı olduğu. Beşiktaş mücadele hırs ve isteğe yeni yeni kavuşuyor. Sanki uyum sorununu yeni çözüyor. Kolay değil Beşiktaş’ta oynamak. Yerlisini bırak yabancısı da aynı.

Maçın İsveçli hakemi Ingvarsson ve ekibinin maşallahı var. Gördüklerini görmemezlikten geldi. Türk hakemlerini eleştirip Avrupalı hakem hayranlarına duyurulur. 9’ncu dakikada Deriç’e Sivok’un yaptığı hareket kesin penaltıydı. Türkiye’deki hakemler kadar takdir hakkını kullandı. Beşiktaş’ın attığı gol net ofsayt. Nobre kafayı vurduğunda ofsayt pozisyonunda olan Holosko kaleciden dönen topa vurduğunda ofsayt ile cezalandırılmalıydı.

Rakip her ne kadar ismi duyulmamış da olsa siyah beyazlı ekipten daha yararlı oyuncular transfer ettiği ortada. Beşiktaş’ın en büyük transferi bence parası ne olursa olsun kaleci Rüştü. Yüreğini, tekniğini ve zekasını her maçta konuşturuyor. Maçın istatistiklere bakın bu yıl Türkiye’nin değil Avrupa’nın bile 1 numarası. Serdar Kurtuluş, savaşçı kimliği ile boy gösterdi. Uğur ise orta alanda arkadaşlarının açıklarını kapatmakla meşgul oldu. Takımı sezon başından bu yana sırtlayan Bobo ve Serdar Özkan’ın kulübe yerine sahada görev verilmesi tribünleri hareketlendirdi. Metalist Kharkıv’in bir şutu direkten dönüyorsa, bir şutunu da kaleci Rüştü çıkartıyorsa rövanş için iyi düşünülmeli. Ukrayna’da turu geçmek deveye hendek atlatmak kadar zordur. Ayağında top tutup, rakip kalede bu kadar tehlikeli olan isimsiz ve markasız takım görmedim.

Yalan rüzgarı

Rakip takımdaki 30 numara Gueye havadan etken savunmacılığı ve topla müthiş iyi ilişkileri ile çok iyi bir stoper izlenimi verdi. 50 numara Coelho orta sahada futbol dersi verdi. Defansif ve ofansif anlayıştan kesitler sundu.

Tello sol bek oynamaz dedik dinletemedik. Orada oynarsa Beşiktaş bir kişi eksiliyor. Çünkü ne defansa ne de ofansa faydalı olamıyor. Ancak önde oynadığında durum ortada. Küçük maçların büyük oyuncusu Delgado bildiğiniz gibi. Yalan rüzgarı. Trabzonspor maçında yok, hiç olmaz sa Avrupa maçlarında takımın yükünü hafiflet. Paf takımdan Gani’yi seyredin. Arjantinliyi izlemekten vazgeçersiniz. Anthony Seric ile bir yabancı hakkı kullanmaya değer miydi? Altay’a verilen Mehmet Sedef’in günahı ne? Antrenmanlarını izlediğim Beşiktaş 2-3-1 oynarken merkez forvet mutlaka Nobre veya Batuhan olmalı. Ve bu forvetin hemen arkasında da ortada Bobo yer almalı. Büyük hedefler için büyük oyuncular her zaman şart. Beşiktaş’ın rakiplerinden tek farkı sisteminden çok sahadaki inancı. İnşallah rövanşta bu inanç sürer. Hocam bu sonuç aldatmasın, Orada Beşiktaş’ın işi çok zor. Bizden söylemesi.

Yazının Devamını Oku

Özgürlük!

2 Eylül 2008
RAMAZAN ayından olacak tribünler de oruç tutuyor. Tribünlerin büyük bölümü boş. Sahada mücadele eden oyucular da tribünlere eşlik ediyor. Ne futbol ne de hırs var. Tribünlerde herkes birbirine soruyor "Top patladı mı" Oruç için mi? Futbolun açılımını öğrenmek için mi?.. Ben de anlayamadım. Maçı Şeref Tribünü’nden izleyen İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Mesut Parlak sahayı izlerken sanırım Spor Akademisi’nde okuyan gençleri düşünüyordu, "Profesyoneller böyle yapıyorsa amatörler ne yapmaz." Futbolun lezzeti yoktu. Çok paraların harcandığı sektörde bu kadar ucuz fizik ve teknik gücü olması düşündürücü.

Konya oyunu çirkinleştirmek için ne katı defans yaptı, ne de sert oynadı. Mülayim oynasa ne yazar! Buna rağmen Beşiktaş ilk 19 dakikada 19 top kaybı ile oynadı. Beşiktaş bu kadar süre geçmesine rağmen isabetli pas oranı düşük ve hala tatmin edici oynayamıyor. Kötü takımlara karşı hep kötü düşünüyor, ya da düşündürülüyor!

Ertuğrul Sağlam, Bobo’nun hemen arkasındaki üçlüde Holosko’nun kanatta Delgado’nun da orta da oynanmasında neden bu kadar ısrar ediyor anlamak mümkün değil. Altını çizerek söylüyorum Holosko ortada Delgado kanatta oynar. Nitekim 50’nci dakikada gelen golde Delgado kanattan vurdu savunma dokunamadı, tesadüfen de gol oldu. Bu da Delgado’yu kanatta buluşturursan etkili olur mantığını kanıtlamış oluyor.

İnanç var oyun yok

75’nci dakikada Delgado yine kanattan orta yaptı ve Holosko golünü attı. Zaten her kontratakta kanatlardan gelişti. Orta sahanın ortasında Cisse bal yapmaz arı gibi. Yaptığı pozisyon ve kademe hatalarında yanındaki Uğur İnceman’ı da çoğu kez oyundan düşürüyor. Cisse’nin oynadığı futbol eğer geçerli olsaydı keleleri taç çizgisine koyarlardı! Bu da Cisse’nin ne kadar yan yapmış olduğunu gösteriyor. Bir ara Fahri ile arasındaki farkı çözmek istedim, maçı izleyen menajer Reşat Çağan’ın düşüncelerini öğrenmek istedim. Yanıt gelmedi. Anladım o da benim gibi olumsuz düşünüyor.

Sağlam bile Cisse’ye 78 dakika dayanabildi. Serdar Özkan takımın ayakta kalan ve koşan tek yıldızı. İbrahim Toraman yerini özlemiş, sıfır hata ile oynadı.

Futbol sonuçta skor oyunu. Eski yöneticilerden Haşmet Kürüm’ün "Kötü oynasan da kazan. İyi oynayana puan vermiyorlar" sözünü hatırlayarak Sağlam ve talebelerinin almış olduğu galibiyeti kutlamak gerek. Siyah beyazlılar kötü oynaya oynaya iyiyi de bulacak hedeflerine ulaşacaktır. Önemli olan inanmak. İnanç var ama oyun şimdilik yok. Sabrediyoruz!

Konyaspor’un gol yememek düşüncesiyle sahaya çıktığından onlar için top çoktan patlamıştı. Çünkü büyük takımlarla oynamak için büyük oyunculara gerek var. Bir tek Fahri yetmez.
Yazının Devamını Oku

İnönü yıkıldı!

29 Ağustos 2008
İNÖNÜ’deki sezonun ilk resmi maçında Beşiktaşlı oyuncular futbollarıyla sıkıntı, golleri ile zafer yaşattılar. Bana göre İnönü, dünyanın en güzel ve keyif veren stadı. İzleyenler, oynayanlar ve yorumlayanların zevk aldığı önemli bir mabed gibi. Şampiyonluk marşları hiçbir zaman kesilmiyor. Tribünler de futbol takımı gibi değişmiş. Kavgadan gürültüden eser yok. Numaralı, kapalı ve açık tribün taraftarları tıpkı 100. yıldaki gibi kenetlenmiş. Bir de takımın attığı goller bu güzelliklere eklenince, İnönü Stadı Uğur İnceman, Serdar Özkan ve Bobo’nun golleri ile yıkıldı! Ama takımın geleceği için biraz daha dikkat edilmeli.

Yedek kulübesinde kaliteli ve formda oyuncular bulunan takımlar her zaman başarılı olurlar. O zaman sisteme göre oyuncu tercihleri doğru yapılmıyor. Cisse’nin ne ofansı, ne de defansı var. Ortadan gelen tüm ataklar defansta tehlike oluşturuyor. Siyah beyazlı takım çift ön libero oynarken tek ön libero oynuyormuş görüntüsü veriyor. Serdar Kurtuluş’un göbekte Uğur İnceman ile beraber oynaması gerekmiyor mu?

Rakipler düşünsün

Tigana, Kurtuluş’
u iki maçta milli yaptı, bu unutulmamalı. İbrahim Toraman’a geri dörtlünün sağ kanadında mutlaka bir iş bulunmalı. Holosko’nun boyundan, tekniğinden, fiziğinden kısaca tüm varlığından faydalanılmalı. Sağ kanatta oynadığı sürece teknik anlamda hiçbir verim alınmaz. Slovak yıldız, orta ikilinin önündeki üçlünün ortasında Bobo’ya yakın oynamalı.

Bu kadar zayıf bir takım olan Siroki, gereğinden çok gol pozisyonuna giriyorsa, Ertuğrul Sağlam’ın şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım. Uzun süredir takımın başında olan Ertuğrul Sağlam deneme yanılma yöntemini uygulasaydı doğruyu çoktan bulmuştu.

Geçmişte Milne, "Kötü oynayalım ama kazanalım" tezini savunmuştu. Kötülükle bir yere varılmaz. Bir an önce sisteme değil oyuncuya göre sistem kurulmalı. Bence artık güzel günler başlıyor. Galibiyetler serisi aldı başını gidiyor. Beşiktaşlı artık şampiyonluklar bekliyor. Ben umutluyum, çünkü Serdar Özkan, Delgado, Bobo gibi liderlerin arasına Batuhan, Necip, Emre, Aydın gibi filizler geliyor. Beşiktaş bu kadar kötü oyunuyla çok sayıda gol atıyorsa bir de iyi oynadığını düşünün.
Yazının Devamını Oku

Kara gece

25 Ağustos 2008
ŞEREF tribününde oturan Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’in yüzüne yabancı bir cisim atıldı. Yerimden hopladım. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Antalya Valisi Alaaddin Yüksel’in yanında tribün terörü hortluyorsa vay Türk futbolunun haline... Gelecek hiç de iyi değil. "Fair-Play" deniliyor, "yöneticiler konuşmasın" deniliyor ama yapacaklarını sessizce sürdürüyorlar. Demirören’e atılan yabancı madde, Türk futboluna atılmıştır.

İkinci yarıda atılan iki golü Beşiktaş mı attı? Yoksa "dar" düşünen Jarabinski mi yarattı? Sende kalan topun sana hiçbir zararı olmaz. Ancak bunu düşünemeyen Çek teknik direktör, ikinci yarıda 2-0 galip olan takımını komple savunmaya çekti ve topla oynama şansını yüzde 80 Beşiktaş’a bıraktı.

Eğer Antalyaspor ilk yarıdaki gibi oynasaydı, Beşiktaş’ın bu maçı kazanma ihtimali yoktu. Beşiktaş 75’inci dakikaya kadar sahada kayıptı.

Geçen yıl olduğu gibi savunma yine açıklar verdi. İlk yarıda 9 kez gelen Antalyaspor, yan toplardan golleri buldu. Ayrıca Beşiktaş ceza sahası içinde seken top sayısı 11. Tabi ki, bu kadar açık veren savunma zaafıyla iki tane gol yersin. Beşiktaş ilk yarıda daha fazla gol yemediyse bu siyah beyazlı takımın şansı, Antalyaspor’un şanssızlığı idi.

Hava sıcak ve nemli olabilir. Nem oranı yüzde 90 olabilir ancak Beşiktaş eğer büyük takımsa, ki büyük takım, böyle bir mazereti olamaz. Bu tür iklimde eğer böyle bir deplasmana gidiyorsan bireysel olarak 72 saatten önce gitmek zorundasın. Bunu bilmeyen teknik adamın ve menajerin ya yetkisi, ya da tecrübesi yoktur.

Büyük oyuncu alınmalı

Başkan Yıldırım Demirören ve yönetimi geçmiş yıllardaki gibi teknik adamların esirleri olmuşlar. Topa vursun yeter. Hemen transfer ediliyor. İngilizlerin ünlü kulübü Chelsea’nin adı duyulmamış genç ve ileriye yönelik oyuncu yerine Deco’yu almasının ardındaki gerçeği herkes bilmeli. 4-5 oyuncu yerine bir tane sağlam adam alınmalıydı. Takım geçen yıldan farksız. Büyük takımda oynamadan gönderilen ya da kulübede oturan değil büyük oyuncular transfer edilmeli.
Yazının Devamını Oku

Taraftarın gözü aydın

15 Ağustos 2008
İLK’ler hep zordur. Hatalar olacaktır. Beşiktaş sergilediği futbol ve inancıyla bu hatalarından arınacaktır. İyi bir hazırlık kampı geçiren siyah beyazlılar, Bosna Hersek takımı Siroki önünde eksik kadrosuna rağmen istediğini iki golle elde etti. Beşiktaş, daha aktif ve hırslı bir görüntü sergileyebilirdi. Birinci bölge, yani defans her zamanki gibi klasik. Orta alanda Cisse-Uğur ikilisi çabalıyor. Ancak, üçüncü bölge, yani forvet hattı "Allah’a emanet". Aşırı sıcağa rağmen Bobo’nun forması bile terlemedi! Holosko’nun eksiği havasıydı. İyi ki, Delgado var. Yeni kaptan, takımın gizli lideri Aydın Karabulut’u takip edip pozisyona giriyor.

Tüm maçları kazanır

3-5-2 sisteminde aranılan özelliklerin başında yardımlaşma ve top taşıma gelmeli. Teknik direktör Ertuğrul Sağlam oyunu iyi okurken teşhislerinde yanılmadı. Bobo-Nobre değişikliği ne kadar doğruysa Tuna Üzümcü’nün yedek kulübesinde oturması da o kadar yanlıştı.

Tello ve Holosko’nun şutları tribünleri hareketlendirdi. 3 milyon euro’luk Bosna Hersek takımı karşısında 41,5 derece sıcaklıkta alınan iki gollü galibiyet gözardı edilmemeli.

Serdar Özkan ve Serdar Kurtuluş’un ilk onbirde oynatılmamasını benim gibi maçı izleyen yöneticiler de merak etmiştir. Serdar Özkan’ın hırsı ve inancı ayakta alkışlandı. Serdar Özkan, büyük takımın büyük oyuncusu olduğunu ispatladı.

Beşiktaş sadece Siroki değil Bosna Hersek Milli Takımı ile karşılaşsa tüm maçlarını kazanır. Osmanlı’nın motiflerinin yaşatıldığı kent Mostar’a yakın Siroki’de atılan iki gollü galibiyet, ülke puanı ve Avrupa’da mücadele edecek takımlarımıza fayda sağladı.

Bu maç ölçü olamaz. Rövanş daha farklı olur. Elinizde not defteri olsun! Taraftarların gözü aydın olsun diyorum. Çünkü alt yapıdan yetişen Serdar Özkan ve Aydın Karabulut geçen yılki gibi yine coşuyorlar, coşturmaya da devam edecekler.
Yazının Devamını Oku