Paylaş
Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 22 Aralık’ta açıkladığı verilere göre 2015’te Avrupa’ya karadan ve denizden giriş yapan mültecilerin sayısı 1 milyonu geçti. Bu da 2014’teki rakamların dört katına tekabül ediyor.
Yine IOM verilerine göre bu mültecilerin büyük çoğunluğunu, yani 800 binden fazlasını, Türkiye’den deniz yoluyla Yunanistan’a gidenler oluşturdu.
AB, PANİK-ATAK YAŞADI
Peki bunu engellemek için Avrupa Birliği ne yaptı? Suriyeli mülteci akını karşısında adeta panik-atak yaşayan Avrupa Birliği, “Aman mültecileri durdurun, size para verelim, sizde kalsınlar, yeter ki bize gelmesinler” zihniyetiyle Türkiye’ye Geri Kabul Anlaşması’nı hayata geçirmesi karşılığında 3 milyar euro, (2016 sonbaharından itibaren) vize serbestisi ve uzun süredir dondurulmuş olan müzakere sürecinin yeniden canlandırılması vaatlerinde bulundu. AB, “Ortak Eylem Planı” adı verilen bu planın 2016’da hayata geçirilmesiyle Avrupa’ya mülteci akışını durdurabileceğini zannediyor.
Ancak gerçekler öyle değil.
En azından Ortadoğu’daki dinamikler ve rakamlar hiç de öyle söylemiyor.
2016’DA MÜLTECİ SAYISI ARTACAK
Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres geçen hafta BM Cenevre Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısında, dünya genelinde yerinden edilenlerinin sayısının 2016'da, 2015’ten çok daha yüksek olabileceği uyarısında bulundu.
Özellikle Suriye, Yemen ve Libya’daki çatışmalara ve siyasi krizlere dikkat çeken Guterres, “Küresel yerinden edilme oranlarında bu yıl geçtiğimiz yıllara göre düşüş olmadı ve 2016'nın 2015'ten çok daha kötü olma olasılığı yüksek" dedi.
Sosyalist Enternasyonal Başkanı ve eski Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu da birkaç gün önce Boğaziçi Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada Avrupa'yı yeni göç dalgasına karşı uyararak, “Ne kadar duvar ve çit örersek örelim, Avrupa’ya gelmenin bir yolunu bulacaklardır” dedi. Papandreu, ayrıca bir sonraki mülteci patlamasının Yemen’de olabileceğine dikkat çekti.
Gerçekten de Yemen’deki gelişmeler, çok yakında bu ülkede bir mülteci patlaması olabileceğine işaret ediyor.
Dokuz aydır ABD’nin desteğiyle Suudi Arabistan ve bölgedeki Sünni yönetimlerin Yemen’deki İran destekli Şii Husilere karşı başlattığı hava operasyonları sonucunda Yemen şu anda dünyada insani durumun ve yaşama koşullarının en kötü olduğu birkaç ülkeden biri haline geldi.
YEMENLİLERİN YÜZDE 80’İ İNSANİ YARDIMA MUHTAÇ
Suudi Arabistan’ın başını çektiği koalisyon güçlerinin hava bombardımanları ve çatışmalar nedeniyle milyonlarca kişi ülke içinde evini terk edip başka yerlere göç etmek zorunda kaldı.
BM’nin verilerine göre Yemen’de çatışmalar başladığından bu yana 2.3 milyon kişi evlerinden başka yerlere göç etmeye zorlandı.
Çoğu yerde Suudi Arabistan’ın, bazı bölgelerde de Husilerin ablukaları nedeniyle yüksek oranlarda gıda eksikliği ve açlık baş gösterdi. Dahası; ülke büyük bir kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya.
Birleşmiş Milletler’in rakamlarına göre ülkede 21 milyondan fazla kişi- ki bu nüfusun yüzde 80’inden fazlası demek- temel ihtiyaçlarını karşılamak için insani yardıma muhtaç durumda.
Dünya Gıda Programı’na göre Yemen’in 22 vilayetinden 10’u “acil gıda ihtiyacı içinde” tanımlamasına girmiş durumda. Ülkenin neredeyse yarısı kıtlık çekiyor.
Yemenliler; ablukalar nedeniyle sadece gıdaya değil, yakıta, eğitim ve sağlık hizmetlerine de ulaşamıyorlar. Birçok yerde enerji ve yakıt sorunu yüzünden sürekli elektrik kesintileri yaşanıyor.
Ülkede sağlık sistemi de çökmüş durumda. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre yakıt, malzeme ve tıbbi personel eksikliği yüzünden 600’den fazla hastane işlemez durumda. Bu da şu demek: Ülkede 15 milyon kişi, yani Yemen’in nüfusunun yarıdan fazlası; sağlık hizmetinden yoksun.
Kısacası Yemen, şu anda dünyanın en kötü insani krizlerinden birini yaşıyor. Ancak ülkedeki savaş durumu dokuzuncu ayına girmesine karşın Yemenlilerin çektikleri maalesef uluslararası basında çok az yer buluyor. Ulusal basındaysa Yemen’in esamesi bile okunmuyor.
Bu şartlar altında çok yakında tıpkı Suriye’de olduğu gibi Yemen’den de başka ülkelere de göçmen akını başlayacağı ortada.
Mülteciler gelmesin diye çitler, duvarlar örmek, “sokaklarda dileniyorlar, caddeleri pisletiyorlar” diye mültecilere kızmak, söylenmek kolay. Ancak Papandreu’nun da dediği gibi, canını kurtarmak ölümden kaçan bir insanı hiç bir çit, duvar kolay kolay durduramaz.
Peki hiç düşündünüz mü; aynı durumda siz olsaydınız ne yapardınız?
Paylaş