‘Nasılsa yaşlıyım artık’ diyorlar, duruyorlar... Olmaz, hata!

Genç bir kalp cerrahıyken yılda 500 ameliyat yapıyor, aynı evde birlikte yaşadığı çocuklarının büyüyüşünü göremiyordu. Hayatı kaçırdığını fark edince ameliyat sayısını azalttı, tıp alanındaki icatların peşine düştü, ‘The Dr. Oz Show’ adlı programıyla sağlık gündemine yön verdi. İstanbul’da bir araya geldiğimiz kalp cerrahı ve yazarımız Dr. Mehmet Öz’le sohbete pandemi muhasebesi yaparak başladık, mesleğine duyduğu tutkuyu, ölümünün ardından hakkında şiir yazdığı 20 yaşındaki hastasını ve “Onlar ufakken çoğu şeyi eşim Lisa yaptı. Ben ancak bu son 10 sene onlarla daha fazla ilgilenebildim” diye anlattığı çocuklarını konuştuk.

Haberin Devamı

Dünyaca tanınmış kalp cerrahı ve yazarımız, ABD’de yaşayan Dr. Mehmet Öz, iki hafta önce geldiği Türkiye’de önce ailesiyle Bozburun’da başlayıp bütün koyları gezdikleri bir mavi yolculuğa çıktı, ardından da İstanbul’a geçti. “Türkiye’ye dair her şeyi özlemiştim. Annemi, dostlarımızı, yemekleri, havasını, rüzgârını...” diyen Öz’le ‘Dr. Öz ve Ekibi’ adlı YouTube kanalının çekimlerini yaptığı stüdyoda buluştuk geçen hafta. Bu onunla ikinci röportajımız... 2018’de bir araya geldiğimizde 58 yaşına henüz basmıştı, vücut yaşınınsa 49 olduğunu anlatmıştı. Aradan geçen üç yılda vücut yaşı sadece bir yaş ilerlemiş, 50 olmuş.

‘Nasılsa yaşlıyım artık’ diyorlar, duruyorlar... Olmaz, hata

Haberin Devamı

Mehmet Öz’le pandemiden aşı karşıtlarına, mesleğine duyduğu tutkudan ailesine pek çok konuyu konuştuk. Sorularım bittiğinde, bu sefer o bana sordu: Çocuk sahibi olmakla ilgili ne düşünüyordum? Ne yanıt verdiğim bende kalsın ama şöyle dedi Dr. Öz: “Gençler çocuk yapmak istemiyor, bunu çok duyuyorum. Evet, korku var, bu dünya benim çocuklarım için iyi bir yer olmayacak. Ama dünyayı daha iyi bir hale getirmek için de gençlere ihtiyacımız var. Benim gibi 60 yaşındakilerin bunu yapması zor. Çocuk yap, çocuğunu doğru eğit, mutlu büyüsün ve gidip dünyayı değiştirsin. Bunu kendi çocuklarıma da, ekibimdekilere de söylüyorum. Üstelik bu, dünyanın en büyük mutluluklarından biri.”

Ege’de tatil yaptınız, pandemi yorgunluğunu atmayı başarabildiniz mi?

Attım ama bende asıl pandemi yorgunluğu, salgının ilk zamanlarında olmuştu. Geçen yıl kasım sonuna kadar hiç ara vermeden program çektim, her gün yayın yaptım.

‘Nasılsa yaşlıyım artık’ diyorlar, duruyorlar... Olmaz, hata

ÖLENE KADAR DOKTORUM

Ameliyatlarınız durdu mu bu sırada?

Durdu, salgın başladığında ameliyathaneleri hemen yoğun bakıma çevirdik çünkü hastanede yeterli yer yoktu. Ventilatör yetmiyordu, ilaç yoktu, hastaları nasıl tedavi edeceğimizi bilmiyorduk. Bizim hastanemiz (New York Presbyterian Hastanesi) bu mevzuda Amerika’nın merkezi oldu, hatta COVID-19 en kötü bize vurdu. Civardaki bazı semtlerde dar gelirliler yaşıyor, hastalık bu kesimde daha hızlı yayıldı. Kaçıp tek başlarına bir yerde kalamadılar. Zaten bence ABD’de yapılan en büyük hata buydu.

Nedir o?

Haberin Devamı

Bahçesi olanlar bahçesi olmayanlara “Evde kal” dedi. Bahçesiz bir insana ‘Evde kal’ dediğinde onu COVID-19’a ‘atmış’ oluyorsun. Keşke o insanları dışarı çıkarabilseydik. Evde kalmalarını istemek kötü bir öneriydi.

Siz o süreçte bir doktor olarak anksiyete yaşadınız mı?

Anksiyete yaşamadım ama kızdım. Birkaç hata yaptık. Bir hastalığa karşı bir aşı ararken aynı zamanda hastalarınızı da tedavi edersiniz. Ama biz ABD’de bunu yapmadık. Mesela Türkiye’de ilaçlar vardı, doktorlar hastalarına “Şu ilaçları, şu miktarda, şu kadar gün boyunca alacaksın. Şu şikâyetlerin
olursa hemen gel” dediler. Ama ABD’de koronavirüs hastalarına bir kâğıt verildi, “Kendini ölecek gibi hissedersen gel” dendi.

İlaç?

Haberin Devamı

Hayır, ilaç yoktu, kendi kendilerine iyileştiler. Hükümet açıkça bu insanlara “Ölün” dedi. Doktorların önerileri değil, siyasi sistemin önerileri uygulandı. Ve borcu halk ödedi, ortada kaldılar.

Aşı karşıtlığı da bu dönemde daha görünür oldu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Aşı olmamak için uğraşanlar birtakım bahaneler buluyor, bunlar mantıklı bahaneler de değil. Korkuyorlar; “İçinde yabancı maddeler var”, “Yan etkisi büyük olacak” diyorlar. Beş sene sonra ne olacağını ben de bilmiyorum. Ama kısa vadede bu aşıların kalıcı bir yan etkisi yok. Özellikle Pfizer ve Moderna aşıları inanılmaz kuvvetli, Delta varyantına karşı etkililer.

‘Nasılsa yaşlıyım artık’ diyorlar, duruyorlar... Olmaz, hata

Artık hepimiz Instagram’da, Twitter’da doktorları takip ediyor, merak ettiklerimizi onlara soruyor, yazışıyoruz. Doktorlar bugünün yıldızları oldu...

Haberin Devamı

Bu dönemin önemi şu: Halk, kendi doktorlarını dinlemeye başladı. Bildiğiniz, tanıdığınız doktorlar kendini riske atarak insanların hayatını kurtardı. Bu da bizim hastalarımızla aramızdaki bağı kuvvetlendirdi.

Kendinize bir emeklilik yaşı belirlediniz mi, yoksa sonuna kadar doktorluk yapmayı düşünüyor musunuz?

Kesinlikle ölene kadar doktorluk yapacağım. Yüzde 100...

Mesleğinizle ilgili henüz gerçekleşmemiş bir hayaliniz var mı?

Ne kadar sağlıklı olabileceğimizi anlamıyoruz, bu anlaşılsın isterim. Benim yaşımda olanların dizi ağrıyor, “E yaşlıyım” deyip yürümeyi bırakıyorlar. Hafızaları bozulmaya başlıyor, “Nasıl olsa yaşlıyım” diyorlar. Hata! 90 yaşında seks ve spor yapan, keyifli bir hayat süren pek çok kişi var. Onlardan olmak için uğraşmamız gerekiyor ama birçok kişide hedef o değil. 50-60 yaşına gelindiğinde “Nasılsa yaşlıyım” deyip durmak olmaz. Sağlık oturduğumuz yerde bize kendi gelmez, biz onun peşinden koşmalıyız.

Haberin Devamı

Geçen ay 61 yaşınıza bastınız. 20’li, 30’lu, 40’lu ve 50’li yaşlardaki Mehmet Öz nasıl biriydi?

Hayatımın amacı kendimi geliştirmek ve çevremdeki insanlara faydalı olmak. 20’li yaşlarda tıp fakültesindeydim, doktor olup insanları iyileştirmek istiyordum. 30’lu yaşlarımda cerrah Mehmet Öz oldum. 40’larda kalp kapak tamiri gibi yeni cihazlar geliştiren biri, 50’lerde izleyicilere sağlıklarını iyileştirmenin gücünü öğreten TV kişiliği... 61 yaşına bastım ve zaman hızlanmaya başladı. Kalan zaman az olduğu için artık yanlış adımlar atmak istemiyorum. Hayatımda ne yapacağımı çok iyi ölçmem lazım. Bugün, artık insanların daha sağlıklı kararlar almasını sağlayacak projeler yapmak istiyorum. Çünkü insanların çoğu kendi kudretini anlamıyor.

Ne demek bu?

Dünya üzerinde senin vücudunu senden daha iyi anlayan kimse yok demek istiyorum.

HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADIM

Doktorlar dahil mi?

Dahil. Doktor belki senin şikâyetlerini senden daha iyi anlar. Ama vücudun ne hissediyor, ne istiyor ancak sen anlarsın. Doktor kelimesinin anlamı ‘öğretmek’ demektir, ben öğretmenim. Doktorlarınızla beraber çalışın. Kendinize iyi bakmışsanız, şikâyetlerinizi iyi anlamışsanız, sizi neyin, hangi yemeklerin kötü yaptığını takip etmişseniz çok daha iyi bir bağlantı kurabilirsiniz. Ben ‘The Dr. Oz Show’a bu amaç uğruna başladım. İnsanlar artık çoğu konuyu iyi kötü anlıyor. 10 sene önce “Şeker hastalığı olanlar daha doğal ve sağlıklı beslenirse o hastalığı yok ederiz” demiştim, kimse inanmamıştı. Şimdi bunu herkes biliyor.

Peki nasıl hissetmiştiniz size inanmadıklarında?

Hayal kırıklığı yaşadım. Özellikle hekimlerden bana kızanlar oldu; “O kadar basit değil” dediler, anlıyorum. Ama ben kimseye ilacı bırakın demedim, demiyorum. Şeker hastalığınız varsa insülin gerekiyor ama kilo kaybederseniz, hareket ederseniz, yediğiniz et miktarı azalırsa gereken insülin miktarı düşer. Geçenlerde ABD’de biriyle yemek yiyordum. Şeker hastası ama hem şarap içiyor hem baklava yiyordu. “Sıkıntı çekmiyor musun” dedim. “Yok, insülini biraz daha fazla alırım” dedi. Halbuki yüksek dozajın sakıncaları var. 

‘Nasılsa yaşlıyım artık’ diyorlar, duruyorlar... Olmaz, hata

LİSA’YLA EVLENMEK EN İYİ KARARIMDI

Babam bana hiçbir zaman “Akıllısın” veya “Senin gibisi yok” demedi. “Çalışkanlar kazanır. Bir konunun üzerine ne kadar gidersen, o kadar başarılı olursun” derdi. Bu söz bana inanılmaz bir kudret ve kuvvet verdi. ‘ABD’ye gitmeseydim nasıl bir hayatım olurdu’ diye ara ara düşünüyorum. Ama gelecek çok daha heyecan verici olduğu için geçmişe pek fazla kafa yormuyorum.

En çok daha iyi çözümler sunmadan fikirleri eleştiren insanlara kızıyorum. Kaderlerini kontrol ettiklerinin farkında olmayan insanlara da üzülüyorum. İnsanlar zorlukların üstesinden geldiklerinde ve içlerinde Tanrı’dan gelen ilahi bir kıvılcım olduğunu anladıklarındaysa mutlu oluyorum.

İngilizcede ‘Yolda giderken arada bir kahve kokusu almak gerekiyor’ diye bir tabir vardır. Ben etrafa hiç bakmadığım için kahve kokusunu almazdım. Orada kahve olduğunu bile bilmezdim. Ama Lisa benden farklıydı, devamlı ‘kahve içiyordu’. Bana hayatı yaşamayı öğreten kişi o... Lisa’yla evlenmek hayatımın en iyi kararıydı. Bana her zaman doğruyu söyler, yaptığım şeyleri beğenmediğinde beni yönlendirir, dinlerim. Ben bir şeylerin peşinde koşarken yine Lisa beni yavaşlatıyor, “Koşman şart değil. Sağa sola bakmadan gidersen hata yaparsın çünkü keşfedeceğin şeyleri göremezsin” diyor. Benim en iyi arkadaşım.

‘Nasılsa yaşlıyım artık’ diyorlar, duruyorlar... Olmaz, hata

ANNEM BİRÇOK KİŞİYİ UNUTTU AMA BENİ TANIDI

Annenizle çektiğiniz bir video paylaştınız, alzheimer olmasına rağmen sizi tanımış...

Geçen sene COVID-19 nedeniyle gelememiştim, iki senedir annemi görmedim. Bu iki senede birçok kişiyi unuttu ama beni görünce hemen tanıdı, “Bir tanecik oğlum” dedi. Çok duygulandım. Cumartesi ve pazar günü annemi gördüm ama dün vaktim olmamıştı, koşturuyordum. Akşam 7’ye doğru ağlayarak aradı, “Neden gelmedin” dedi. Hemen işimi bıraktım, yanına gittim. Şimdi senden sonra yine onun yanına gideceğim.

Alzheimer’dan korunmak için bir şeyler yapıyor musunuz?

Aralıklı oruç yapıyorum, alzheimer’a karşı etkili. Günlük hareket de önemli. Annem her gün 1.5 saat yürüyor ve hızlı yürüyor. Düşecek diye korkuyorum ama o hızlı yürüyüş olmasaydı, eminim ki onu çoktan kaybetmiştik. Uyku da önemli, ruhsal bir rahatlık gerekiyor.

‘Nasılsa yaşlıyım artık’ diyorlar, duruyorlar... Olmaz, hata

TÜRKİYE’YE GELDİĞİMDE İLK YAPTIĞIM ŞEY...

Kazandığınız parayı neye harcarsınız; kıyafet, teknoloji vs.?

Yiyeceğe harcarım. Evime aldığım gıdalar inanılmaz yüksek kalitede. En iyi peynirler, meyveler… İyi kalite bir meyve alın, farkı göreceksiniz. Türkiye’ye geldiğimde ilk yaptığım şey, kavun almaktır. Babam gençliğinde ABD’de kavunların üzerine şeker ekerdi Türkiye’deki kavunun
tadına yaklaştırmak için.

KÖTÜ KONUŞMAK KOLAY

ABD’de ırkçılığa maruz kaldınız mı hiç?

Evet, ama Türk olduğum için değil, Müslüman olduğum için... Gençliğimde mesela tek başıma uçağa binerken Müslüman bir erkek olarak herkes biraz endişeleniyordu. “Kiminle berabersin, nereye gidiyorsun, ne yapacaksın” diye soruyorlardı. Tabii, meşhur olduktan sonra artık sormadılar, herkes ne yaptığımı biliyordu. Bir gün de yemekteyim; yandaki masada Müslümanlarla ilgili şeyler konuşuyorlardı. Benim orada olduğumu anladıklarında lafları değişti. Ben bu konunun üzerine gitmiyorum ama düşüncelerinin yanlış ve tehlikeli olduğunu söyleyip “Bir araya gelebileceğimiz mevzularda ayrılmaya başlıyoruz” diyorum. Kötü konuşmak kolay, mantıklı konuşmak vakit alır.

BİR HASTAMDAN ÇOK ETKİLENDİM, ŞİİR YAZDIM

Hangisi daha keyifli; doktor olmak mı ünlü olmak mı?

Doktor olmak... Çok! Hastanın gözüne bakıyor, onunla bir bağ kuruyorsun. Ameliyat ediyorsun, hasta iyileşiyor. Başarılı olduğunu o gün hissediyorsun. Televizyona çıkıp büyük bir topluluğa konuştuğunda söylediklerinin etkisini ölçmek aylar, bazen de seneler alıyor.

Bir hasta için ağladığınız oldu mu?

Oldu. Hiç unutmam. Genç bir cerrahken 20 yaşında bir hasta geldi. Çocukken kalbiyle ilgili pek çok sıkıntısı olmuş, bana gelene kadar da birkaç kalp ameliyatı geçirmiş. Ona kalp nakledeceğiz. Araba kazasında ölen birinin kalbini aldık, genç hastaya taktım, çalışmadı. Noel günüydü. Ameliyathaneden çıkıp anne-babasına bunu söylemek çok zor oldu. Ben işte o zaman yazmaya başladım. Kötü günleri anlamak için, günlük gibi notlar tuttum. O genç için şiir de yazdım. Nasıl olur ki böyle? Tanrı nasıl bunu kabul eder? Doğru dürüst hayatı yaşayamadı, kalp bulduk, her şey yolunda, tam onlara büyük bir hediye vereceğim derken hastamı kaybettim.

‘Nasılsa yaşlıyım artık’ diyorlar, duruyorlar... Olmaz, hata
New York Presbyterian Hastanesi’nde ilk robotik cerrahi ameliyatını yaparken (2000)...

O günlüklere dönüp bakar mısınız ara ara?

Bazen. Mühim günlere... Araba kullanırken dikiz aynasına bakabilirsiniz
ancak asıl, önünüzdeki yola bakmalısınız.

Kendi çocuklarınıza yeteri kadar vakit ayırabildiniz mi onlar büyürken?

Hayır, onlar ufakken çoğu şeyi Lisa (eşi) yaptı. Ben ancak bu son 10 sene onlarla daha fazla ilgilenebildim. Gençliğimde devamlı hastanedeydim, onları çok özlüyordum ama senede 500 açık kalp ameliyatı yapıyordum. Kendi hayatımı yaşamak için zamanım yoktu. Ameliyatları azalttım, çocuklarımla daha fazla zaman geçirmeye, okuldaki etkinliklerine gitmeye başladım.

İlgilenemediğiniz için size tepki gösterirler miydi?

Özellikle Mustafa, evet. Maçları olurdu, “Kaçta geleceksin? Geç kalacak mısın” diye çok sorardı.

Mustafa dediniz, çocuklarınıza evde Türkçe isimleriyle mi hitap ediyorsunuz?

Defne (Daphne Nur) zaten Türkçe bir isim. Zoe’ye bazen Yasemin deriz. Oğluma evet, evde Mustafa (Oliver Mustafa) diyorum. Babamın adı... Türkçe öğrenmek için hepsi uğraşıyor ama en başarılı olan Daphne. Onlar küçükken Türk bir bakıcımız vardı. Çocuklarla kötü bir İngilizce konuştuğu için Türkçe öğrenmelerini isterken İngilizceleri bozulmuştu.

 

Yazarın Tüm Yazıları