GARİPTİR, Türkiye’nin kuvvetlendiği, dünyada ve bölgesinde ağırlığının arttığı, istikbal perspektiflerinin çok umut verici olduğu, özgüven duygusunun güçlenmesi gerektiği bir devirde vehimler gittikçe yaygınlaşıyor.
Komplo teorileri bir hobi olmanın ötesinde bir meslek ve uzmanlık konusu oldu. Bir televizyon kanalının haber ve yorum programında dizi haline bile geldi.
13 Ocak’ta New York Times’taki makalesinde Thomas Friedman,‘Ortadoğu’da bir şeyi komplo teorisiyle izah edemiyorsanız, izaha çalışmaktan vazgeçin’diyordu. Türkiye’yi de bu hale getirmeye çalışanlar çok.
Türk topraklarının mülkiyet yoluyla yabancılara geçtiği korkusu vehimlerden bir tanesi. Bugün Türklerin diğer ülkelerdeki taşınmazlarının miktarı, yabancıların Türkiye’deki taşınmazlarının kat kat üstünde.
Fransa’da ve diğer AB ülkelerinde, ABD’de aklınıza gelen her ülkenin vatandaşlarının gayrimenkulleri var. Bu alanda hiçbir endişe yok. Mülkiyet egemenlik değil ki. İkisini birbirine karıştırmamak lazım.
* * *
Türkiye’yi diğer Müslüman ülkelerden ayıran başlıca özelliğinin laiklik olduğunu söyleyip duruyoruz; fakat dini özgürlükler konusunda şeriatla yönetilen ülkelerdeki yaklaşımlara benzer endişe verici eğilimler belirmeye başladı. Son 20 yılda belki birkaç bin kişinin Protestan olması, her nedense kaygı yaratıyor.
Misyonerlerin faaliyetleri, Sevr Antlaşması çerçevesinde Türkiye’yi parçalama gayretlerine bağlanıyor. Bundan daha büyük vehim olabilir mi? Birçok Müslüman ülkede Hıristiyan nüfusun Türkiye’dekinden çok daha fazla olduğunu unutmayalım.
Mısır’da yüzde 6, Endonezya’da yüzde 6, Suriye’de yüzde 10, Türkiye’de yüzde 1’in altında. Ne var ki bu ülkelerin bazılarında başka dine geçen Müslümanlar, şeriat gereğince cezalandırılabiliyorlar. Mesela Mısır’da, Müslümanlar için din değiştirmek yasak değil; fakat evliliğin iptaline, miras haklarından mahrumiyete ve çocuklar üzerindeki velayet haklarının kaldırılmasına yol açabiliyor.
Biz de böyle mi yapalım? Neyse ki sağduyunun sesi yine Başbakan’dan geldi. Sosyal demokrat Rahşan Ecevit’Din elden gidiyor’ diye haykırırken Tayyip Erdoğan, ’Eğer inancına güveniyorsan inanç hürriyetinden korkma’ cevabını verdi.
* * *
Devamlı bir paranoya konusu da tabii Patrikhane ve açılma olasılığından korkulan Ruhban Okulu. Bunu da en iyi Fethullah Gülen yanıtladı: ’Türkiye’de Türk kültürüyle yetişmiş Ortodoks papazların, dünyanın değişik yerlerine gönderilmesi Türkiye’nin lehine olur.’
Türkiye’de kim bağnaz, kim açık fikirli ve hoşgörülü?
Yabancı ve özellikle Amerikan düşmanlığına gelince; siyasi alanda bunun en fazla promosyonunu yapan CHP’den başkası değil. CHP kendi başına gelenleri de zaten ‘dış güçler’e yüklüyor.
ABD’nin ve uluslararası kapitalizmin, CHP’yi ‘ılımlı İslami sol’ çizgisine çekmeye çalıştığını iddia ediyor. Oysa ’dış güçler’, CHP’yi etkisiz hale getirmek isteseler bu işi partinin liderliğinden daha iyisine ihale edemezlerdi.
* * *
Daha okumadım; ama en iyi okunanlar listesinde yerini bulan ‘Metal Fırtına’ isimli kitap elime geçti. Türkiye’ye savaş açarak onu işgale kalkışan ABD’yi, Rusya’nın nasıl durduğu anlatılıyormuş. Neyse, hiç müttefiksiz kalmıyoruz!
Tarihte çok gördük. Paranoyaları besleyenler, sonunda kendileri paranoyak olurlar. Vehimler, demokrasiye karşı en fazla kullanılan silahtır.