ULUSLARARASI Ceza Divanı’nı (UCD) kuran anlaşma (UCDA) hükümlerinin Amerikan vatandaşlarına uygulanmasını önleyecek bir muafiyet anlaşmasını, ABD’nin Türkiye ile de akdetmek istediği geçen hafta basına yansımıştı.
ABD’yi böyle bir talebe sevk eden neden herhalde Türkiye’nin UCM’ye taraf olacağı varsayımıdır.
Nitekim yapılan son Anayasa değişikliği, UCDA yükümlülüklerinin üstlenilmesi için gereken hukuki temeli hazırlamış, bu yükümlülükler uyarınca Türk vatandaşlarının yabancı ülkelere teslimine izin vermiştir. ABD, Başkan Clinton devrinde UCD Anlaşması’nı imzalamış; fakat daha sonra Bush Başkan olunca bu imza geri çekilmişti.
* * *
ABD her zaman kendisini uluslararası hukukun üstünde görmek eğilimdeydi, insan haklarına ilişkin anlaşmaları ve kurumları ise özellikle ancak kendisi dışındaki ülkeleri bağlayıcı nitelikte sayardı. Bush bu geleneksel politikayı daha da katı hale getirdi.
ABD, UCDA’ya taraf olmadıysa da onunla ciddi bir sorunu var; çünkü UCDA’nın 12’nci maddesi, anlaşma hükümlerinin bazı koşullarda taraf olmayan ülkelere de uygulanmasını öngörüyor. Şayet taraf olmayan ülkenin personeli anlaşmaya taraf olan bir ülke topraklarında UCDA kapsamına giren suçları(soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları) işlerse, o takdirde bu personel UCD tarafından yargılanabiliyor. ABD bu tehlikeyi bertaraf etmek için ilk önce Güvenlik Konseyi’nden BM Barış Güçlerine katılan personeli için zar zor bir muafiyet kararı çıkarttı.
Karara göre UCDA’ya taraf olmayan ülkelerin barış güçlerinde görev yapan personeli UCD’nin yargı yetkisinin dışında tutulacaktı. Fakat muafiyet süreli idi, 2004 yılında onu uzatmak için gerekli çoğunluk Güvenlik Konseyi’nde sağlanamadı.
ABD ayrıca UCDA’nın 98’inci maddesini kendi işine gelen bir şekilde yorumlayarak 82 ülke ile ‘ikili muafiyet’ anlaşmaları imzaladı ve bu suretle Amerikan askeri ve sivil personelinin ve vatandaşlarının bu ülkelerce UCD yargısına teslim edilmeyeceği taahhüdünü elde etti. Ancak bu anlaşmaların sadece yüzde 25’i şimdiye kadar onaylandı. Avrupa ülkelerinden yalnızca Arnavutluk, Makedonya ve Romanya katılanlar arasında.
* * *
AB ülkelerinin tümü muafiyet anlaşmalarını imzalamaya yanaşmadılar. Kaldı ki 98’inci madde tartışmalı. Maddeye göre bir ülke, uluslararası anlaşmalar uyarınca başka bir ülke vatandaşını mensup olduğu ülkenin rızası olmadan UCD’nin yargısına terk etmemek yükümlülüğü altında ise, UCD bu yükümlülüğe aykırı bir talepte bulunamaz.
Birçok hukukçu 98’inci maddenin UCDA’nın 27’nci maddesi ile bağdaşmadığı kanaatinde. Gerçekten 27’nci madde uluslararası hukuk ve hatta iç hukuka dayanan hiçbir kuralın veya özel yöntemin UCD’nin yetkisini kullanmasına engel olamayacağını belirtmiş. 27’nci maddenin, bir ülkenin bütün diğer ahdi yükümlülüklerinin üstünde bulunup bulunmadığına ve sonuçta bir muafiyetin hukuken geçerli olup olmadığına karar vermeye ancak UCD’nin yetkili bulunduğu görüşü de yaygın.
* * *
ABD, Birleşmiş Milletler’in uluslararası alanda yegáne meşruiyet kaynağı olduğunu kabul etmeyebilir. Özellikle son zamanlarda uluslararası hukuka geniş ölçüde aykırı ve UCDA kapsamına giren bir savaş türü uyguladığı eleştirisine muhatap kaldığı için endişe duyabilir.
Ne var ki Türkiye’nin ABD ile bir ikili muafiyet anlaşması imzalaması hem kendi prensipleri, hem de üye olmak istediği AB yaklaşımları ile bağdaşmayacaktır.