HAFTA başında bazı basın ve üniversite mensupları ile birlikte Şam'daydım. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haddam ve Enformasyon, Ekonomi ve Turizm Bakanları ile kapsamlı toplantılarımız oldu.
Suriye basınından kalabalık bir grupla da bir araya geldik ve Türkiye'yle ilgili birçok soruya muhatap olduk. Bütün bu temaslardan Suriye'nin iç politika, ekonomi, uluslararası ilişkiler ve özellikle Türkiye'yle ilişkiler alanında eski yaklaşımlarından önemli ölçüde uzaklaştığı izlenimini edindim. Suriye yeni bir evrim sürecine girmiş bulunuyor. Evrimin itici gücü de yaklaşık iki yıl önce ölen babasının yerine başkanlık mevkiine gelen Beşar el-Esat... Bir milletin hayatında, demokratik yöntemlerle seçilmiş olsun veya olmasın, genç ve iyi yetişmiş bir liderin ne büyük bir rol oynayabileceğinin bir başka kanıtını bu defa Suriye'de görmeye başlıyoruz.
*
Beşar her şeyden önce yeni bir siyaset ve yönetim zihniyetini temsil ediyor. En kritik bakanlıklara seçkin, deneyimli, çok iyi lisan bilen kimseler atamış. Yolsuzlukla çok ciddi ve acımasız bir mücadele başlatılmış. Gizli Servis ‘‘Muhaberat’’ın kadroları kısılmış, eskiden her tarafta görülen ajanları ortalıktan kaybolmuş. Ordu içinde Alevi tekeline kısmen son verilmiş, bu bağlamda Genelkurmay Başkanı ve bazı generaller azledilmiş. Basın özgürlüğü alanında ilk adımlar atılmış. Özel gazetelere ve radyolara da bundan böyle müsaade edilecek.
*
Ekonomide liberalleşme Beşar'ın gündeminde ağırlıklı bir yere sahip. Birkaç ay önce görevine başlayan Ekonomi Bakanı, Devlet Bakanı Kemal Derviş'in dostu. O da Dünya Bankası'ndan gelmiş ve hemen reformlara girişmiş. İlk iş olarak özel bankaların kurulmasına olanak veren bir kanun kabul edilmiş. Henüz özelleştirme ufukta yok, fakat özel sektör teşvik edilecek. Uluslararası direkt yatırımlar için uygun koşullar yaratılmaya çalışılıyor, fakat şimdilik Batı'dan çok dış ülkelerdeki Suriyeli işadamları ve şirketlerle petrol üreticisi Arap ülkelerinden sermaye akımı bekleniyor. Suriye'nin ekonomik sorunları çok büyük. Her yıl iş piyasasına 250.000 genç giriyor. İsrail sınırlarına 500.000 kişilik bir kuvvet yığmış olan Suriye, bütçesinin % 40'ını askeri masraflara ayırıyor. Buna karşın dış borç hemen hemen yok. Suriye'nin istikbal için umudu turizm ve enerji sektörlerinde. Halen dış gelirin başlıca kaynağı petrol ve gaz. Ne var ki rezervler çok zengin değil. Bu yüzden ileride Irak'ın petrol ve gazının dış pazarlara ulaştırılmasında Suriye ön planda yer almak istiyor. Kerkük-Banyas boru hattı bu maksatla modernleştiriliyor ve kapasitesi artırılıyor.
*
Dış politikada, özellikle Filistin konusunda eski tutumda değişiklik yok. Suriye, Ortadoğu barış sürecine hiçbir zaman olumlu bakmamıştı. Batı yakasındaki son dramatik olayların kendisini haklı çıkardığı görüşünde. Suriye'nin Arafat'la da yıldızı pek barışık değil. Buna karşın Batı'ya yakınlaşma siyasetine öncelik veriliyor. Beşar birçok AB ülkesini ziyaret etmiş.
Türkiye'yle ilişkilere gelince, bütün görüştüklerimizin verdiği mesaj aynı: Türkiye'yle her alanda işbirliğinin geliştirilmesi konusunda stratejik bir karar alınmış. Bu tutumun birçok nedeni mevcut. Türkiye, Avrupa yolunu açan bir anahtar olarak değerlendiriliyor. Turizm alanında işbirliğinin çok verimli olacağı kanaati yaygın. Suriye Başbakanı'nın mayıs ayı sonunda Ankara'ya yapacağı ziyarette ağırlıklı olarak ekonomik konular ele alınacak.
*
Türkiye ile Suriye arasındaki siyasi ilişkiler bir bakıma Türk-Yunan ilişkilerini andırıyor. Bir dostluk ve işbirliği ortamı yaratılmış, fakat çetin sorunların üzerine gidilmiyor. Suriyeliler Fırat suları konusunda acele etmiyorlar. Sınırların açık bir beyanla tanınması konusunda ise ayak sürtüyorlar. Sınırın demarkasyonuna yanaşmıyorlar. Başbakanın olumlu bir açıklamasına rağmen Türkiye tarafından hazırlanan ve sınır konusunu da kapsayan ilkeler belgesini şimdiye kadar kabul etmediler. Bu belge üzerinde anlaşmaya varılamadığı için Dışişleri Bakanımızın Şam ziyaretinin gecikmesini Suriye basınının bir kısmı haksız olarak bakanın Türk-Arap ilişkilerine şahsen karşı olduğu şeklinde yorumluyor.
Ortadoğu'da etkin bir rol oynamamızda Suriye ile ilişkilerin mutlaka ağırlığı olacaktır. Güçlükleri küçümsememeli, fakat aynı zamanda da abartmamalıyız. Türkiye çok daha büyük ve kuvvetli olduğundan bir süre sabırlı davranmasında sakınca yoktur.