İlter Türkmen: Rusya politikası

İlter TÜRKMEN
Haberin Devamı

Başbakan Ecevit'in Moskova ziyareti eylül ayında Washington'da yaptığı ziyaretten çok daha fazla yankı uyandırdı ve çok daha yaygın tartışmalara ve spekülasyonlara yol açtı. Bunu normal karşılamak gerekir. ABD ile ilişkilerimiz yarım asırdan fazla bir zamandan beri inişli çıkışlı da olsa artık belirgin parametreler içinde gelişmektedir. Rusya politikamız ise Soğuk Savaş sonrası devrin kargaşası, istikrarsızlığı ve dramatik oluşumları içinde hálá yolunu arıyor.

***

Moskova ziyareti uzun vadeli ve tutarlı bir Rusya politikasının ne kadar gerekli olduğunu bir kere daha gösterdi. Rusya sadece enerji ve ekonomi alanlarında değil, fakat siyasi alanda da işbirliğini aramamız gereken bölgesel bir güç. Kafkaslar'ın barış ve refahı, Orta Asya ve Karadeniz bölgesinin istikrarı küçümsenemeyecek ölçüde Türkiye ile Rusya arasında husumet bulunmamasına, iki ülkenin rakebetlerini ölçülü bir şekilde sürdürmelerine ve ekonomik ve güvenlik politikalarında çatışmalardan kaçınmalarına bağlı. Türkiye Rusya ile ilişkilerini dengeleye bilirse AB ve ABD nezdinde de ağırlığı artar ve çok yönlü ve daha geniş boyutlu bir politika izleyebilir.

***

Bu açıdan bakıldığında, Yeltsin'in daha çok kişiliğinden kaynaklanan tavrı gibi protokol kazaları bir tarafa bırakılırsa, Başbakan'ın Moskova temaslarının bilançosu olumludur. Her şeyden önce ekonomik ilişkilere yeni bir ivme verilmesinin zamanı gelmişti. Gerçekten 1998'den beri durgunluğa giren Rus ekonomisinde dünyada petrol fiyatlarının yükselmesi ve içerde tüketim malları üretiminin artması ile kısmi de olsa yeni bir canlılık başlamış bulunuyor. ‘‘Mavi Akım’’ gaz projesinin hayata geçirilmesi Rusya'ya gaz mukabilinde mal göndermek imkánını açarak ihracatımızın daha yüksek seviyelere çıkmasını sağlayacak.

‘‘Mavi Akım’’ ile ilgili protokolün imzalanmasının İstanbul'daki AGİT zirvesi sonuna bırakılması çok mürekkep akıttı. Ertelemenin ABD'nin girişiminin sonucu olduğu kuşkusuz. Burada dikkat edilecek nokta, ABD'nin bu projeye artık itiraz etmediği, fakat Bakü-Ceyhan boru hattına ilişkin mutabakat kesinleşinceye kadar bir ertelemede yarar gördüğüdür. Ruslar da, protokolün AGİT zirvesinden sonra mutlaka imzalanacağı hususunda Ecevit'in verdiği söze itimat etmişlerdir. Kaldı ki Rusların, Moskova görüşmelerinde, ‘‘Bakü-Ceyhan’’ konusunda herhangi bir olumsuz tutum takınmadıkları göze çarpıyor. Eğer her iki proje de sonunda gerçekleşirse, bu Türkiye'nin denge politikasının büyük bir başarısı olur. Mavi Akım'ın, Türkmenistan, İran ve Azeraycan'dan alınacak gaz için engel teşkil ettiği iddiasının geçerli olmadığını da yapılan açıklamalar yeterli açıklıkla gösterdi. Ne var ki, kamuoyu enerji politikamız konusunda daha önce aydınlatılsaydı sürüp giden zihin kargaşası önlenebilirdi. Bu ayrı mesele.

***

Moskova'da imzalanan terörle mücadele anlaşması prensip olarak yararlı ise de uygulamada sorun yaratabilir. Anlaşma teröristlerin siyasi mülteci sayılamayacağını ve iade edilmeleri veya yargılanmaları gerektiğini hükme bağlıyor. Fakat anlaşma sadece PKK'ya yönelik değil, genel nitelikte. Rusya'nın bir terörist olarak algıladığı bir Çeçen Türkiye'ye iltica ederse ne yapacağız? Aslında bu aşamada, Çeçenistan sorunu Türk-Rus ilişkileri üzerinde dolaşan kara bulut. AGİT zirvesinde de şimdiki gidişle Çeçenistan olayları büyük tartışmalara yol açacak ve Türkiye'deki Çeçen kökenlilerin hislerini kamçılayacak. Sakin bir zirve beklenirken işler birdenbire kızıştı. Türk diplomasisi bir hayli zorlanacak. Gerçekçi politika ile insancıl kaygıları ve tarihi ve duygusal bağları bağdaştırmak kolay değil.



Yazarın Tüm Yazıları