MÜDAHALE hakkı uluslararası hukuk ve politikada özellikle Soğuk Savaş sonrasında çok tartışılan bir kavram haline geldi.
İlk önce insan hakları ihlalleri, katliam ve etnik temizlik gibi eylemlere karşı insancıl müdahale hakkı kavramı geliştirildi. Bu kavrama dayanılarak özellikle Balkanlar'a müdahale edildi. 11 Eylül 2001'den sonra ise müdahale hakkının kapsamı Amerikalılarca genişletildi. ‘‘Önleyici müdahale’’ gündeme geldi. ABD'ye göre bir tehdit olasılığı varsa, o tehdidin gerçekleşmesini beklemeden müdahale etmek meşrudur; çünkü tehdit bir kere gerçekleşti mi, iş işten geçmiş olabilir. İşte Irak konusunda ileri sürülen sav bu.
* * *
Ne var ki ABD bu yaklaşımında uluslararası toplumun desteğine sahip değil. 11 Eylül'ü takiben Afganistan operasyonu ne kadar anlayışla karşılanmış ve destek bulmuşsa, Irak'a karşı bir askeri harekát ihtimali o derecede huzursuzluk ve endişe yaratmıştır. Washington ise şimdilik tutumundan en ufak bir sapma yapmadı. Birleşmiş Milletler silah denetçilerinin halen yürürlükte olan Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde denetimlerin yeniden başlaması için Irak'la vardıkları anlaşmaya ABD itiraz etti. Arkasından da denetçilerin başkanı Hans Blix'i pozisyonunu değiştirmeye ve Güvenlik Konseyi'nde sürpriz bir açıklama ile yeni bir kararın gerekli olduğunu belirtmeye ikna etti. ABD bu noktadan hareket ederek denetim koşullarını ağırlaştıran ve bunlara Irak kısa bir sürede uymadığı takdirde askeri harekáta yeşil ışık yakan bir Güvenlik Konseyi kararında ısrar edecek, Konsey'de Irak'taki petrol yatırımlarını gözeten Rusya'nın tarafsızlığını sağlamaya ve Fransa'nın kuvvetli mukavemetini kırmaya çalışacak. Bu arada Bush, Amerikan Kongresi'nin desteğini elde etme çabalarını sürdürüyor. Temsilciler Meclisi'nin kilit üyeleri ile bir karar tasarısı üzerinde anlaştı. Bazı gözlemcilere göre artık Başkan Bush'u Irak'a karşı savaştan caydırabilecek tek bir unsur kaldı: Böyle bir operasyonun sonuçlarının 2004 yılında tekrar seçilmesi şansını zayıflatması olasılığı. Bu olasılığı da hafife almamak gerek. Çünkü operasyonun askeri yönünün Amerika'nın muazzam teknolojik gücü sayesinde başarılı olacağından kimse kuşku duymuyorsa da, harekát bittikten sonra ortaya çıkacak durumun ABD için büyük bir gaile oluşturmayacağından emin olmak çok zor. Irak ve Ortadoğu'daki gelişmeler, ABD kuvvetlerinin Irak'ta uzun süre kalmasını kaçınılmaz hale getirebilir. Amerikan askeri işgalinin uzaması ise bütün bölgenin istikrarını tehdit eder. Amerikan aleyhtarlığının boyutlarını artırır ve global terörizme ivme sağlar. Başkan Bush'un askeri zaferi iç politikaya da yansıyacak bir siyasi hezimete kolaylıkla dönüşebilir.
* * *
Irak'a ABD müdahalesi Türkiye için birçok riski beraberinde getirecektir. Bunlardan bir kısmı, Türkiye'nin elinde olmayan nedenlerden kaynaklanacaktır. Fakat ayrıca Türkiye'nin de içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik zaaf yüzünden hatalı politikalar gütmesi, kendini lüzumsuz vehimlere kaptırması veya kendi rolünü abartılı olarak algılaması olasılığı ne yazık ki kuvvetlidir. Her şeyden önce Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulabileceği vehminden kurtulmamız lazım. ABD'nin böyle bir oluşumu desteklemesi için hiçbir sebep yok. ABD niçin jeopolitiğine bu kadar önem verdiği bir Türkiye'yi zayıflatmaya kalksın? Türkiye'yi bir tarafa bırakalım, kendi çıkarları ve zaafları açısından bölgede toprak bütünlüğü ilkesine sımsıkı sarılmış Arap ülkelerinin tümünü ABD niye karşısına alsın? Federasyon tabii başka bir konudur. Bağdat da razı olduğu takdirde federasyona karşı çıkmamız çok zor olur. Kerkük'ün böyle bir oluşumda Kürtlere bırakılması da yine geniş ölçüde Amerikalılara bağlı olacaktır; çünkü Bağdat'ın, nüfusunun çoğunluğu artık Arap olan Kerkük'ü Kürtlere bırakmak istemesi düşünülemez. Demek oluyor ki Kerkük meselesi onu kendi sınırları içine dahil etmek isteyen Kürtlerle gergin tartışmalara girerek değil, fakat Amerikalılar ile çözümlenebilir. Bir nokta daha: Kuzey Irak'a müdahale etmek fikrinden hiç bahsetmesek daha iyi. Amerikan kuvvetleri oradayken nasıl olsa müdahale edemeyiz. ABD kuvvetleri çekilirse tarih yine tekerrür edecek ve Bağdat Kürtlerle kozlarını paylaşacaktır.
Kuzey Irak'ta bölgesel meclis kurulması nedeniyle ABD'den önce müdahale tasavvurları ise umarım fanteziden ibarettir! Maceraya ihtiyacımız yok.