KIBRIS politikamızda Ada'nın stratejik önemi konusundaki görüşümüz uzun zaman çok basitti.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki dengeyi sarsacağı ve Türkiye'nin güvenliğini ağır biçimde tehdit edeceği için başlıca tehlike, ENOSİS sayılırdı. Bunu mutlaka önlemek Türk politikasının stratejik açıdan öncelikli amacıydı. ENOSİS'i yasaklayan Zürih ve Londra statüsü 1974'te ihlal edilince Garanti Antlaşması'na uygun olarak Türkiye müdahale etti ve bugünkü fiili durum ortaya çıktı. Fakat ondan sonra da uzun süre, Kıbrıs, çeşitli boyutları bulunan bir stratejik koz olarak değerlendirilmedi. Ancak son yıllarda bu yaklaşım değişti ve stratejik savlar birdenbire ön plana geçti.
* * *
Bu konuyu biraz irdelemek istiyorum. Kuzey Kıbrıs'taki askeri mevcudiyetimiz kara kuvvetlerinden ibaret. Bu kuvvetler bir stratejik misyon yüklenebilecek yapıda değiller. Görevleri statükoyu muhafaza etmek. Belki Yunanistan ile bir çatışma ortamı içinde Kolordu'nun Güney'e doğru da ilerlemesi eskiden öngörülüyordu. Fakat Yunanistan ile aramızdaki askeri dengede son yıllarda gerçekleşen değişiklikler ve Güney Kıbrıs'ın artık AB üyesi olması bu opsiyonun geçerliliğini yitirmiş sayılır. Ada'nın bölgede stratejik bir platform olarak kullanılabilmesi için ise orada ayrıca deniz ve hava kuvvetlerinin üslendirilmesi gerekir. Bunu yapabilir miyiz? Zannetmiyorum, çünkü o zaman Yunanistan da aynı yola girecektir. Buna karşın Güney Kıbrıs ve Yunanistan da dengeyi bozmaya kalkışamazlar. Nitekim SCUD 300 füzelerini Ada'dan çekmek mecburiyetinde kaldılar. Demek oluyor ki Ada'da çözümsüzlük halinde her iki tarafın da eli kolu bağlı. Bir noktayı da hatırlatmakta yarar var. Aslında hava kuvvetlerimizin stratejik misyon açısından Kıbrıs'a hiç ihtiyacı yok. Kıbrıs olsa olsa savaş uçaklarımızın menzilini 40 mil uzatır. Havadan akaryakıt ikmali yapan tanker uçakları ile Türkiye zaten menzil sorununu halletmiş bulunuyor.
* * *
Kofi Annan'ın önerileri çerçevesinde bir çözümde Kıbrıs demilitarize edilecek ve Türkiye'ye karşı bir üs oluşturamayacak. Üstelik Türkiye ile Yunanistan'ın ve Türk ve Rum parça devletlerinin rızası olmadan Ada uluslararası askeri operasyonlar için kullanılamayacak. Dolayısıyla çözümün güvenlik bağlamında da artısı mevcut.
* * *
Görülüyor ki askeri açıdan Kıbrıs'ın stratejik önemi vurgulanarak çözüm aleyhinde ileri sürülen düşünceler çok sağlam bir temele dayanmıyor. Diğer taraftan Türkiye'nin stratejik çıkarları sadece askeri değil, aynı zamanda politiktir. Politik geçerliliği olmayan askeri stratejilerden fayda gelmez. Siyasi bakımdan ise Kıbrıs'ta çözümsüzlük Türkiye'ye uzun sürede AB üyeliği kapısını kapatır. Ege sorunlarını çözmek daha zorlaşır. Yunanistan ile ilişkiler gerginleşir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde halen askıda tutulan Kuzey Kıbrıs'taki Rum gayrimenkulleri ile ilgili davalar çığ gibi artar ve Avrupa Konseyi ile aramızda çok ciddi sorunlar yaratır. İleride bir başka sorun daha başgösterebilir. Avrupa Birliği'nin istikbaldeki yapısını araştıran konvansiyonda AB'nin, tıpkı NATO gibi üyelerine kolektif savunma garantisi vermesi gündeme geldi. Bu eğilim çözümsüzlük şıkkında Kıbrıs'ta dengeleri daha da aleyhimize dönüştürebilir.
* * *
Salt stratejik yaklaşım, Türkiye'nin varsayılan stratejik menfaatlerini Kıbrıs Türklerinin siyasi ve ekonomik istikbalinden daha üstün tutuyor. Çözümsüzlük halinde Kıbrıs Türklüğünün erimesine fazla önem verilmiyor. ‘‘Daha olmazsa Türkiye'den Kuzey Kıbrıs'a nüfus transfer edilir’’ diyenler var. Bu iş o kadar kolay değil. Türkiye'nin imzalamadığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni kuran sözleşme Temmuz 2002'de yürürlüğe girdi ve Devletler Hukuku'nun bir parçası oldu. Bu sözleşmenin 8'inci maddesinin 2'nci fıkrası, bir devletin, sivil nüfusunun bir kısmını ülke dışında askeri kontrolü altında bulunan topraklara doğrudan veya dolaylı transfer etmesini savaş suçu sayıyor. Mahkeme devletleri değil, fakat sorumlu kişileri yargılamak yetkisine sahip. Nüfus transferi başımızı çok ağrıtacak.
* * *
Evet, Türkiye'de çözüm mü, yoksa çözümsüzlük mü Türkiye'nin politik ve askeri stratejik çıkarlarına daha uygundur sorusuna cevap aranmalıdır. Düşünce merkezlerimizden birinin bu konuda bir tartışma düzenlemesi büyük fayda sağlar.