İlter Türkmen: Kıbrıs izlenimleri

İlter TÜRKMEN
Haberin Devamı

TÜRK-Yunan Forumu'nun Türk üyelerinden bir grup ile beraber iki hafta önce Kıbrıs'taydım. Amacımız, Türk-Yunan ilişkilerini kaçınılmaz olarak etkileyen Kıbrıs sorunu ile ilgili son gelişmeler hakkında toplu bir fikir edinmekti. Cumhurbaşkanı Denktaş ve Türkiye Büyükelçisi ile uzun görüşmelerimiz oldu.

KKTC'de ilk gözlemimiz ekonomik ve iç politik duruma ilişkindi. Bankalar krizinden ve siyasi çalkantılardan sonra bu alanda olumlu gelişmeler kaydedilmiş. Son aylarda patlak veren siyasal gerilim azalmış, Türkiye'den gelen bir heyet bir bakıma IMF'in rolünü üstlenerek KKTC Hükümeti ile bir ekonomik istikrar programı üzerinde anlaşmış. Biraz fazla kemer sıkan bir program. Fakat makro-ekonomik dengeler çok bozulmuş olduğu için galiba başka çare yoktu.

*

Genellikle Kıbrıs'ın güneyi ile kuzeyi arasında mukayese yapanlar KKTC ekonomisinin GKRY ekonomisinden çok daha zayıf olduğunu belirtirler. Güney Kıbrıs ekonomisinin dinamikleri gerçekten çok daha güçlü. İşsizlik % 3-4 civarında. Kuzey'de % 25'e yakın; güneyde enflasyon % 2-3 arasında, kuzeyde Türkiye'deki kadar, güneyde kamuda çalışanların sayısı % 3, kuzeyde % 18. Üstelik güney bir sermaye ihracatçısı, özellikle Yunanistan'da büyük yatırımları var. Fakat bütün bu unsurlara rağmen kuzey fakir değil, fert başına GSMH 6000 doları buluyor. Banka krizinden sonra bile toplam mevduat hálá bir milyar doların üstünde. Sorun, Türkiye'den yatırım yapılmaması ve bunun sonucu olarak yeterli istihdam yaratılamaması.

Diğer taraftan Kıbrıs meselesine çözüm arayışlarında da bir dönüm noktasına yaklaşıldığı izlenimini edindik. 1 Kasım'da iki taraf arasımdaki dolaylı müzakereler Cenevre'de yeniden başlayacak. Çok gizli tutulan şimdiye kadarki görüşmelerin seyri ve Denktaş'ın konfederasyon tezine hiç değilse üçüncü taraflarca daha sıcak bakıldığı anlaşılıyor. Bunad Kafkasya ve Balkanlar'daki ihtilafların ve hatta Sri Lanka'daki Tamil sorununun çözümü için konfederasyon formülünün gittikçe daha cazip hale gelmesinin de tesiri var. İsmi federasyon olmakla beraber, gittikçe konfederasyona dönüşen Belçika modelinden de sık sık söz ediliyor.

*

Konfederasyon yönünde bir çözüm şekline AB'ye yakın bir Avrupa Düşünce Merkezi'nden de destek geldi. Brüksel'deki Avrupa Politik Etüdleri Merkezi, birkaç ay önce hazırladığı bir raporda, Kıbrıs'ta iki taraf arasında tam bir eşitlik sağlayan bir yapı öngörüyor. Raporun bazı belirgin noktaları şunlar:

- Kıbrıs'ta iki ayrı egemen devlet olmayacak, fakat ortak bir yapı içinde işbirliği yapacak iki birimin ayrı ayrı uluslararası kişilikleri tanınacak. Birim devletler, bu sıfatları ile üçüncü ülkelerle direkt ilişki kurabilecekler.

- Vatandaşlık tek olacak, fakat pasaportlar her birim devlet tarafından kendi toplum mensuplarına verilecek ve bunlarda köken belirtilecek.

- Uluslarası kuruluşlarda tek üyelik prensibi uygulanacak, fakat oy belirlenmesinde iki tarafın eşit katkısı bulunacak. Örneğin AB içindeki ağırlıklı oy sisteminde Kıbrıs'ın on oyu varsa bunun yarısı Türklere ait olabilecek.

- İki taraf arasında hiçbir hiyerarşik ilişki olmayacak. Tam eşitlik temel kuralı teşkil edecek.

Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen şu soru akla geliyor: ‘‘Çeşitli çevrelerden konfederasyon esasına destek gelse bile, Kıbrıs Rumları bunu kabul etmezse çözüme nasıl varılır?’’ Varılamaz, fakat unutmamak gerekir ki Kıbrıs müzakerelerinde, özellikle AB platformunda oyun içinde oyun var. Hedef her çözüme varmak kadar çözümsüzlükten sorumlu duruma düşmemek, AB dengelerini kendi lehinde tutmak. Bu kadar karmaşık bir stratejiyi kimse Denktaş'tan daha büyük ustalıkla yürütemez.

Yazarın Tüm Yazıları