Paylaş
ERİVAN'da katıldığım konferansı takiben kaleme aldığım yazıların bu sonuncusunda, Kafkasya'daki dengeler üzerinde durmak istiyorum. Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren bu konu konferansta tartışıldığı gibi özel sohbetlerde de geniş ölçüde ele alındı.
***
Kafkasya'daki üç bağımsız devletten Azerbaycan ile Gürcistan arasında bir paralellik var. Her ikisi de her şeyden önce Rusya'nın nüfuzunu azaltmak ve ondan gelebilecek müdahalelere set çekmek istiyorlar. NATO'ya bayıla bayıla üs vermeye hazır olan Azerbaycan, toprakları üzerindeki Rus askeri mevcudiyetine son vermiş olan tek devlet. Gürcistan henüz bu aşamaya varmış değil. Ruslar orada dört üsse sahipler. Bunların ikisinden AGİT denetlemesi altında çekilmeyi kabul ettiler, fakat bir tanesi Türkiye sınırına çok yakın olan diğer iki yerde 20 yıl daha kalabilmek için Gürcistan'ı sıkıştırıyorlar. Ermenistan ise Türkiye'ye karşı teminat olarak gördüğü Rus kuvvetlerine kucak açmış. Ayrıca İran ve Yunanistan ile bağlarını kuvvetlendiriyor. Kafkasya İstikrar Paktı'nın Yunanistan'ı da içermesini istiyor.
***
Her üç ülkenin de çok sayıda sorunları var. Hiçbiri henüz halkına Sovyetler Birliği devrindeki ortalama gelir seviyesini bile sağlamış değil. Gürcistan'ı ve Azerbaycan'ı vaktiyle Moskova'da komünist partisi hiyerarşisinin en yüksek kademelerini işgal edenler yönetiyorlar. Ermenistan'da lider kadrosunda eski komünistler yok, kilit mevkilerdekiler Karabağ'dan veya ‘‘diaspora’’dan gelenler. Bazı Ermeniler bu yüzden ‘‘bağımsız olduk, fakat henüz yerli halk kendini yönetemiyor’’ diyorlar. Bugünkü liderler, bir yandan ‘‘diaspora’’nın, diğer yandan Rusya'nın desteğine güvenerek ülkelerinin gerçek gücünün çok üstünde bir öneme sahip olduğu kanaatindeler. O kadar ki, Türk-Ermeni ilişkileri düzelmezse, büyük enerji projelerinin gerçekleşmeyeceğine kendilerini inandırmışlar. Benmerkezci saplantılar sonunda hüsrana götürür.
***
Bölgede çok sayıda ihtilaf çözüm bekliyor. Bunların içinde en önemlisi, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ meselesi. Ermenistan, Azeri topraklarının % 20'sini işgal etmiş durumda. Genellikle çözüm için üç öğe ileri sürülüyor. Karabağ'a geniş bir özerklik verilmesi veya Azerbaycan ile Karabağ arasında bir konfederasyon kurulması, Ermenistan ile Karabağ arasında uluslararası kontrol altında ulaşımı sağlayacak bir koridor tesisi; Megri bölgesinde benzer statüde bir koridorun, Azerbaycan ile Nahçivan arasında açılması. Bununla beraber, Koçaryan ile Aliyev arasında iki yıldır süren ve çok gizli tutulan müzakerelerde daha radikal formüllerin gündeme geldiğine dair söylentiler yok değil. Bu çerçevede Karabağ ve Laçin bölgesinin bir kısmının doğrudan Ermenistan'ın egemenliğine terk edilmesi, mukabilinde Megri bölgesinde bir koridoru da kapsayacak bazı toprak ödünlerinin Azerbaycan'a verilmesi olasılığından bahsediliyor.
***
Böyle bir çözüme en büyük itiraz İran'dan geliyor, çünkü İran, Ermenistan topraklarını kat edecek bir Azeri koridorunu fiilen Türkiye'nin kontrol edeceğinden ve Ermenistan'la irtibatının kesileceğinden kaygı duyuyor. İran ayrıca Türkiye'nin desteği ile Azerbaycan'ın uzun sürede İran Azerilerini kendisinden koparmak siyaseti güdebileceği endişesine kapılmış.
***
Evet, Kafkasya, Balkanlar gibi çok karmaşık bir bölge. Yine de Türkiye bakımından ikisi arasında özlü bir fark mevcut. Türkiye'nin Kafkasya'daki çıkarları çok daha geniş boyutlu. Kafkasya politikası Orta Asya politikasının da temel taşlarından biri. Siyasetimizin dikkatle ve bütün opsiyonlar ele alınarak geliştirilmesi gerek. Çatışma ve baskı politikası yerine Amerikalıların ‘‘engagement’’ dedikleri ve Türkçe'ye ‘‘el uzatma’’ olarak çevrilebilecek kavrama yer verilebilir mi? Hiç değilse üzerinde ciddiyetle düşünmeye değer. Dış politikada da tabular zararlıdır.
Paylaş