Paylaş
Simits'in liderliğindeki PASOK'un 30.000 oy kadar ufak bir farkla kazandığı Yunanistan'da Parlamento seçimleri güzel bir ortamda geçti. Liderler, normal eleştiri ölçülerinin dışına çıkmadılar ve konuşma ve tartışmalarda seviyeli davrandılar. AB üyeliği galiba Akdeniz mizacını bile etkiliyor. İspanya ve Portekiz'de de aynı oluşum yaşandı. Dengeli ekonomik gelişme ve siyasal istikrar el ele gidince, Avrupa vizyonu dar çıkar algılamalarının yerini aldıkça, politika da taşralılığından, eski katılığından ve kısırlığından kurtuluyor. İspanya'da Aznar, Portekiz'de Guteres ve Yunanistan'da Simitis gibi Avrupa çapında liderler yetişiyor.
* * *
Simitis başkanlığındaki PASOK hükümetinin başarı hanesi oldukça zengindi. Yunanistan, onun liderliğinde, Türkiye'ye karşı kapsamlı bir silahlanma programı uyguladığı halde, ulusal gelirini önemli ölçüde artırmış, makro-ekonomik dengeleri sağlayarak enflasyonu % 13'lerden % 2'ye kadar indirmiş ve ülkeyi EURO bölgesine girmeye hazırlamıştı. Türkiye'nin AB'ye katılım adaylığının kabul edildiği Helsinsi Zirvesi'ndeki sonuçları da, Kıbrıs'a AB üyeliğini garantileyen ve Ege sorunlarında Türkiye'yi ‘‘Avrupa kuralları’’na bağlayan bir başarı olarak takdim etmişti.
* * *
PASOK'un seçimlerde zayıf tarafı, daha çok iç politikadan kaynaklanıyordu. Son 19 yılın 16 yılında iktidarda olması onu ne de olsa yıpratmıştı. Ekonomik gelişmeye rağmen eğitim, sağlık ve kamu hizmetlerinde kayda değer bir düzelme sağlanamamıştı. AB'nin tarım destekleme programlarının küçülmesi de hálá kırsal bölgelerde yaşayan nüfusun % 20'sini PASOK'tan soğutmaktaydı. PASOK'ta Andreas Papandreu'nun eski dogmatik taraftarlarının parti kademelerinde ve hükümette mevcudiyetleri hoşnutsuzluk yaratıyordu.
* * *
Seçimde PASOK ve Yeni Demokrasi partilerinin birbirine çok yakın oranlarda oy almaları, Yunan seçim sistemine dikkati bir kere daha çekti. Bu sistemin özelliği, bir yandan % 3'ten fazla oy alan partilerin parlamentoda temsiline imkán verirken, diğer yandan karmaşık bir oy dağıtımı yöntemi ile seçimlerde birinci çıkan partiye avantaj getirmesi. Bu suretle, seçimi kazanan parti, en yakın rakibinden % 1'in altında fazla oy toplamış olsa bile, Parlamento'da çok daha fazla sandalye elde ederek çoğunluğa sahip oluyor ve koalisyon pazarlıklarına gerek kalmıyor. Türkiye'deki seçim sisteminden çok daha farklı ve kuşkusuz daha isabetli bir sistem.
* * *
Türkiye'ye karşı tutum bakımından iki parti arasında belirgin bir fark yoktu. Yeni Demokrasi Partisi'nin lideri Karamanlis, Simitis'in Helsinki'de yaklaşımına menfi bir tepki göstermemişti. Helsinki Zirvesi sonuçlarına karşı ileri sürdüğü başlıca tenkit Ege sorunlarıyla ilgiliydi. Bu belgenin Ege'de sadece kıta sahanlığı sorununun mevcut olduğu yolundaki Yunan tezini zayıflattığını ileri sürmüştü.
* * *
Dış politikada sonunda Başbakan'ın dediği olursa da, Dışişleri Bakanı'nın özellikle parti içinde nüfuzlu bir Dışişleri Bakanı'nın rolü küçümsenemez. Pangalos ile Papandreu arasındaki üslup ve kişilik farklarının Türk-Yunan ilişkilerini ne derecede etkilediğini gördük. Papandreu'nun, beklenildiği gibi görevinde kalması, iki ülke arasındaki yapıcı ortamın devamına katkıda bulunur. Ancak belirtilmesi gereken bir nokta var: KKTC'deki Başkanlık seçiminden sonra gerek Kıbrıs gerek Türk-Yunan platformunda kaçınılmaz olarak bir hareketlenme başlayacak. Türkiye ile Yunanistan arasında geçen yıl başarı ile geliştirilen dostluk ve sınırlı işbirliği ortamı muhtemelen devam edecek, fakat özlü konuların masaya yatırılması da daha fazla geciktirilemeyecek. Kaldı ki, AB'nin büyük olasılıkla ekim ayında Türk Hükümeti'ne sunacağı ‘‘katılım ortaklığı’’ belgesi bu konuları da içerecek.
Paylaş